"Kadınlar mutlu olursa toplum da mutlu olur"

"Kadınlar mutlu olursa toplum da mutlu olur"
Sözcü'ye konuşan Dilek İmamoğlu, “Toplumun mutlu olması için önce kadınların sorunlarını çözeceksiniz” dedi ve ekledi: Ekrem, Beylikdüzü’nde yaptıklarının çok daha fazlasını İstanbullu kadınlar için yapacak...

Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu Sözcü'ye konuştu. İşte Dilek İmamoğlu'nun anlattıkları...

‘ADIM İSYANKARA ÇIKTI'

– 18 Kasım 1974'te Trabzon'da doğdum. 10 çocuklu bir ailenin en küçük evladıyım. İlkokulu Trabzon'da okudum. Ortaokul ve liseyi de babamın işleri dolayısı ile geldiğimiz İstanbul'da…

– Kurallar tabii ki olmalı, disiplini de severim. Ama hayatımı, özgürlüğümü esaret altına alacak her şeye de karşı koyarım. Adım o nedenle “isyankar”a çıktı. Çocuklarım da özgürlüklerine çok düşkündürler. Bu açıdan ben de şanslıyım, onlar da…

SİYASETÇİ EŞİ OLMAK…

– Siyasetçi eşi olmak önemli bir konu… Eş arkada mı, yanda mı, önde mi durmalı? Bence nerede ihtiyaç varsa, nerede gerekiyorsa orada olmalı. Destekliyorsunuz ve o başarılı oluyor. Bence bu ancak mutluluk verebilir insana, bu anlamda kendimle gurur duyuyorum.

– “Başarılı bir erkeğin arkasında güçlü bir kadın vardır” derler. Doktora tezim sırasında çok sevdiğim bir kavram öğrendim; arka plan liderliği. Siz birine dokunuyorsunuz, o da binlerce başka insana dokunuyor. Önemli olan işte bu etki.

‘KADIN İÇİN ÇALIŞACAĞIM'

– Ben ilham veren ama ön planda olmak istemeyen bir kadınım. Siyasete girmeyi hiç düşünmüyorum. Ama kadınlar konusunda, eşitlik ve özgürlük adına hayallerim var. Biz bunları Ekrem'le de sürekli konuşuyorduk, şimdi o alanlarda çalışacağım.

– Kadınları üretimin, yaşamın tüm alanlarına almak gerek. Kadın mutlu olursa, toplum da mutlu olur. Toplumun mutlu olmasını istiyorsanız, önce kadınların sorunlarını çözeceksiniz…  Bir toplumu yok etmek istiyorsanız kadınları geri plana atacaksınız ve eğitimi bitireceksiniz, bu kadar net.

dilek-ekrem.jpg

‘ÇÖZÜM POLİTİKADA…'

– Ne yazık ki ataerkil bir dünyada yaşıyoruz. En büyük sorun kadınların hep geri planda tutulmaya çalışılması. Bunu yürüyüşlerle, protestolarla canlı tutabiliriz, farkındalık yaratabiliriz. Ama bu haksız durum ancak politikalarla değişebilir.

– Ekrem'in Beylikdüzü Belediye Başkanlığı sırasında kadın, aile ve çocuklarla ilgili bire bir içinde olduğum projeler vardı, dışarıdan desteklediğim projeler de vardı.

‘O KOLTUĞA OTURACAK'

– Ekrem, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna kesinlikle oturacak, ben bundan en ufak bir şüphe bile duymuyorum… Beylikdüzü'nde yaptıklarının çok daha fazlasını İstanbullu kadınlar için yapacak.

– Ben kadınların dönüştürücü ve değiştirici gücüne inanıyorum. Bizler istersek her şeyi başarabiliriz. Yeter ki buna izin verelim. Daha iyi bir toplum, daha iyi bir yaşam ancak bizimle mümkün.

– Tarkan'ın ‘Asla Vazgeçemem' şarkısı bizim düğün şarkımız. Benim de asla vazgeçmeyeceklerim var. Her şeyden önce ülkesine bağlı, Atatürk değerlerine bağlı bir Cumhuriyet kadınıyım. Bu değerlerden asla vazgeçmem. Kendime yaptığım yatırımlardan vazgeçmem. Özgürlüğümden ve sevgiden de asla vazgeçmem.

‘ÖZGÜRLÜĞÜMDEN VE SEVGİDEN ASLA VAZGEÇMEM'
Dilek İmamoğlu, “Tarkan'ın ‘Asla Vazgeçemem' şarkısı düğün şarkımız” dedi, vazgeçemeyeceklerini sıraladı. “Ülkesine, Atatürk değerlerine bağlı bir Cumhuriyet kadınıyım. Bu değerlerden, özgürlüğümden, sevgiden vazgeçemem.”

23 yıllık evliliğe, 3 çocuk, bir yüksek lisans bir de doktora sığdırdım

– Ekrem'le küçük yaşta, üniversiteye hazırlandığım dönemde ablamın düğününde karşılaştık, 1993 yılında.

– Benim hayalim okumaktı ama Ekrem kafasına evliliği koymuş. Ona demişler ki “Sakın ha Dilek'e yaklaşma, o daha üniversite okuyacak, yaşı çok genç…” Aileler çok sıcak bakmasa da Ekrem'in mücadeleci ruhu orada da kendini gösterdi. Ben ilk anda düşünmüyordum ama sonradan ikna oldum.

23 YAŞINDA ANNE OLDU

– Ekrem bir Karadeniz erkeği, çok geleneksel biri olması beklenirdi, ama eşitlikçidir. O kadar çok çalışıyor ki, hem siyasi hem sosyal hayatı çok yoğun, o nedenle çocukları büyütürken tabii ki çok desteği olamadı. Ev düzenine ben, bazen de çocuklar karar veriyor.

– 23 yaşında ilk oğlumu doğurdum. Ama eğitimimi hiç bırakmadım. 23 yıllık evliliğime 3 çocuk, bir yüksek lisans, bir doktora sığdırdım.

– Evlendiğimde lise daha yeni bitmişti. Ama ben eğitimden kopamıyorum. Kendimi bulduğum, kendimi çok yakın, rahat hissettiğim yer okul çatısı. Evliliğim sırasında önce üniversiteyi bitirdim. Ardından MBA yaparak, yüksek lisansımı “Cam Tavan Sendromu” üzerine yazdım, yani kadınların iş yaşamında karşılaştıkları görünmeyen engeller üzerine.

– Şimdi de doktora tezi aşamasındayım. “Liderlik Türleri” üzerine çalışıyorum. “Y Kuşağı”nın liderlik beklentileri, demokratik ve otokratik liderlik tarzlarının bütünleşik kalkınmaya etkisini inceliyorum.

‘EN İYİSİNİ YAPMAK İÇİN…'

– Ekrem, demokratik liderlik türünün tüm özelliklerini taşıyor; entelektüel, karizmatik, takım çalışmasına çok yatkın, herkesin fikrine saygı duyan, sentez yapabilen biri.

– Eşim çok mükemmeliyetçi biridir. Bir işe girdiği zaman tamamen ona konsantre oluyor. En iyisini yapmak için kendi zamanından, kendi hayatından fedakarlık yapıyor.

"EKREM ÇOK SABIRLI BAŞARISININ SIRRI BU"

– Ekrem'e İstanbul teklifi geldiğinde hemen “Kabul et” diyemedim. Bir kadın, bir eş ve bir anneyim. Tabii Ekrem bize kalsın istedim, belki biraz da bencilce. Ama İstanbul'un Ekrem'e ihtiyacı vardı, bunu görebiliyorum. Küçük oğlum dedi ki “Baba, Atatürk Samsun'a çıkarken hiç düşündü mü, sen de düşünmeyeceksin, bu işi kabul edeceksin…”

– Ekrem tam da gördüğünüz kadar sabırlı biridir, hatta gördüğünüzden bile daha sabırlıdır. Başarısının en önemli sırrı da budur. Çok sakindir, planını yapar, hedefini koyar ve çok çalışarak mutlaka o hedefe ulaşır.

– Bütün çocuklar Ekrem'i çok seviyor, çocuklar iyiliği de kötülüğü de hemen hisseder biliyorsunuz… Ailemizin manevi olarak korunduğuna inanıyorum, o kadar güzel dualar, o kadar güzel enerjiler geliyor ki, bunlar her kötülüğün önüne geçer diye düşünüyorum. Her şey çok güzel olacak yani.

SİYASETİN MERKEZİ ŞU ANDA BİZİM EV

– Seçim bitti, küçük kızım bekliyor ki babası belediyeye gitsin ve görevine başlasın… Bir gün, iki gün, ama bir türlü olmuyor. Ekrem dedi ki “Kızım bazı sıkıntılar var.” Biz her şeyi, her ayrıntıyı anlatmıyoruz tabii, ama çocuklar konuşuyor okulda, sokakta. Kızım artık mazbatanın ne demek olduğunu bile biliyor. Kazandığınız bir seçim bile elinizden alınabiliyor, bunu öğrendi çocuklar. Biz evde bunları hiç konuşmuyoruz ama çocuklar sadece evde büyümüyor.

– Siyasetin merkezi şu anda bizim ev. Ama yine de çocukları bu durumdan uzak tutmaya çalışıyorum. Yaşadıklarımızı çok büyük bir olgunlukla karşıladılar. Fakat her birinin sorumlulukları var, büyük oğlum üniversitede okuyor. Seçim dönemi ortanca oğlum lise sınavlarına hazırlanıyordu. En küçük kızım da 2. sınıfta… Sürecin de farkındalar, ama hem babalarına hem bana güveniyorlar.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar