Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Harp tarihleri hiçbir zaman mitolojik olmaz

İnsanlık tarihinde farklı milletlerin devletleşmesiyle birlikte 20. Yüzyılda dünya coğrafyaları, ölümler pahasına tamamen değiştirilecektir. Yaşamak ise önemli, kendi kendini var etmek bilgiyi ve aklını kullanabilmektir. Dahası istenirse etinden ve kemiğinden kendi heykelini, kendi elleriyle yapabilme becerisidir insanlar için.

Mutlak bir istihbarat idaresi olmadıkça medeniyette olamaz. Medeniyetler ise halk topluluklarının değil, kim olursa olsun onlara zamanla da rehberlik edecek olanların eseri olacaktır. Ne yazıktır ki şimdiye kadar kendi geçmişimizi, asırlardır süregelen ve zaman zaman adları değişmiş devletlerin Türkler tarafından kurulduğunu dahi bilmemiştik, şimdiye kadar.

Bilimsel tarihleri inceleyecek olursak bizi anlatan, tanımlayanlarla karşılaşırız. Örneğin 8 asır önce İbni Haldun demişti ki:

"… Türkler bağı çözüldükten sonra, asker, başbuğ olmak veya payidarlık etmek veyahut bir topluma emir vermek ve hatta yasak koymak dahi başka bir işe de razı olmazlar…" demişti. İşte bizim tarihlerimiz.

 

107 YIL ÖNCESİ (25 ŞUBAT 1915)

DEVLERİN SAHNEYE ÇIKIŞI

 

Değerli okuyucularım, geçen haftaki yazımda İtilaf Devletlerin Gelibolu Savaşları''nı nasıl ve de hangi gerçek boyutlarıyla yazdıklarını söylemiştim. 18 Şubat günü Ege''ye gelmeye başlayan Fransız ve İngiliz harp gemileri açıkta gemilerini demirlemişlerdi.

Bir uyarı ateşiyle 3-4 mil açıktan Ertuğrul ve Kumkale bataryalarına top atışına başladılar fakat hemen hiç beklemeden onlardan da karşı ateşleri alınca, biraz sarsıldıklarını batılı harp tarihi kitaplarında detaylarla yazılıdır.

Üstelik dünya kaçınılmaz bir paylaşım savaşına doğru durmaksızın sürüklenirken, asırlardır süren son Osmanlı İmparatorluğunun tarafsız kalabilmek gibi politik ve diplomatik becerisi de yoktu zaten. Bu sırada İngiltere''de amirallik birinci lordu olan Bahriye Nazırı (bakanı) Churchill''in bu sıralar çökmekte olan Osmanlı Devleti için planları vardı.

Üstelik 1913''lerde İngiltere ile anlaşma yapılarak tersane inşa etmesi içinde "Sultan Osman ve Reşadiye" adlı destroyerler vardı. Bu sebeple Bahriye Nazırı Kemal Paşanın görevlendirdiği Bahriye binbaşıları Rauf  ve Vasıf beyler Paris''e gidiyordu. Onlar Avrupa''ya giderken denilmişti ki -Gemiler için son taksidi yollayacağız, siz hatırlatın- sözleri üzerine Avrupa''da beklemekteydi. 1. Dünya harbi başladığında henüz Mirliva (tuğgeneral) olan Enver, Erkan-ı Harbiye (Genelkurmay başkanlığında) ikinci bir vekil komutan konumuna gelmişti. Gerektiğinde Harbiye Nazırı''na (bakan) vekaleten toplantılara katılma yetkilerine ulaşmıştır. Ancak onun Alman sempatizanı olması sebebiyle Ağustos ayı içinde onlarla gizli  mutabakat anlaşması yapmış olması artık Osmanlı Devletini zorunlu bir savaşın içine itmeye yetmiş oluyordu.

1915 ocağına girildiğinde  Osmanlı Devleti''nin ordu gücü farklı komuta kademelerine dönüşmüştü. Alman Amiral Merten, Donanma Komutanı yardımcısı yapılmıştı. Üstelik Ekim ayından itibaren de Osmanlı da seferberlik ilan edilmiş durumdaydı.

Çanakkale ve Gelibolu bölgelerinde oldukça etkili topçu tabyaları ve obüs topları  yerleştirilmişti. İtilaf devletlerinin harp gemileri Ege''ye gelmişse de, henüz Osmanlı devletiyle ilişkiler elçiler sebebiyle devam ettirilmekteydi, ne Osmanlılar ne de İngilizler birbirlerine savaş ilan etmiş değildi. Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Çobanlı  da onlarla telsizle görüşebiliyordu. Ancak her an için ilişkiler değişebilirdi. Bunu  komutanlar ve askerler hissediyordu. Komutanlarından erlerine kadar görev ve hizmetin maddi ve manevi değerini, durumun nazikliğini ve de önemini takdir ederek tedirgin haldeydiler. Tabyalardaki atış uzaklıkları yedi bin metreyi geçemiyordu. 22 mil çapındaki kısa menzilli ağır toplar  ikişer toplu olan Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları, düşman karşısında  ciddi bir savunma imkanlarını sağlamaktaydı.

Deniz Müstahkem mevki komutanı Cevat Paşa  bölgedeki topçu subaylarını karargahına çağırıp detaylar için oldukça geniş bilgiler almaktaydı. Yüzbaşı Hakkı Bey ve diğerlerinin çalışmaları sonucunda 5-18 Mart arasında geçen uzaklık olarak 16 metreye kadar çıkarılan 35 cm. çapındaki toplar merkezdeydi.

Öte yandan Balkan Savaşından sonra satın alınan 15 cm.''lik sahra obüsleriyle ayrıca 28 kadar aynı tip havan topları Erenköy ve Teker sırtlarına yerleştirildi. Öte yandan Kilitbahir girişindeki telsiz istasyonunun bulunduğu Yıldız Tepe''de 7,5 cm.''lik havan topları yerleştirildi.

Ege''ye demirlemeye başlamış olan İtilaf  kuvvetler donanmaları ve harp gemilerinin toplamı 18''e ulaşmıştı. Nitekim 18 Şubatta ilk göstermelik topçu atışı Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarına yapılmıştı. Buna mukabil Orhaniye ve Ertuğrul tabyalarından karşılıklı olarak 17 top atışı olmuştur. İngilizlerin yarı resmi yayın organı The Egyptian gazetesi acaba Gelibolu''da yaşanacakların detaylarını daha sonra verebilecek miydi. Aslında Churchill, Türk boğazlarına birdenbire saldırmayı hiç planlamış değildi. Ancak Mart ayına da girildiğinde durum farklılık göstermeye başlamıştı. Bu arada İngiltere''de bulunan Yunan başbakanı Venizelos''un İngilizleri sürekli kışkırtmakta olduğu açıktı. Bütün bu şartlar altında artık İngiltere  Boğazların ve İstanbul''un geleceğine ilişkin olarak resmi politikalarına pek yansımayan oldukça farklı bir takım amaçlarda getirmekteydi. Bunları gerçekleştirebilmek için de her türlü gizli diplomasi hareketlere de zorunlu kalmaktaydı.

Çanakkale cephesinin açılması ilginçtir. 1- Türkiye''nin Süveyş kanalı ve dolayısıyla Hint deniz yolu etkisi azaltılmalı 2- İstanbul''u zapt ederek Müslüman dünyasını etki altına almak ve Halifenin ilan ettiği Cihadı etkisiz hale getirmek 3- Almanların 1915 sonbaharında yapacakları büyük taarruzlarını erteleyip dikkatlerini tamamen değiştirmek amaç olacaktı.

Alman General Liman von Sanders şöyle der:

"… 1915 yılının başlamasıyla birlikte dikkatlerin gittikçe artan şekilde Çanakkale''ye çevrildiği görülmektedir. Her yandan ve özellikle Atina''dan düşmanın amacı gemi harekatları ve birliklerin taşınması olacaktır. Konuyla ilgili savaş gemilerinin ve de nakliye vapurlarının bölgeye intikaline başladılar.

Benim düşünceme göre Müttefik filolar, Boğaz''ı zorlayıp geçse ve Marmara''daki çatışmalı yok saysalar bile Çanakkale boğazı ve Gelibolu''nun toprakları bütün düşman kuvvetlerince alınmadıktan Marmara''da rahatlık için kalabilmeleri mümkün değildir.

Çünkü Boğaz ve Marmara kıyılarındaki Türk kuvvetleri egemen olduğu sürece Müslümanların yiyecek ve kömür istekleri tamamlanamaz hale gelecektir. Bunların şehirden sağlanması için Müttefik filonun buraya da asker çıkarması alınan önlemler sebebiyle imkansızdır.

Kafkas cephesindeki felaketler yüzünden Enver''le aramda ihtilaflar vardır. Hatta Enver Aralık''ta bana Erzurum''daki 3. Ordu komutanlığını teklif etti, ben kabul etmemiştim."

İşte 18 Mart deniz savaşı öncesi de budur.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları