Vurgunlar, soygunlar, ihanetler…

Her geçen gün biraz daha görülür, anlaşılır olunca; oylar düşüyor tabiî… İşin açığı, bayır aşağı yuvarlanıyorlar artık…

Bu durumda ne olacak?

İktidarın iki dayanağı olan ABD bekçiliği ve "İnsanları Allah'la Aldatma" işine iyice hız verecekler. Ki buna başladılar bile…

Birleşmiş Milletler'de konuşma yapma ayağına ABD'ye gidip bu arada da bir bahane yaratıp Biden'la birkaç dakikalığına da olsa bir görüşme sağlayıp, ona, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hizmette sınır olmayacağını bir kez daha tekrarlayabilmek arzusundaydılar…

Özetle, yıllar önce Cüneyt Zapsu aracılığıyla söylenen şeyi bu kez doğrudan, aracısız söylemek istiyorlar.

BM'de fırsat bulamamaları önemli değil… İlk ve her fırsatta bu talebi öne sürecekler.

Din alıp satma meselesine gelince…

Bundan sonra, şimdiye kadar olduğundan çok daha hızlı ve ağırlıklı olarak din sömürüsü üzerine oynayacaklar…

Böyle yaparak, Türkiye'nin dört bir yanını örümcek ağları gibi sarmış ve yoksul insanlarımızı ağına düşüren, hepsi de birer Ortaçağcı din derebeyliği olan tarikat ve cemaatlere; "Bakın en dindar biziz,  siz ne isterseniz yaparız, bizden istediklerinizi de size veririz. Devletin tüm kurum ve imkânları hizmetinize açıktır", mesajı vererek onları kendi etrafında sımsıkı toplamaya çalışacaklar.

Sayıları yüz kırk bini bulan imam ve cami görevlilerinin de etrafında firesiz kenetlenmiş olacağını düşünüyorlar.

Oysa…

Hz. Muhammed ve onu izleyen üç halifenin Ebubekir, Ömer ve Ali'nin oldukça sade, ümmetin en yoksullarının düzeyindeki yaşam biçimi bunları hiç ilgilendirmemektedir…

Bunların ki, tam tersi bir yol…

Lakin…

İsterse hepsi, Resul Tosun gibi bağırsın; "Laiklik Anayasadan çıkarılmalıdır", diye. İster Ali Erbaş ve benzerlerini mezuniyet törenlerine "Adli" yıl açılış törenlerine ve daha bilumum törene, toplantıya taşıyıp, oralarda dualar ettirsinler, o da yanında dursun ellerini açarak; bu numaraların hepsi boş artık.

Kitleler her şeyi görüyor artık. Onların "Süleyman Sofralarını" da görüyor, kendi işsizlik ve pahalılık cehenneminde yanışını da…

Yani, "durmak yok" düşüşe, tekerlenişe, bayır aşağı yuvarlanışa devamdır akıbetleri…

Tek bir şekilde geri dönüşü var bu işin…

Ve ne yazık ki muhalefet bunun sinyalini vermeye başladı…

Freni patlamış uçuruma giden giden iktidarı emniyete alıyorlar resmen…

Başka bir yazıda, Erdoğan'ı yeniden seçtirecek yola nasıl girdiklerini konuşacağız…

Şimdilik bu kadar…