Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Kurumlar-kurallar ve kadrolar içinde zehir yayan Hasan Sabbah

Orta Çağ dönemlerinde kuşkusuz, halkın yaşaması için önce eğitilmesi, peşinden de evlenip aile kurmaları için bilgili olmak gerekti. Bu ise onların ticaret ile uğraşıp geçimleri için para kazanmalarını gerektirmekteydi.

Eğer halkın içinde eğitim almamış, yaşamak zorunda olan ancak cahil kalmış insanları çok iyi biçimde imkan aramak zorunda kaldıklarını da bu kez onları sadece kullandıkları din ile inandırılıp öncelikle sayılan dini inançlarından eğitilmesi, fırsat kollayan sözde aydın ve ulemalar için çok da kolay olmaktaydı.

Devleti yöneten ve düzenli yapılanma oluşturan Selçuklu hakanların arasında bilinen ünlü Çağrı Bey''in oğlu Alparslan''ın Batı''daki köhnemiş Bizans''ı 1071''de yenince, Anadolu''ya doğru kaymalar başlatılmıştı. Orta Çağ dönemlerinde devletler karşılıklı savaşlara giriştiğinde, galip gelenlerin de haklı biçimde savaş tazminatı gereği, ganimet toplama hakları asırlar boyunca sürmüştü.

Artık o asırdan itibaren birçok Emirlikleri, (eyaletlere, valiliklere) bölünmüş olan Selçuklular mali imkanlarını dağıtmak zorunda olmuşlardır.

İşte bu konumlarda eğer devlette yaşayan halk yeterince eğitilmemiş ise onları yönetmek ve hakim olmak birçok zorlukları beraberinde getirmişti. Bu durumda en kolay yol, cahiliye kesimler üzerinde de mevcut olan din inancının var olan emirlerini kendince çok kullanıp inandırmaktan geçerdi.

Örneğin Kur''an-ı Kerim, Bakara suresi 165''te "… Ahir zamanda öyle kimseler türeyecektir ki, bunlar dinlerini dünyalığı da alet edeceklerdir. Bunun için insanlara karşı koyun postuna bürünmüş gibi yaşamak ve dahi güzel huylu görünürler. İnsanlar içinde de öyleleri vardır ki, Allah''tan gayrisine O''na emsal tutarlar ise artık onları da Allah''ı sever gibi severler…"

İşte bu açık anlatımı çok iyi bilen ve okul dönemlerinde çok iyi öğrendiği Arapça ve Farsça''yı çok iyi kullanarak öne çıkan Hasan Sabbah olmuştu. İran doğusundan, Rey''den Nişabur''a kadar bölgelerde yaşayan halkın cahilliğinden çok kolay istifade etti.

Dinin inançlarını öne çıkan bölgedeki hâkim Şiiliğin ötesinde, İsmailiye ve Batıniye tarikatları bu durumda insanlar için çok kolay kullanım, taraftar toplama araçları olmaya başlamış oldu.

Artık Hasan Sabbah için bu oldukça zorlu yollarda ilerleyebilmek için yüklü miktarlarda da mali imkan ve paralara ihtiyaç vardır. Orta Çağ''da gücü yeten, güçsüzün imkanlarını parasını, kendi için kolaylıkla ele geçirebilmekteydi.

Nitekim iki yıllık uğraşları sonucunda Hasan Sabbah''ın küçüklü büyüklü binalar, evler ve çok miktarlarda altın ve gümüş paraları da olmuştu artık. Bütün bu işleri yaparken kendisine sadece inancı sebebiyle dini öğretenlere verilen ve DAİLER dediklerini öne çıkarmaya başlamış oldu.

Topladığı gruplar arasında eli silah tutan, kama, bıçak ve kesici aletlerin deneyimi alanların da arasından çok kuvvetli, ölümüne kavgayı sevenlerin yanından hiç ayırmayan gizli ordusunu kurmuştu.

Bütün bunların oluşumu için kendisi ve ekibi adına Orta Çağ mantığında en önemli sayılan oldukça güçlü kaleler gerekiyordu. Hasan Sabbah ise Kum''da halen bilinen Alamut Kalesi''ni oldukça zor kayalıklar üzerinde, rahat girilemeyen sığınağına inşa ettirdi. Kalesinde hakimiyeti ele geçiren Hasan Sabah bu kez kendine yandaşlarını temin ederken, özellikle de genç kadınları bizzat seçerek toplamaktaydı. Amacı ise bu seçkin kadınlar içinde uzman, deneyimli hocaların eğitimiyle sahte bir cennet kurmaktı, öyle de oldu.

İnsanların bir başka zayıf yeri de vardır, o da çok rahat ve kendi zarar etmeden, yiyip içmek ve de eğlenmektir. Erkeklerin cinsel isteklerini tatmin için ise kadınlarla eğlenmek olacaktır. Öyle bir duyguyu çok iyi kullanan Hasan Sabbah onlar için Alamut kalesinin 5. katında özel bir cennet yaratmış, Huriler dediği kadınlar ile hesapsız bir biçimde, içkileri alet ederek erkekleri eğer kendisine iyi hizmet etmiş ve seçilmişlerse, burada eğlendirip esrar ve uyuşturucular ile uyutmaktı.

Bütün bu girişimlerin sonucunda Hasan Sabbah''ın gizli amacının aslında Büyük Selçuklu Devleti''nin tamamen yönetimine hâkim olmaktı. Bunun içinde gizli çalışmaları sonucu Devletin başında bulunan okul arkadaşı Nizamülmülk''ü de kullanıp sıklıkla devlet kademeleri arasına da kolayca girip çıktı. Devlet katmanlarına girişi sırasında gizli bir suikastçı grup kullanıp Rey şehrindeki hükümet kalesinde dinlemekte olan Alparslan''ın zehirle açık şekilde ölümünü sağlamış oldular.

Artık 1080''lere gelindiğinde oğlu Melikşah''ın da baş hakan olarak tahta çıkması yıllarını yaşamaktaydı. Devleti iç organları arasına da hatta hakana yakın Harem dairesine kadar girip gizlice verdiği çokça da paralar ve uyuşturucular sebebiyle onları da kendi için yandaş haline getirmeleri başlatılmış oldu.

Doğu İran''daki Deymen ve de Maçenderen dağlarındaki Ayalet nehrinden yararlanıp yamaçları üzerindeki kurulmuş Alamut Kalesi''nde artık bütün ülke topraklarına yolladığı ajanlarının yardımıyla zaman zaman suikastlar yaptırmakta olduğu eski İran kaynaklarında detaylarıyla yazıldı.

Kendisine yandaş ve köle gibi olanları ise sıkı bir denetimlerden geçirip başarılı olanlarını ünlü DAİLER olarak çıkarıp onlara tam yetkilerini kolaylıkla vermekteydi.

Gelin Milattan önceki asırlara kadar gidip ünlü Hun İmparatorluğu devleti kayıtlarına bakalım: M. Ö. 25 yılında büyük hakan Cu-Ci Han demişti ki:

"… Hiçbir Türk''ün erkek ya da kadın olarak alnında esaret damgasını taşımaya tahammül edeceğini hiçbir zaman zannetmem" demişti.

Ne yazık geçen asırlar içinde aslen Türk olan insanların, eğer eğitimleri yoksa kendilerinde var olan hırs ve tamah duygularının istekleri için bu kez kendilerini köle yapıp kullananlara esir olur. Ne yazıktır ki geçmiş tarihini, köklerini bilmemek budur.

Ünlü Fransız yazar, Paul Gentizon der ki:

"…Her değişim, yeni bir değişime neden olmuştur. Her yenilik bir başka yeniliğe kaynaklık etmişti. Ve hatta bunların da zaman içinde aslında tümü halkın yaşamında kesin yerler etmişti…"

Evet dünya tarihinde Hasan Sabbah ile başlatılan bu gizli örgütleşme modeline 21. Yüzyılda da TERÖR adı verilmiştir. Nitekim Hasan Sabbah öldükten sonra bu yönetimi kullanmak için Suriye''ye de kaçan Batınilerin orada devlete hâkim olduğu da bilinmektedir.

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları