Kemal Kılıçdaroğlu'nun ziyaret ettiği Baba Mondi kimdir?

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ziyaret ettiği Baba Mondi kimdir?
Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan Tekin, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz gün Arnavutluk'a giderek ziyaret ettiği Baba Mondi'yi kaleme aldı.

İşte Tekin'in  "Bektaşî Tekkesi Hikâyesi" başlıklı yazısı:

Kemal Kılıçdaroğlu, Arnavutluk'ta, Bektaşîlerin dedebabası Mondi'nin davetiyle Tomor Dağı Şenlikleri'ne katıldı.

Baba Mondi'yi size ben anlatacağım. Kendisiyle hem Arnavutluk'ta Tiran'da Bektaşî Tekkesi'nde hem de Makedonya'da Kalkandelen'de Harabati Bektaşî Tekkesi'nde samimi görüşmelerimiz oldu.

Baba Mondi'den dünya Bektaşîlerinin dedebabası Reşat Bardi ile, yine Makedonya'da Bektaşîlerin önderi Baba Tahir Eminî ile konuştum. Kruya'da (Akçahisar'da) dağın zirvesinde Sarı Saltuk Türbesi'ne de götürdüler. Tomor Dağı'na da gidecektik. Vakit bulamadık.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ziyareti merak uyandıracağı için, Makedonya'da Baba Tahir Emini'den sonra posta oturan, ardından Tiran'da Dedebaba Reşat Bardi'nin vefatından sonra dünya Bektaşîlerinin dedebabası olan Mondi'yi yakından tanımanız için "Alevîler ve Bektaşîler Arasında" kitabımızdan özetleyeceğim:

"Arabamızı Bektaşî Tekkesinin ana binasının yakınına park ettik... Cübbeli yeşil sarıklı kalın bıyıklı, siyah sakallı biri çıktı... Bizi getiren: 'Bu da baba.' dedi. 'Baba' Bektaşîlerin büyüklerinden demek. Gördüğümüz zat Reşat Bardi'nin iki yardımcısından biriymiş. Diğeri Tahir Emini Baba. O, Kalkandelen'de.

Baba Edmond Brahimaj (Brahimay; "j", "y" okunur.), hem Reşat Bardi'nin yardımcısı, hem de Korçe Turan Tekkesi'nin babası...

Bektaşîler arasında da önemli bir isim. Baba Mondi de diyorlarmış. Cana yakın, her an yardımcı olmaya hazır... Onun gitmesi gerekiyordu. Bizim için kaldı. Ayak üstü sohbet ettik. Beni heyecanlandıran 'Turan' kelimesi oldu. Bizim bildiğimiz 'Turan' mı, yoksa 'Turan'a benzeyen başka bir kelime mi? O da bilmiyordu. Ayak üstü bunu öğrenemeyecektim. Hâlâ da öğrenemedim. Bize telefon numarasını verdi. Gittiğimiz yerde her türlü desteği sağlayacaktı. Türkiye'yi de biliyordu. Gazi Üniversitesi Bektaşîlik Araştırmaları Merkezi'nin toplantılarına katılmıştı.

Boynuna astığı 12 yıldızlı kolye teslim taşı imiş. 12 yıldız 12 imamı temsil ediyordu. O şoförüyle cipine binip gitti."

Önce Kılıçdaroğlu'nun ziyaret ettiği Tiran'daki Bektaşî Tekkesi hakkında kısa bilgi vereyim:

Bektaşî Tekkesi'nde Kastrioti bizimle yakından ilgilendi. Kastrioti, İskender Bey'in Arnavutçadaki ismi.

Buradaki düzenin işleyişini manastır hayatına benzetiyorum. Yunanistan'da sadece keşişlerin bulunduğu, kadınların giremediği, Aynaroz manastırlarında kalmıştım.

Bektaşîlerin merkezi olan bina 1926 yılında Kral Ahmet Zogu'nun izni ve yardımıyla yapılmış, O zaman dedebaba Salih Niyazi. Salih Niyazi Türkiye'de Hacıbektaş'ta dünya Bektaşîlerinin dedebabasıyken, Tekke ve zaviyelerin kapatılması üzerine kendi memleketine, Arnavutluk'a geçmiş ve bu tekkede ikamet etmiş. Yandaki bina ise misafirhaneymiş. Daha ileride üç kubbeli yer dedebabaların türbeleriymiş. Misafirhaneyi duyunca, demek ki kalabilirim, diye düşündüm. Bektaşîleri yakından gözlemek istiyordum. Kendilerine kalıp kalamayacağımı sordum. Kastrioti, memnuniyetle kalabileceğimi söyledi.

Kaz Dağları'nda mezarlıkta -ki mezarlık Alevîlerde aktivitenin en yüksek olduğu yerdir- karşılaştığım Tahtacı Alevî Türkmen 'Bizim sevabımız da yedirmek içirmektir!" demiş, ailece geçmişlerini andıkları mezarlıkta bize pişi ve çay ikram etmişti!' 

Tomor Dağı'nın Bektaşîler için taşıdığı önemden bahsedeceğim.

Kruya'nın tepesinde (Mali Krus'ta) bulunan Sarı Saltık makamıyla Berat'ın doğusuna düşen Tomor Dağı'nın (2413 m.) zirvesindeki Abbas Ali'nin (Öl. M. 680) makamı, Bektaşîlerin önemli ziyaret yerleridir. Bu makamlar Hristiyanlar tarafından da ziyaret edilmektedir. Kerbelâ sancaktarı Abbas Ali'nin, Hz. Ali'nin oğlu, İmam Hasan ile İmam Hüseyin'in üvey kardeşi olduğu, Kerbelâ katliamından kurtulup Berat'a gelip yerleştiği ve kutsal Tomor Dağı'nı mekân tuttuğu rivayet edilir. ("Alevîler ve Bektaşîler Arasında" kitabımızdan.)

Arnavutluk'ta Komünist idare çöktükten sonra Bektaşiliği yeniden toparlayan Dedebaba Reşat Bardi (2011'de vefat etti.) Kendisinden sonra dedebaba olan Baba Mondi için, bir konuşmamızda, "Dervişim idi, ben onu Baba yaptım. Gjirokastra dervişimi baba yaptım." demişti.

Mondi, Baba Tahir'in vefatından sonra Kalkandelen'deki Harabati Tekkesi babası oldu.

Harabati'de Baba Mondi'yi görünce eski dostla karşılaşmış gibi oldum. Daha önce Tiran'da, çok kısa da olsa, samimi konuşmuştuk.

Avluya girdiğimizde bir aile çocuğunun başını okutuyordu. Artık "Dedebaba" olan Mondi'nin kendisi hakkında bana anlattıklarını veriyorum:

"-Adım Baba Edmond Brahimay. 1959'da Tiran'da doğdum. 1996 yılına kadar Tiran'da yaşadım. Sonra Korçe'ye derviş olarak tayin edildim. Sonra 97'de Baba olarak tayin edildim.

Ve buraya kadar nasıl geldiğimi anlatacağım. Avlonya'nın Bratay köyündenim. Ailem Bektaşî kökenliler. Reşat Bardi'den önce dedebaba olan kişi babamın akrabasıydı. Ahmet Dede'nin dervişi olan Dede Reşat de öyle. Ahmet Müftar Dede 1980 yılına kadar yaşadı. Ve 80'den bugüne kadar Dede Reşat'ın yanındaydım. Dinin serbest olup olmayacağını bilmeden biz Dede Reşat'a hizmet ettik; çünkü Dede Ahmet'in şahsî dervişi idi. Eğitimimi Tiran'da tamamladım. Ortaokul eğitimimi Hürriyet Şehitleri adlı okulda tamamladım. Skenderbey adlı harp okulunu bitirdim ve o zamanlarda Enver Hoca Üniversitesi diye adlandırılan Harbiye Yüksek Okuluna devam ettim; çünkü, komünist rejiminde aynı aileden çok kişiye üniversitede okuma hakkı vermiyorlardı. Bu durumda ya harp okulunu seçecektim ya da maden işçisi veya tarım işçisi olarak çalışmayı. Harbiye Yüksek Okulundan 1982 yılında mezun oldum. Burel'e subay olarak atandım ve sırasıyla Golobord, Librajd ve Peşkopi bölgelerinde görevlendirildim. 10 yıl çalıştım ama bu süreçte yasak olmasına rağmen Dede Reşat Bardi'den hiç ayrılmadım. Bu 10 yılda bir doğum günü ya da başka bir kutlama süsü vererek bayram, muharrem matemi, nevruz sultan ve aşure bayramı gibi bütün dinî bayramları kutladık. Muharrem mateminin 10 günü boyunca peygamberlerin hayatını anlatan Radika kitabını okuyorduk. Ve bütün bunlar Hacı Dede Reşat Bardi sayesinde yapılıyordu; çünkü, o, zor zamanlarda Bektaşîliği canlı tuttu. Demokrasinin gelmesiyle Bektaşîler bir yönetim kurulu oluşturdular. Bu kurumu Dede Reşat Bardi yönetiyordu ve ben birinci sekreter oldum. Mücerret yani evlenmemiş olan birkaç babanın katılımıyla 22 Mart 1992'de dedebabalık tekkesini açtık."

Mondi ile evlilik konusunda hafif tartışmamız oldu. Onu vermem lâzım. (Yarın)

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar