Kılıçdaroğlu: Belediye başkanlarının birinci görevi verilen sözleri tutmak

Kılıçdaroğlu: Belediye başkanlarının birinci görevi verilen sözleri tutmak
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, "AKP dini kullanarak, inançları kullanarak, kimlikleri kullanarak, toplumu ayrıştırarak, bölerek kendi iktidarını korumaya çalıştı" dedi.

"Belediye başkanlarının birinci görevi verilen sözleri tutmak"

Cumhuriyet Gazetesi'nden İpek Özbey'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu'nun konuşması şu şekilde:

Neden Kemal Kılıçdaroğlu? Türkiye Organize Suç Örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarıyla sarsılıyorken bir yandan da siyasi arena ısındı, liderler meydanda seçim mesajlarını vermeye başladı. Cumhurbaşkanı’nın Süleyman Soylu ile arasının açık olup olmadığı, Devlet Bahçeli’nin İçişleri Bakanı’na verdiği büyük desteğe ek olarak “Millet İttifakı’nın ortak adayı Kılıçdaroğlu mu” soruları da gündeme eklenince bize CHP liderinin kapısını çalmak düştü.

Yeraltı dünyasının aktörleri yurtdışından rahatlıkla kokaini Türkiye’ye getirebiliyor. Yakalansalar bile sorun değil, çünkü soruşturma açılmıyor. Karşılıklı bir güven ilişkisi oluşmuş durumda.

Yargının içinde de bu yeraltı dünyasına destek veren önemli aktörler var. Bunlar da talimatla iş yapıyorlar. Böyle bir yapının deşifre edilmesi başlı başına büyük bir olay.

Belki de üzerinde durmamız gereken en önemli konu son 19 yılda Türkiye’de ahlaki değerlerde ortaya çıkan yozlaşmadır. Din insanlarının bu yozlaşma üzerinde durması lazım.

AKP dini kullanarak, inançları kullanarak, kimlikleri kullanarak, toplumu ayrıştırarak, bölerek kendi iktidarını korumaya çalıştı. Ve kendi iktidarını korurken de bütün ahlaki değerleri yerle bir etti.

Balık baştan kokar… En tepedeki kişi dürüst olursa, yolsuzluğa, ahlaksızlığa geçit vermezse bu kararlılık aşağıya da yansır. Ama çürüme yukarıda başlarsa kokuşmuşluk aşağıya kadar iner.

Maalesef bugün toplumun, bürokrasinin belli katmanlarında yolsuzluk yapmayı kendisine hak gören bir anlayışla karşı karşıyayız. O kadar ki yolsuzluk yapma konusunda bazı din adamları fetva bile verdi.

Soylu, Erdoğan’ı teslim almış durumda. Edindiği bütün bilgileri Bahçeli ile paylaşır. “Azdan az, çoktan çok gider” diye bir cümlesi oldu televizyonda. “Bana bir zarar gelirse asıl zararı onlar çeker” demek istedi.

Bu, aslında açık ve net bir tehditti. Ve tehdit karşı tarafta algılandı ve kabullenildi, çünkü önlem alması gereken kişi ve çevresi çok kirli. O da bu kirliliğin farkında. Soylu’ya bir şey diyemediler.
Bahçeli, bürokratik kadrolarını devlete yerleştiriyor. Soylu’ya destek çıkarak Erdoğan’ı istediği her şeyi yerine getirecek şekilde konumlandırıyor. Erdoğan, Bahçeli'yi ikna edemediği sürece Soylu’yu görevden alamaz.

En başta nerede durduysam yine aynı yerde duruyorum. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Millet İttifakı liderlerinin bu konuyu konuşmaları lazım. Arkadaşlarım kendi görüşlerini dillendirmiştir.

Belediye başkanlarımızın tamamı, gerçekten de olağanüstü bir çabayla görevlerini yerine getiriyorlar. Bu, vatandaşlar kadar bizi de mutlu ediyor. Belediye başkanlarımızın birinci görevi, halka verilen sözleri tutmak.

Cumhuriyet’te çok sayıda araştırmacı gazeteci var. Bütün yolsuzlukları, ilişkileri ortaya çıkarıyor, belgelendiriyorlar. O zaman gazeteleri susturmak için bir yol bulmaları gerekiyor. Bu konuda iki şeyi deniyorlar: Birincisi yüksek tazminat davalarıyla insanları, kurumları korkutmak, sindirmek ve haber yapmalarının önüne geçmek. Ama bunu yapan kişi, Cumhuriyet gazetesini bilmiyor, tarihini, kökenini, cumhuriyete, ahlaki değerlere bağlılığını bilmiyor. Sanıyor ki havuz medyası gibi büyük tazminat davası açacaklar, onlar da susacak. Cumhuriyet’in tarihinde de geleneklerinde de susmak yok.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar