Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

25. SAAT

Hadi oradan Levent Gültekin!

Türkiye'de solun solundakiler ile İslamcıların birbirlerine zıtlıkları, iş milliyetçiliğe gelince mutabakata dönüşür…

Adeta miyoplukları tutar milliyetçilik mevzubahis olunca. Onlara göre milliyetçilik bir hastalıktır, insanlık iyileştikçe insanlar bu hastalıktan kurtulacaktır…

Bu cahilce anlayışın son örneğini; Levent Gültekin'in Halk TV canlı yayınındaki skandal sözler ile gördük. Gültekin, hem cehaletinden, hem İslamcılığın müflis zihniyetinden yansımalar taşıyan ifadelerinde,  "Türkeş milliyetçilik hastalığını, ırkçılık hastalığını bu ülkenin milyonlarca evladının zihnine bolca dökmüş, sırf o milliyetçilik biz bu ülkeyi herkesten daha fazla seviyoruz tuhaflığıyla milyonlarca gencin hayatını karartmıştır, şu anda biliyorum ki onlar da benim gibi büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor" dedi…

Öncelikle bir konuda hakkını teslim edelim… 

"Vatanı herkesten daha çok sevdiğini" düşünmek, maalesef Milliyetçi-Ülkücü kesimde tamamen olmasa da, hâkim inançtı. Bir aydınlanma işlevi de gören değişim sürecinin ardından, özellikle muhalif Ülkücülerde bu inanç yok oldu…

Gelelim asıl meseleye…

Bu köşenin müdavimleri, bir zamanlar üstüne toz kondurmadığım MHP'ye milliyetçilik açısından nasıl sert eleştirilerde bulunduğumu bilirler…

Ancak Levent Gültekin'in derdi, MHP ve Ülkücülerin "yanlış milliyetçilik" yorumuna sahip olduğuna işaret etmek değil. Kaldı ki öyle olsa bile, yaklaşımı vahim bir boyutta…

Tümden Türk milliyetçiliğini linç etme derdinde Gültekin! Milliyetçiliği "hastalık" olarak göstermesi bunu gösteriyor.

Oysa milliyetçilik, toplumların çocukluk hayali, hastalığı ya da ergenlik yıllarının romantizmi değildir. Saf ve olgunlaşmamış bir duygu yığını da değildir!

Modern çağda tam anlamıyla gelişmiş bir harekettir. Bunu kavrarsanız, onu anlayabilir ve neden ölmediğini açıklayabiliriz…

Gültekin ve zihniyeti ise, miyopluklarından yıllardır göremiyorlar!

Bir dönem, iktidarın müteahhit gazetecisi olan, sicili bebek katili Öcalan'a methiye ile dolu Levent Gültekin'in "hastalık" dediği milliyetçilik; geçtiğimiz yüzyılın başlarında insanlığın düşmanı emperyalizme ilk ve en büyük yenilgisini bu topraklarda tattırdı.

"Hastalık" denilen ve Gültekin'in geldiği geleneğin "ayaklar altında" gördüğü milliyetçilik; "Hasta adam" denilen Osmanlı Devleti'nin küllerinden, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini doğuran, yani cumhuriyet mucizesini gerçekleştiren bir milli düşüncedir!

Ülkesini işgalden zafere, zaferden cumhuriyete taşımak mıdır hastalık?

Halkın kader ve kültür birliği halindeki milliyetçilik duygularının, ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarına göz diken sömürgenlere karşı aşılmaz engel teşkil etmesi midir hastalık?

Gültekin'in zihniyeti bilmez; sömürgenler amaçlarına engel teşkil eden milliyetçilik duygularını köreltmek, yok etmek ve mazlum ülke halklarını milliyetçilik duygularından uzaklaştırmak isterler.

Bu durumun karşısında milliyetçilik duyguları ise, bir ulusun her türlü saldırılara karşı varlığını koruyabilmek yolundaki en meşru savunma aracıdır.

Bu savunma aracını yenebilmek için emperyalizm, ağına düşürmek istediği bir ülkede; Ulusal kimlik ve kültürü sulandırmak ve halkı asimile etmeyi, milliyetçilik kavramını çirkin kavramlarla tanımlayarak bütünlüğü bölmeyi, milliyetçilik kavramını çağ dışı olarak aşağılamayı ve hümanizm gibi dünya kardeşliği kavramını ön plana çıkartırlar…

Emperyalist ülkeler; milliyetçilik kavramını kendilerinde saklı tutarken, milliyetçilik karşıtı kavramları dışa ihraç ederler…

İngiltere'de eğer "İngiliz Milliyetçiliğini bırakın, çağ dışıdır" derseniz sizi sopa ile kovalarlar. Aynı şey Fransız'lar, İtalyan'lar ve diğer müstemlekeci ülkeler için de geçerlidir.

Bireyi bir dünya vatandaşı veya ümmetin kimliksiz bir parçası olarak gören kozmopolitist söylemler milliyetçiliği kökten reddetse de; asıl hastalık modernitenin daha da kökleştirdiği ve sürekli yenilediği bir kavrama  çağdışı bir şekilde bakmaktır.

Zaten korona salgını süreci de gösterdi ki, küreselleşme dahi ancak çok güçlü ulus devletlerin sırtında mümkün. 

Milliyetçilik ve ulusal modern öznelerin oluşumu gerçekleşmeden başarılı bir küreselleşmenin artık mümkün olmadığı da gün gibi ortada…

Görüyorsunuz ya; milliyetçilik, Erdoğan-Bahçeli ittifakının siyasetlerine malzeme yaptıkları kadar sığ bir hareket olmadığı gibi, Levent Gültekin'in anlayamayacağı kadar da ulvi bir kavramdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları