Kılıçdaroğlu'ndan Bakan Gül'e: Rejim değişti senin haberin yok mu?

Kılıçdaroğlu'ndan Bakan Gül'e: Rejim değişti senin haberin yok mu?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Avukatların yürüyüşüne destek verdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e tepki gösterdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaorğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

Bu ülkede hoşgörüyü, kucaklamayı, özgür düşünmeyi sağlayacak bir mücadele yürütüyoruz. Bizim mücadelemiz bir hak ve ahlak mücadelesidir.

Türkiye’de ne yazık ki bazı vatandaşlar için zor durumlar da görebiliyoruz. Bursa’da bir sel felaketi yaşandı, 5 vatandaşımız vefat etti. Kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum.

Arkadaşlarımız bölgede vatandaşlarımızla ilgileniyorlar. Zor durumda düşen tüm vatandaşlarımızın yanındayız. Daha önce 19 ilde milletvekillerimiz çifçilerle bir araya geldi. Onların raporlarını okuyoruz.

Hepimizin arada bir keyifli günleri de oluyor. Geçen Pazar Babalar Günü’ydü. Tüm babaların Babalar Günü’nü kutluyorum. Bütün babalar çocukları iş-güç sahibi olsun ailelerinin eline bakmasın isterler. Biz de bu dilekleri kamuoyuyla paylaşıyoruz. Baba bir ailenin gölgesidir. Baba her zaman önemlidir. Babalar bizim kahramanımızdır.

"İSTANBUL'DA HEP BİRLİKTE TARİH YAZDIK"

Bugün 23 Haizran. 23 Haziran’da İstanbul seçimleri yenilendi. Bugün Büyülşehir Belediye başkanımız İstanbullular ile bir araya geldi. Arkadaşlarım benden bir mesaj vermemi istediler.

Sevgili İstanbullular, değerli yol arkadaşlarım, Bizler, Mart’ın sonu bahardır sloganıyla yola çıktı. Dilimizde baharın coşkusu ve insan sevgisi vardı. Halka yardım edecek ve sorunları çözecek adamın ismi Ekrem İmamoğlu’ydu.

Mart’ın sonu bahar oldu ve İstanbullular İmamoğlu’nun başkanlığını onayladılar ama önümüze engeller kondu. Aynı zarfa aynı kişi tarafından 4 pusulanın 3’ü geçerli, 1’i geçersiz kabul edildi. Sandılar ki insanlar vazgeçecek. Tüm demokratlar, tüm İstanbullular seçime kilitlendi.

Bu sefer İstanbullular, 800 bini aşan farkla İmamoğlu’nu yine seçtiler. Burada kazanan İstanbul, kaybeden bir avuç yargıç oldu. Hep birlikte bir tarih yazdık, zalimin zulmüne boyun eğmedik. Dik ve onurlu duruşumuzla her şey çok güzel olacak dedik ve tüm dünyaya demokrasiden yana olanların kazandığı mesajını verdik. Şimdi sevgi, hoşgörü ve kucaklaşlaşma zamanı.

"YARGIYA OLAN GÜVEN EN DİPLERDE"

Bu milletin sağduyusuna hep güvendik. Elbette ki baskıyı kurumsallaştırmak isteyenler baskıyı artıracak bir yol bulmak isterler. Bunlardan biri de yargı kurumu. Türkiye’de herkesin bildiği bir gerçek var. Yargıya olan güven en diplerdedir.

Bunu ben değil, Yargıtay Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve vatandaşlar söylüyor. Yargıyı, savcıyı kontrol altına aldılar sırada şimdi savunma var. Anayasa’ya göre barolar kamu tüzel kişiliği niteliğindendir.

"MANSUR YAVAŞ'IN ÇADIRININ AÇILMASINA İZİN VERMEYENLERİN DE GÜN GELECEK AVUKATA İHTİYACI OLACAK"

Aynı ülkede iki tane merkez bankası olmaz. Bir ilde bir tane baro olur. Savunma kutsal bir makamdır. Orada Mansur Yavaş’ın çadırının açılmasına izin vermeyenler unutmasın ki gün gelecek sizin de avukata ihtiyacınız olacak.

Bizim yapacağımız ilk yargı reformunda savcı ile avukat aynı düzeye inecek. Hakimle savcı yan yana olmaz. Ama dürüst ve vicdanlı hakim olacak. Adaleti dağıttığına vicdanen karar verecek.

"TBB BAŞKANI'NIN TAVRI BENİ DERİNDEN SARSTI"

Bu ülke en zor günlerde bile ezilmedi, bütün baskılara direndi. Halkı baskılayamazsınız. Silahsız ve saldırısız olamak kaydıyla yürüyüş haktır diyor anayasa. Kaldırımda yürüyelim diyorlar ona da izin vermediler.

Dünya ve Türkiye böyle bir şey görmedi. Beni derinden sarsan, TBB Başkanı’nın bu olaya karşı takındığı tavırdır. Avukata yeşil pasaport verdik, şimdi sesini kes. Eğer böyle diyorsanız rüşveti verdim sesini kes anlamı çıkıyor.

"SAYIN BAKAN REJİM DEĞİŞTİ, SENİN HABERİN YOK MU?"

Biz bu mücadelede avukat kardeşlerimizin haklı mücadelesine destek veriyoruz. Adalet Bakanı açıklama yapmış, teklif yok diyor. Doğru teklif yok. "Hangi maddesine karşı çıkıyorsunuz, ortada henüz bizim bile vakıf olduğumuz bir teklif yok" diyor.

Sayın Bakan rejim değişti haberin yok mu? Bunlar Adalet Bakanlığı'nda hazırlanmıyor mu? Sana niye sorunlar ki ayrıca, bir paralel yapılanma olduğunun farkında değil misin? Bir Hazine Bakanı ver iki yerde. Bir Türkiye Cumhuriyeti var bir de Saray var.

SOYLU'YA "ÖZÜR DİLE" ÇAĞRISI

Gazete okuyan herkes Saygı Öztürk’ü bilir. Öğrendiği haberi doğrulatmak için 3-4 kanalı zorlayan araştırmacı biridir. Bir haber yaptı, İçişleri Bakanı o koltuğa yakışmayacak bir şekilde Saygı Öztürk’ü suçladı. Yaptığı her haber doğrudur. Doğru değilse çıkıp özür dileyecek bir kültüre sahip bir arkadaşımız.

Haber ne? Haber şu arkadaşlarım: Bir kişi belediyeye işçi kadrosuyla giriyor. Ama bunun devlet memuru olması lazım. Memur olması için KPSS’ye girip sınavı kazanacak sonra açık yere atanacak. Ama işçi olduktan sonra özel kalem yapılarak devlet memuru yapılıyor.

Bütün vicdanımla sesleniyorum senin çocuğun KPSS’ye girip başarılı olursa atanır yani derin bir hendeği atlar ama burada işçi olup sonra özel kalem müdürü oluyor. Sonra boşanıyor ve AKP’li biriyle evleniyor.

Sonrasında Ankara’ya kültür müdürlüğüne atanıyor. Bunlarda ahlak, vicdan yok. Haberi yapan gazeteciye ağza alınmayan hakaret.

Bunu yapan canımızı emanet ettiğimiz İçişleri Bakanı. İçişleri Bakanı’nın çıkıp Saygı Öztürk’ten özür dilemesi lazım.

SAYIN BAKANA SORUYORUM: NAMUS BUNUN NERESİNDE?

Şimdi sormak istiyorum. Namus kavramına bu kadar düşkünlerse, TBMM’ye gelip 600 vekilin gözüne bakıp namusum ve şerefim üzerine and içerim diyorsa ben sayın bakana soruyorum, namus bunun neresinde? 3 Haftadır Serik’teki rüşveti dile getiriyorum. Serik, Antalya çalkalanıyor. Herkes bunu biliyor. 

Eğer namus kavramı dilinizdeyse bunu açığa çıkarın. Asıl namussuzluk bunun üzerini kapamaktır.

Yarın tutuklu gazeteciler. Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Yeniçağ gazetesinden Murat Ağırel yargının önüne çıkacaklar. 100 gündür adalet için bekliyorlar. Herkesin ilan verdiği çelenk gönderilen bir olayı haber yaptılar diye tutuklandılar.

"GERÇEK HAKİM Mİ SARAY'DAN MI İŞARET ALIYOR GÖRECEĞİZ"

Namuslu gazeteci haber yaptı diye hapse gönderiyorlar. Sanıyorlar ki onurlu duruşumuzdan vazgeçeceğiz. Bunlar namuslu gazeteciler. Bunlar gazeteciliği birileri istiyor diye değil halk için gazetecilik yapıyorlar. Bakalım hakim ne diyecek. Gerçek hakim mi Saray’dan mı işaret alıyor göreceğiz.

Bu arkadaşlarımız aynı zamanda tecritteler. Yan yana odalarda bir birleriyle konuşmasınlar diye bir oda boşlukla kalıyorlar. Geldiğimiz nokta maalesef budur.

Selahattin Demirtaş ve Eren Erdem ile ilgili Anayasa Mahkemesi karar verdi. Biz hakimlerden şikayet ediyoruz ama elbette kanunu uygulayan vicdanlı hakimler de var.

Selahattin Demirtaş ile ilgili olarak tutukluluğunun makul süreyi aştığına karar verdi. Eren Erdem için de kişi hürriyetini ihlal hükmünü verdi ve tazminat karar verdi. Düşüncelerini beğenirsiniz, beğenmezsiniz o ayrı bir şey ama bir insanı haksız yere hapse atarsanız. Tahliye kararından sonra 50 dereden su getirip tekrar hapse atarsanız toplumun vicdanı karar.

Tahliye kararını hangi gerekçeyle uygulamıyorsunuz? Bu, dikta yönetiminin Türkiye’ye yansımasıdır. 

"BU SÜREÇTEN EN ÇOK ZARAR GÖREN ESNAF OLDU"

Covid-19 nedeniyle hepiniz maskelisiniz. Hükümet alınması gereken karalar aldı. İş yerleri kapandı, insanlar eve kapandı. Tablonun en az hasarla atlatılması için önemli kararlar alınması gerekiyordu.

Sağlık çalışanlarını yürekten alkışlıyoruz. Ama bu süreçte en büyük zararı gören esnaf yani orta direk oldu. Esnafın bir kültürü vardır. Esnaf vergi verir, çırak yetiştirir. Esnafın iş yeri kapandı, çalışanı eve gitti. Sonra ne olacak benim durumun diye sordu. Bu insanlar günlük gelirle yaşıyor.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar