Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Baran Furkan Gül

Baran Furkan Gül

Serbest Yorum

İktidarın sessizliği ve Sedat Peker'in inanılırlığı

Türkiye, Sedat Peker'in Mayıs ayının başında YouTube'dan yayınladığı ilk videonun ardından farklı bir atmosfere büründü.

Hayatımıza resmi olarak 2020 yılının Mayıs ayında giren ve tüm dünyada 3 milyon insanın ölümüne neden olan koronavirüs bile unutuldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, canlı yayınları sonlandırdı, Bilim Kurulu toplantılarının ardından hazır metin okuduğu videolar yayınlamaya başladı.

Çünkü popülerliği artık yok oldu.

Sedat Peker videoları sayesinde Türkiye'de YouTube izlenme oranlarında patlama yaşandı.

Artık Türkiye, Sedat Peker'in ağzından çıkacak sözlere dikkat etmeye başladı.

Nasıl dikkat etmesinler ki?

İktidarın yol vermesiyle düzenlediği mitinglerde muhaliflere ve bildiri yayınlayan akademisyenlere yönelik sözlerini duyduktan sonra...

Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde düzenlenen ve AKP'li milletvekillerinin de katıldığı Dünya Karapapak Türkleri 1. Kurultayı ve Kültür Etkinlikleri'nde "Türklük Hakanı" unvanı verildikten sonra...

İktidara yakınlığı bugün daha bir netleşen Yıldırım Demirören'in sahibi olduğu Milliyet Gazetesi'nin Şehrin En İyileri Ödül Töreni'nde "En hayırsever iş adamı" ödülü verildikten sonra...

Seçimlerden önce Cumhur İttifakı'na destek veren vatandaşlara "silahlanın" çağrısı yapmasına rağmen 'halkı kanunlara uymamaya tahrik' ve 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme' suçlarından hakkında başlatılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandıktan sonra...

Üstelik savcılıkta verdiği ifadede "Konuşmamın arkasındayım" dedikten sonra...

Kendisine "suç örgütü lideri" diyen Fatih Altaylı'yı "Seni bugüne kadar öldürmemiş olmam bile benim suç örgütü lideri olmadığımın en büyük kanıtıdır" diyerek tehdit etmesine rağmen yargılandığı davadan beraat ettikten sonra...

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini getiren anayasa değişikliği referandumu için Rıdvan Dilmen'in başlattığı "Evet" kampanyasına destek verdikten sonra...

Referandumun ardından gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinden önce "Mecliste Cumhur İttifakı'nın çoğunluğunu sağlayıp ilk partili Cumhurbaşkanı olarak da Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı seçtirmek Türk İslam davasına inanmış tüm dava adamlarının boynunun borcudur" dedikten sonra...

Yaptığı bir konuşmasında "Diktatör dedikleri sayın cumhurbaşkanımıza dua etsinler. Yüce Allah korusun, eceliyle bile olsa sayın cumhurbaşkanımızın bu dünyadaki misafirliği biterse, onlar diktatör neymiş görecekler. Yüce Allah'ın izniyle onlara yakınlık duymuş, onlarla yol almış bütün herkesi en yakın bayrak direklerine asacağız. En yakın ağaçlara asacağız" dedikten sonra...

Yani, iktidarın desteğini arkasına almayı bırakın, bugün kendisinin de "Seçimlerde dağıttığınız kahveler benimdi, 1 lira vermediniz" diyerek iktidarla nasıl iç içe olduğunu anlattıktan sonra milyonlarca insan Sedat Peker'in söylediklerini neden dinlemesin?

Daha doğrusu, yukarıda anlattığım ve sadece küçük bir bölümünü oluşturan yaşanmışlıkların ardından bu millet anlatılanlara neden inanmasın?

Ben burada Sedat Peker savunması yapmıyorum, Sedat Peker'in inanılırlığından bahsediyorum.

Sezgin Baran Korkmaz'ın oteliyle ilgili açıklama yapıp kimlerin bedavaya kaldığını söylüyor; Habertürk sunucusu fotoğrafları çıkmasına rağmen sesini çıkarmıyor, mahkeme başkanı parasıyla kaldığını söylüyor.

Yıldırım Demirören'in Doğan Medya Grubu'nu alması için Ziraat Bankası'ndan aldığı krediyi ödemediğini söylüyor; Demirören Grubu sesini çıkarmıyor, kamu bankası olan Ziraat Bankası "Ticari sır" diyor, TBMM'de verilen araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddediliyor.

Tonlarca uyuşturucu yakalandığını söylüyor; ortada tek bir soruşturma ya da dava yok!

Eski Başbakan Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım'ın Venezuela'ya gittiğini söylüyor ve hakkında ciddi iddialarda bulunuyor; Binali Yıldırım önce "Meraktan ziyaret etti" diyor, ardından "Oğlum Venezuela'ya maske ve test kiti yardımı götürdü" diyor. Ardından bir haber çıkıyor, Erkam Yıldırım'ın Venezuela'ya gittiği tarihler, yani 1 Ekim-31 Aralık 2020 tarihleri arasında gümrük kayıtlarına göre Türkiye'den Venezuela'ya hiçbir maske sevkiyatı yapılmadığı ortaya çıkıyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin İçişleri Bakanı'nın katıldığı meşhur canlı yayında Sedat Peker'in videolarının fazla izlenmesiyle ilgili soru soruluyor. Bakan, "Milyonlarca insan çocuk pornosu da izliyor arkadaşlar ya" yanıtını veriyor.

Ortada bu kadar iddia ile tepki çeken ifadeler varken ve milletin kafası karışıkken ne oluyor?

Bir kulis haberi patlıyor.

KRT TV'de katıldığı "Şimdiki Zaman" programında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Merkez Yürütme Kurulu toplantısında Sedat Peker ile ilgili çeşitli emirler verdiğini öne süren Yarkadaş, Erdoğan'ın toplantıda, Sedat Peker'e hiçbir şekilde cevap verilmemesi emrini verdiğini ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya da televizyon yasağı koyduğunu iddia ediyor.

Yani toz bulutu bırakın bir nebze olsun aralanmayı, daha da yoğunlaşıyor.

İktidardan, iddiaları çürütecek tek bir açıklama gelmiyor. İddialarla ilgili tek bir savcı soruşturma başlatmıyor.

Sonra ne mi oluyor?

Avrasya Araştırma Şirketi bir anket çalışması yapıyor.

Vatandaşlara "Sedat Peker'in anlattıklarının gerçek olduğuna inanıyor musunuz" sorusunu yöneltiyor.

Cumhur İttifakı seçmeninin yüzde 22.5'i "Hepsine inanıyorum" cevabını veriyor.

Aynı Cumhur İttifakı seçmeninin yüzde 23.7'si ise "Birçoğuna inanıyorum" diyor.

Muhalefet seçmeninde ise "Hepsine inanıyorum" cevabını verenlerin oranı ise yüzde 78.2'i buluyor.

Halk TV canlı yayınında konuşan Avrasya Araştırma Başkanı Kemal Özkiraz da "Seçmenlerin yüzde 75'i Sedat Peker'in iddialarına inanıyor" ifadelerini kullanıyor.

Üstelik aynı çalışmada Cumhur İttifakı seçmeninin Soylu'dan daha çok Peker'i ikna edici bulması da dikkat çekiyor.

Şimdi...

Ne demek istediğimi daha iyi anladınız mı?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları