Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Kürt-Türk gibi kökleri ve de Kürtçe dili var mı?

"Erdemli olmanın bireysel ve toplumsal hatta dinsel düşünmede temel ölçüsü gerçek anlamda yaşayan insanların mutluluğunun evresi olmakla ilgilidir" der Ebu Nasr El FARABİ

Bu açıdan geçmiş dünya tarihine bakılırsa, insanları mutlu edeceği denge onların biri birinin boğazına saldırmak, insanlık dışı ve de son derece üzüntü verici bir sistem olarak görmenin farklılaşmış sevecen tabirleri yaratılmıştır.

Ancak insanları mutlu edecek tek araç ise onların birbirine sevecenlikle sunduklarıdır. Eğer bu kez inançlarındaki DİN aynı ise, asırlardır süregelen Atasal töreleri, örf ve adetleri birbirinden farklı da değilse... Köklerinde çoğunun Orta Asya Türkçe dili halen bile şu yanda bu sebeple değişse de kullanıyorsak...

Muhtelif coğrafyalarda, bölgelerde sosyal olarak genişleyip çoğalmışlarsa? Onları bu şartlarda mutlu edecek tek araç onların da birbirleriyle birlik ve beraberlik içinde yaşamaları olmalıdır.

Ülkemizde ise asırlar boyunca süregelen ve de iş birliği içinde olan bu insanların millet olunca bu kez de devlet bayrağında toplanmış,  bilinmesi gereken bir KÖKLERİ var mıdır?

Örneğin ülkemizde muhtelif yörelerde yerleşmiş kısmen gruplanmış, asırlar öncesinden gelen "Anasının Dilini" konuşanlar vardır. Türkler, Lazlar, Kürtler, Çerkezler, Tatarlar, Türkmenler, Arnavutlar, Boşnaklar vb. Bu coğrafyanın birliktelik kurmuş insanları üstelik de onların asırlardır getirmiş oldukları birliktelikler içinde hiçbir zaman birbirlerine de farklı saymamışlardır. İşte asırlardır bu coğrafyalarda süregelen bu halkları oluşturanlar en azından 30 asırdan beri çoğunun kökleri Asya merkezliydiler.

Asırlar içinde onların, Orta Asya, Doğu Avrupa ve Kuzey Doğu Afrika Kıtası coğrafyalarında zaman zaman yöresel ayrı, toplumsal devletler de kuranlardı. Onların bazen 16 büyük devlet kurduğu, bazen de kendi içlerinde yıkıldıklarında bilinmekteydi.

Bilinen tarihlere göre 10. yy.dan itibaren bu kez İslâmiyet'e girmişler, bir inanç birliği etrafında da toplanıp, aynı bayrağı savunmuşlardı asırlar boyunca. SELÇUKLULAR devamı OSMANLILAR adıyla anılan ve dört asır boyunca 22 milyon km. kare topraklara yayılan son imparatorluk da olmuşlardı.

Fakat 15-16. yy.dan itibaren Avrupa ülkelerinde yaşanılan RÖNESANS ve REFORM hareketlerinin, bu kez 17-18. asırlarda SÖMÜRGECİLİĞİN getirisi oldukça büyük parasal imkânlarla gelişmesi, bu kez onları 13. yy.da başlatılan HAÇLI SEFERLERİ döneminde kalmış doğudaki bu büyük Türk Devletini yıkmak için millî hedef saydılar.

Fakat onları askerî güçlerle yenebilme savaşları kısman yaşandı ise de bunun mümkün olamayacağı anlaşılınca bu kez Osmanlı topraklarında yaşamakta olan millet üzerine yönelik onları BÖL-PARÇALA yöntemi ile olabileceğine karar verdiler 19. yy dan itibaren.

Tarihte yaşanmış kuşkusuz büyük olaylarda olduğu gibi toplumsal olaylardaki en güçlü etken zamandır. Ki zaman en büyük yaratıcı olup işin de takipçisidir. İşte bu dönemlerde toplumların yaşam yöntemlerinin gündemleri çeşitli şekilde kolayca uygulandırılır...

Gerçekte keyifsiz de olsa Emperyal devletlerin hedeflerinde doğrudan çoğunluğu cahil kalmış ve de farklı dilleri konuşan, devlet yönetimine karşıt olan insanları kullanmak olacaktı.

ayaklanma.jpg

Hemen hemen bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yakın tarihlerimize baktığımızda yaşanan olayları belgeler ışığında anlamamız, öğrenmemiz gereklidir. Üstelik bu yaşananlar ilk kez olmuş gibi, günümüzün çağdaş mantığı ile irdelenmesi mümkün değildir.

Oysa bilinmelidir ki; DİNİ, DİLİ, Atasal töreleri ve de örf adetleri asırlardır birbirinden pek de farklı olmayan Güneydoğu'daki yerleşik halklarımıza bu sefer KÜRTLER tanımlamasını koydular. 19. yy.da hatta Osmanlı'da var olan 22 ayrı dil, ayrı dini olan azınlık denilen (Rumlar, Yahudiler, Ermeniler vb.) gibi AZINLIK sınıfına koyabilmenin insanlık adına değeri yoktur.

Gelin dünya tarihinin eski çağlar öncesi 20 milyon yıl öncelerine kadar gidelim. Örneğin DİNOZORLARIN asırlar öncesinden bulunmuş yumurtaları bile, üstelik onların iskeletlerinden kız ve erkeğin ayrıldığını, hatta dışkılarından ne yiyip, içtikleri bilinirken.

Kürt kökenli halkların dünya eski tarihlerinde ne kurdukları devlete, ne de tarihi değiştirmiş fetih benzeri savaş izlerine rastlanmamıştır. Hatta bahsi geçen asırlarda kendilerine ait, şehirler kurup, bir tür medeniyet yarattıklarına rastlanmış değildir.

Ya da yer altı kaynaklarında bulunan taş eserler içinde yazılı KÜRTÇE bir kelime ve izleri de yoktur. Ancak yukarıda bahsettiğimiz şekilde Osmanlıyı yıkma hedefine yönelen Emperyal ülkeler bu kez onlara da sen tarihteki eski bir KÜRT DEVLETİSİN demişlerdi.

Ne yazıktır ki gelin bilimsel olarak bahsi geçen KÜRTÇE DİLİ konusuna girelim. Horasan'dan İran, Irak'a kadar geniş coğrafyalarda yaşayan insandı, asırlardır. Ağırlıklı olarak FARSÇA ve eski Orta Asya dillerinde Göktürk, Uygur sözlerini kullanmışlardı.

Onların İran, batısındaki Zeytun dağları ve de Irak, kuzeyindeki daha çok kullanılan FARSÇA ve PEŞTUN dillerini kullanmışlar. Ancak kuzey lehçesini KURMANCİ orta lehçelerini ise SORANİ diye tanımladılar.

Bahsi geçen Sorani dilini daha çok halkın da içinde kullandığı öykü masalları ya da edebiyatlarında kullandıkları bilinir. Kürt edebiyatı dedikleri ve de grameri de olmayan anasının dilleriydi demek doğrudur.

Bazı kaynaklara göre Kürtçe dili Türkçenin 47 kadar farklı lehçelerinden biri de sayılagelmiştir. Bilimsel açıdan baktığımızda, 1- Kürtlerin atalarının Turani kavimlerinden olan SAKALARDIR. 2- Kürtçe dilinde bugün dahi pek kullanılmayan Göktürk-Uygur kelimesi...

Gelin benzerliklerine bakalım:

Göktürk ve Uygurlar, APA-APO derdi, BUGE-BUG gelindi. KA ya da KEKO büyük baba, EGİÇ-CECİK kız çocuğu, dahası MİN-Mİ ben demekti. Bu açıdan baktığımızda kök itibariyle Kürtlerin Türklerden farkları yoktur.

 

     

   

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları