Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ömer Erbıyık

Ömer Erbıyık

Baktığım Yerden

Kuru ekmek yiyen aç değilmiş

Aralık 2020.

TBMM Genel Kurulu'nda 2021 bütçesi görüşülüyordu. Ana muhalefet partisi Grup Başkanvekili konuşmasında;

"Millet aç deyince hoplamayın arkadaşlar. Millet aç, perişan. Evet, herkesin midesine bir şey giriyor, kuru ekmek giriyor." sözlerine karşılık, iktidarın Denizli milletvekili;

"O zaman aç değil demek." demişti.

Yani;

Kuru ekmek yiyen aç değilmiş!

***

Ülkede savaş mı var?

Ülkede kıtlık mı var ki vatandaş kuru ekmeğe talim etsin?

Vatandaşa kuru ekmeği layık gören kesime bakıyoruz;

Şatafat içinde yaşıyorlar.

Basına, sosyal medyaya yansıyan sofralarının donatılmış halini de görüyoruz.

Kuş sütü eksik sadece.

Kendileri savurganlık, israf içinde yaşıyorlar.

Millete gelince;

"Haline şükret." diyorlar.

"Kuru ekmek yiyen aç değil." diyorlar.

***

Fransa'da 8 bin, Almanya'da 9 bin, Japonya'da 10 bin makam aracı var.

Ya Türkiye'de?

"130 bin civarda makam aracı var."

İsrafın, şatafatın büyüklüğüne bakar mısınız?

***

Almanya'nın, Japonya'nın, Fransa'nın üretmediği neredeyse bir şey yok.

Dünya ülkelerinde kullanılan araçların çok önemli bir bölümünü bu ülkeler üretiyor.

Üretiyorlar da, bizimkiler 3-4 milyonluk lüks arabalara binerken otomobilleri üreten yukarıda sıraladığım ülkelerin başbakanları, bakanları, bürokratları 800-900 bin liralık arabalara biniyorlar.

***

Adamların başbakanları, bakanları 2-3 araba, 6-8 korumayla çarşıya çıkıyorlar.

Bizimkiler yüzlerce araba ve koruma ordusuyla cuma namazına gidiyor.

Kişi başına düşen yıllık millî gelir(2020 yılı);

Japonya'da: 47 bin dolar.

Almanya'da: 46 bin dolar.

Fransa'da: 40 bin dolar.

Türkiye'de: 7500 dolar.

"Ayranımız yok içmeye,

Mercedes'lerle gidiyoruz her yere."

Ama vatandaşa gelince ;

"Kuru ekmek yiyorsa aç değilmiş!"

Bu ifade sözün bittiği yerdir efendim.

***

Ayrıca Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı'na göre de:

"Çok yüksek insani gelişme seviyesindeymişiz."

Bunlar:

Pazar artığı sebze ve meyveleri toplayıp evine götüren anaları, babaları görmezler mi?

Çöplerden sebze, meyve, ekmek toplayarak rızkını çıkarmaya çalışan anaları, babaları görmezler mi?

Birkaç kuruş ucuz ekmek alabilmek için yüzlerce metreye ulaşan "Halk Ekmek" kuyruklarında bekleyenleri  görmezler mi?

Eline "İş-Aş" yazıp intihar eden babayı görmezler mi?

Esnafın "Açız" çığlıklarını duymazlar mı?

Çocuğuna okul kıyafeti alamadığı için intihar eden babayı da görmezler mi?

Parası olmayanların yeterli tedavi olamadıklarını görmezler mi?

Parası olanların korona testini özel hastanelerde hemen yaptırdıklarını, parası olmayanların yüzlerce metre kuyruk beklemelerine rağmen çoğu kez test yaptırmadan evlerine döndüklerini televizyonlardan da mı izlemezler?

Devlet okullarının kalitesiz eğitimini, parası olanların çocuklarını özel okullara ya da yurt dışındaki okullara gönderdiklerini görmezler mi?

Parası olanların askerliği bedelli yaptıklarını görmezler mi?

Hangi birisini sayalım efendim hangi birisini?

***

Laik bir ülkede yaşarız;

"Şeriat isterler."

Çocuklarını yurt dışında özel okullarda okuturlar;

"İmam hatipleri desteklerler."

Çürük raporu veya bedelli askerlik ile çocuklarını askere göndermezler;

"Şehitleri överler."

Zırhlı araca binerler. Yüzlerce korumayla gezerler;

"Terörden korkmayın derler."

4 ayrı yerden maaş alırlar. Devletin imkânlarını sülalece kullanırlar;

"Fakirlik Allah'a yakın olmaktır."

"Kuru ekmek yiyen aç değil." derler.

Fakirin ekmek bulmak için metrelerce yürüdüğü, zenginin ise yediğini sindirmek için metrelerce yürüdüğü bir ülkedeyiz.

1400 yıldır orucu neyin bozup neyin bozmadığını öğrenemeyen halka gel de bütün bunları anlat.

Vallahi çok tuhaf bir ülkeyiz.

Demek ki;

"Meseleleri mesele etmeyince ortada mesele kalmıyor herhalde."

***

Bazı belediyelerde usulsüzlük olduğunu Sayıştay denetçileri Sayıştay denetim raporlarında belirtiyorlar.

Ama siyasi irade Sayıştay raporlarını dikkate bile almıyor ki.

Böyle bir şey olabilir mi?

Siyasi iradenin el değiştiren belediyelerinde belediyeyi teslim alanlar tespit ettikleri önceki dönemlerin yolsuzluklarını, usulsüzlüklerini açıklıyorlar.

Valilerin ise soruşturma izni vermediğini duyuyoruz.

Olacak iş değil.

Peki bu usulsüzlükler ve de yolsuzluklar muhalif belediyelerde tespit edilse idi ne olurdu dersiniz?

Kamu  kaynaklarını, tüyü bitmemiş yetimin hakkını kim yemişse, hangi partiden olursa olsun partisine bakılmadan üzerine gidilmeli,

fukara milletin hakkını yiyenler, yandaşlarına peşkeş çekerek kamu zararına sebep olan sorumlular yargı karşısında hesap vermelidirler.

"Yoksa bu millet, belli bir kesimi hariç ilelebet kuru ekmeğe talim eder."

***

Vatandaşa gelince kuru ekmek.

Kendilerine ise ziyafet, ballı börek.

Şatafatlı sofralar.

İsrafa dayalı yaşantılar.

Şimdi Şair Tevfik Fikret'e bir kulak verelim;

 

Yiyin efendiler yiyin,

Bu yağma sofrası sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya,

Çatlayıncaya kadar yiyin.

 

Verir zavallı memleket,

verir ne varsa malını,

vücudunu, hayatını,

ümidini hayalini.

***

Sonuç mu?

"Fabrika ayarlarına dönmeden,

Mustafa Kemal anlaşılmadan bu ülke asla refaha eremez.

Bu böyle biline."

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları