Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Onur Akbaş

Dr. Onur Akbaş

HİSBOYU

Kıyamet senaryoları ve doğal afetleri akılca okumak

Bütün dünya ile birlikte ülkemizde de cereyan eden doğal felaketler akla yeniden kıyamet senaryolarını getirdi. Herkes böyle durumlarda bir suçtan bahseder. Aslında kısmen suçun sahibini bulsak da adını koyamıyoruz böyle durumlarda. Daha doğrusu yanlış koyuyoruz. Bu da bir nevi topu, genelleme üzerinden afaki yorumlarla taca atmaktan başka bir şey değildir.

Din adamlarının tarih boyu toplumu dizayn etmekteki rolü en azından tarihsel olarak sadece İslam tarihi perspektifinden bakıldığında Emevi-Abbasi döneminden bile rahatlıkla görülebilir. Siyasi muarızını tekfir etme, ona hayat hakkı tanımama hususunda gösterilen toleranssızlık veya tavizsiz tutum Dindeki muarızlara bile gösterilmediği süreçlerin başlangıcıdır bu dönem. Bu yüzden ortaya çıkan afetlerde inşa ettiği dinin günahkârlarını sorumlu tutmak da siyasetçi dininin en önemli rükünlerinden biridir. Zira hayatı ve insanları, mezhepler, klikler, gruplar üzerinden okumak her mezhebin, kliğin ya da grubun en vazgeçilmez pazarlama taktiğidir. Siyasi anlayış, farkı gözetmeksizin bu tezgâh üzerinden yaşanan her felaketi "öteki"nin günahı üzerinden okumak başlangıçta vicdanları rahatlatır gibi gözükse de akılları deşmesi sürdükçe ve insan oğlu tabiata dair yukarıda zikredilen hadiseleri muahatabı olan vahyin kendisinden öğrenmeye devam ettikçe bu tezgah metruk bir tahta yığınından ibaret kalacaktır.

Kur'ana bakıldığında her "helak etme" hadisesinin altında insanoğlunun hem dâhil olduğu toplum hem de tabiat dengelerini bozucu menfaat, hırs, vurdumduymazlık, cinsel sapkınlık gibi nedenlere bağlı tutum ve davranışları gelir.

"İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ­tattırıyor." (Rum: 41) ifadesi teolojik olarak sünnetullah denilen doğa yasalarının insanın bu yanlışına karşı cevabıdır. Aslında meseleye bu bağlamda yaklaşıldığında bir cemaat liderinin kendi kutsal algısı bağlamında kendi kutsalını tahkim etme makamında kullandığı "ilahi ikaz" insan fiilindeki yanlışa o fiil üzerinden cevap verme yasası düşünüldüğünde vardır lakin o cemaat liderinin tabanına deklare ettiği anlamda yoktur. Yani doğadaki hadiselerdeki sapma insanın doğaya karşı tutumuna karşı bir cevap olduğu gibi üniversite kadroları başta olmak üzere toplumda liyakati, ticarette ölçü ve tartıyı saptırmanın karşılığı da toplumda kaos, dolandırıcılık gibi sosyolojik depremlerdir.

Tanrı şamarcı bir psikopat olmadığı gibi kul da dünya ve ahirette her yanlışından dolayı ister şefkatli ister hiddetli şamar yiyen şamar oğlanı değildir. Yani en azından vahyin dini olan İslam'da böyledir. Bunun için de felsefe kitapları devirip teolog olmaya gerek yoktur. "Apaçık bir beyan" olan kitap şöyle der:

"Şayet Allah insanları yapıp ettikleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı;" (Fatır/45)

Alakasız hatalar yüzünden, mürted kavramı üzerinden kafa kesme mi diyorsunuz? O kitabı Kur'an olan İslam'ın dışındadır. Adına vahhabilik dini mi dersiniz selefilik dini mi dersiniz o mezhebin adı ne ise dini de odur. Ve kitapta geçen "ellerini kesme" "kollarını kesme" fiillerinin metin içerisinde mecazi karşılığını, alt metnini anlayacak kadar mecaz bilgisine sahip olamayacak kadar söz sanatı bilgisine sahip olamayan "Arapça bilen"lerin ne ilmi ne de diploması ne de ait oldukları grupların vesayeti ile getirildikleri akademik unvan ve mevkiler bu ifadeleri açıklamaları için yeterlidir.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları