Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

'Kart Dö Vizit hamili kart yakınımdır' derlerdi

Kitleler bir dereceye kadar uyuyan insanlara benzerler. Uykuda muhakeme kabiliyeti durduğundan, zihninde birtakım hayallerin yerleşmesi de elbet çok kolay zeminler de bulacaklardır.

Değerli okuyucularım, dünyaca ünlü düşünürlerden olan Jan ASFORD 20. yüzyıla girerken diyordu ki:

"… İleri gidin, geri değil, ne gerekiyorsa onu yapın… Öteki insanları ya da topluma genel açılardan da bakıp gerçeği anlamadan sıçrayamazsınız." Evet 21. yüzyılın ilk çeyreğini birebir yaşadığımız bu yıllar içinde, ülkemizin dünyada nerede olduğumuzu veya eğer eksik kalmışsak, neden kaldığımızı galiba tam olarak düşünmek zamanını yaşamaktayız.

Eğer kitlesel olarak, yüzyıl önce asırlardır süregelmiş tarihin son Osmanlı-Türk İmparatorluğu devletinin yıkılma aşamasında yine kendi aramızdan hep birlikte yoklara rağmen kurtulmuş isek, peki bu durum bugün neden böyle yıpranmış bakımsız yahut da kimileri olarak neden birbirimize düşman bir hale gelmişiz?

150 YIL ÖNCELERİ ADI OSMANLI İMPARATORLUĞU

OLAN DEVLET YÖNETİMİ-KART DÖ VİZİT

Evet iki ay önceki köşe yazılarımda bu konu için devleti yönetenlerin arasından öne çıkıp günümüz adıyla başbakan, o yıllardaki adıyla Sadrazam olanların ülkenin yönetiminde nasıl kişisel ve grupsal çıkarların birebir yaşandığını yazmıştım.

Bugün köşe yazımızda günümüzde aynı yöntemler kullanarak yönetimde çıkarların yaşandığını gördük. Bildiğiniz gibi Batılı Hristiyan ülkelerin 19. Yüzyıl başlarından itibaren yenileşme ve reformlara girmiş olduklarını görüp tam 170 yıl önce Osmanlı Devletinde ilk adım olarak TANZİMAT dönemi başlatmışlardır.

Hele 1856''daki Paris Konferansıyla bir defada Osmanlı İmparatorluğu devleti Avrupalı devlet olarak sayılmıştı. Bu dönemlerde aydınlanma adına eğitimi esas alanlar, çocuklarını Avrupa''da tahsile yollamaya başladılar. Bunlara tarihteki adlarıyla Jön Türkler denilmekteydi.

Tanzimatın son dönemlerinde bu kez imparatorluk halklarının ekalliyet denilen; Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler hatta Arapların okumuşları bu kez de var olan Devletin bürokrasisinde görevler almaktaydı.

Bab-ı Ali denilen İstanbul merkezli devletin yönetim kadrolarında kendilerini tanıtmak üzere de Fransa''da gördükleri gibi günümüz adıyla Kartvizit''ler Fransızca adıyla Kart Dö Vizit''ler karşılıklı temas ve girişimler için rahatlıkla kullanılmaya başlanmıştı.

Aslında Kartvizit tanımı 19. Yüzyıl son çeyreğinden itibaren ülkemizde de etkin biçimde yaygınlaşmaya başladığını görmekteyiz. Osmanlı''dan beri pek çok aile geçmişinde eski evraklar, notlar arasında çoğu kez de fotoğraf albümleri içinde buluruz. Hatta bunları da daha çok büyüklerimizin yazı masalarındaki çekmece içlerinde yer almış ve kıymet verilmeden kolaylıkla atılmış kağıt, karton parçaları ise günümüzde önemli bir biyografik belge niteliğinde sayılabilir.

Aslında ülkemizdeki bu kartvizit tanımı ise batılılaşma, ya da modernleşme hareketlerinin sonucu sayılmaktaydı. Hele son İmparatorluğun dönemlerinde özellikle başkent İstanbul''da aydın, okumuş insanların kendilerine Kartvizit bastırmaları ve de bu kartvizitler ile birbirlerine takdim etmeleri olgunluk ve aydınlanmış, okumuş, kalem sahibi insan sayılırdı.

O yıllardaki adıyla kartvizitlerin Suret-i İstimali… 1890''lı yılların başlarına kadar giderdi. Üstelik bu tarihleri anlatmakta olan irili ufaklı bazı dergilerde ise kartvizitler hakkında açık anlatımlar ve tanıtımlar da çıkmaktaydı.

Nitekim o haberlerden birisi Avlonyalı Süreyya''nın yönettiği Kitapçı Arakel''in yayınlamakta olduğu Zerrât mecmuasında açıkça çıkmıştır. Üstelik "Memalik-i Mahruse''de kart istimali henüz umumiyetle müstamel değilse de modernleşme asıldır."

Yine o yıllara ait Kartvizitlerin detaylanmış bilgileri hakkında yazı yazanların öncülerinden olan Ahmet Mithat Efendi olduğunu anlamaktayız. Elimizde ise o yıllarda İstanbul''da Kartvizit kullanan ilk kişilerden birisi olarak Ahmet Mithat Efendi''nin 1891''de "Sıhhıye Müdürü" olduğu döneme ait Kartvizitiydi.

O dönemlerde ünlü gazetecilerden olan İkdam matbaasında (1804) çıkan yazı da kartvizitler için ilgili bölümünde "… Avrupa''ya giden bir adem için Kart Dö Vizit bulundurmak bilinci birinci zaruriyettendir (mecburiyettir)"

Özellikle devletin yönetilmekte olduğu İstanbul''da 1854''den itibaren İngiliz ve Fransızlar ile birlikte Rusya''ya karşı müttefik olarak girmiş olduğumuz, Sivastopol savaşları arasında bu kez başkentte Avrupalı zenginlerin ve de tüccarların oturmaya başladığı yıllara girilmişti.

Böylece artık insanlar batılılaşma ya da Levantenler ile tanışmak için batı ülkelerindeki gibi Kartvizitler kullanmaya da mevcut olduklarını anlamaya başlamışlardı artık.

İşte bilindiği gibi I. Meşrutiyet döneminde bu kez İstanbul''da Meclis-i Mebusan''ın açılışı ve çıkan Kanun-i Esasi''ye göre artık ülkemiz batılılaşıyordu. Üstelik bu batılılaşmanın aslında daha önceleri Sultan Aziz dönemlerinde Avrupa ziyaretiyle birlikte Fransa''dan örnekler alınarak başlatıldığı da açıktır.

İşte bu Kart Dö Vizit kartları artık, insanlar arasında yeni işler için bir tür tanıma aracı olduğu gibi bürokraside devlet işlerini takibi içinde bu kez kartın arkasına yazılan notlar devreye girdi. "Hamili Kart yakınımdır" ibaresiyle, kartı getirene de burada bir ayrıcalık sağlanmasının istenmesiydi.

Bu durumun halen bile 21. Yüzyıla girdiğimiz ilk çeyreğinde geçerli bir kullanım aracı olarak uygulandığını açık biçimde görmüyor muyuz? Nazım Saltuk ile Nevzat Sadioğlu''nun kaleme aldıkları Görgü Ansiklopedisi''ne göre:

"… Bir şahsın kimliğini belirten ufak boyda bir isim yazılı karttır. Umumiyetle düz beyaz kartonlardan (ya da renkli) üzerini siyah mürekkeple basılmışlardır. Katvizitler mümkün olduğu kadar sade olmayı ve de şahsın adı soyadı açıkça yazılmış olmalıdır. Burada takma ad kullanmak veya adının yalnızca baş harflerini kullanmak ise doğru değildir. Ancak unvanı varsa, arma olarak kullanılabilir.

Evet bilinen, son Osmanlı İmparatorluğu devletinin İstanbul Bab-ı Ali''deki devlet yönetim kadrolarında çalışmakta olan üst düzey Bürokratlar arasında ise oldukça yaygın biçimde kullanıldığı olmuştur. Nitekim o dönemlerde, ilgili kadrodaki görevlilere yollanmış olan bir özel kartın arkasında Hamili Kart Yakınımdır, ibaresi ile birlikte imzalı ise izinsiz onun adına yapılmaması mümkün değildi.

İşte 20. Yüzyıl başlarından itibaren devletin yönetim kadrolarındaki bu çarpıklık memur olarak talimatlar düzeni göreve başlayanların, yetenekli ya da tahsilli olup olmadıklarına fazla itibar edilmemiş olmuştu.

Hele II. Meşrutiyet''ten itibaren henüz Osmanlı''da tam olarak Demokrasi ve de devlet yönetiminin pek iyi bilinmediği yılların sonucunda, I. Dünya Harbinin içine girivermiştik. Sonucun ne olduğunu tekrardan söylememizi gerek de yoktur, sanırım.

KART DÖ VİZİT UYGULAMALARI

CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLDU MU?

Evet büyük lider Mustafa Kemal ve arkadaşlarının başlattığı yeni bir devlet yapılanmasında bunların olmamasına çok büyük dikkat edildiği açıktır. Ancak 1945''te çok partili döneme başlandığında bu kez 1950 seçimlerinden sonra Demokrat Parti iktidara gelmişti.

İşte bu dönemde 1953''lerden itibaren aynen Meşrutiyet dönemindeki gibi devletin bürokratları ve ticaret yapanları arasında Kart Dö Vizit açıkça kullanılmaya başlamış oldu.

Menderes''in başbakanlığı döneminde bunların çok işler şekilde kullanıldığına bizzat şahit olmuştum. Aynen Osmanlı dönemindeki gibi "Hamili Kart Yakınımdır" ibareli yazıların önceliği olurdu. Örnek, 1958''lerde Başbakanın talimatıyla halkın bölünme hareketlerinde Vatan Cephesi olmuştu.

Nitekim Vatan Cephesi''ne katılanların işareti altında kendi adı kartlara yazılırdı. İnsanların büyük sıkışıklık yaşadığı yıllarda, örneğin iş arayanlar, ya da menfaat isteyenler eğer akrabalarından birisinde bu kartvizit varsa o da ona "Hamili Kart Yakınımdır" ibaresini yazıp yollardı.

Değerli okuyucularım benim size sunduğum köşe yazılarımda sık sık yaşanmış olan tarihler, günü geldiğinde aynen taklit edilir diyordum. Evet son 15 yıldır sizler de benim gibi, iktidarda olan AKP başlıklı kartvizitlerin hem üst düzey kadroların alınmasında ve hem de iş hayatında oldukça çok biçimde birebir kullanıldığını sanırım açık biçimde görüyorsunuzdur...

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları