Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Onur Akbaş

Dr. Onur Akbaş

HİSBOYU

Gamze Güller'in son kitabı

   Yaklaşık beş yıldır tanırım kendisini. Bu tanıma elbette fizyolojik bir yakınlığı değil sanal bir yakınlığı ifade eden tanıma. Edebiyatla uğraşan herkesle aramda olan kadar bir tanıma. Önemli bu elbette değil. Zira onun satırlarına benden fazla aşina ve onun çapıcı ifadelerle kurduğu alışılmamış bağdaştırmaların meftunları benden daha iyi tanır. Bir yazarı okurundan daha iyi kim tanır ki zaten? Ama biz formal olandan yola çıkarak onu tanımayanlar için kısaca tanıtalım:

   19 Mayıs 1970 yılında Ankara'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimimi TED Ankara Koleji'nde, lisans ve yüksek lisans eğitimini İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde tamamladı. Çeşitli inşaat firmalarında görev yaptı ve yurt dışı projeleri nedeniyle Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Özbekistan, Irak gibi ülkelerde yaşadı. Hâlen Ankara'da Proje Koordinatörü olarak çalışıyor. İngilizce, İtalyanca ve Rusça biliyor. 2005 yılında Um:ag bünyesinde "Yazma" ve 2006 yılında "Uygulamalı Öykü" seminerlerine katıldı. Yine 2006 yılında "Felsefe tarihi, Varoluşçuluk, Sanat Felsefesi, Estetik" dersleri aldı. 2007 yılından itibaren Kitap-lık, Karşın, Lacivert, Patika gibi edebiyat dergilerinde çeşitli öyküleri yayımlandı. 2007 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması'nda "Otel" isimli öyküsü "Okunmaya Değer Öyküler" kategorisinde anıldı. 2007 Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Festivali Öykü Yarışması'nda "Dağların Soluğu" isimli öyküsüyle Onur Ödülü, 2007 Özgür Pencere Edebiyat Derneği Kadın Öyküleri Yarışması'nda "Gel Pisipisi" isimli öyküsüyle mansiyon aldı.

   Kendisi için çarpıcı alışılmamış bağdaştırmaların yazarı demiştim. Hiç dolaylı anlatıma girmeden kitabın arka kapağından arz edeyim:

   " Sesi bu alacalı karmaşayı orta yerinden yarıp geçiyor. Saatler susuyor. Hafifliyorum. Kafamın içinde sıralamaya çalışıp durduğum her şey gevşiyor, düğümleri çözülmüş gibi sarkmaya başlıyor. Guguklu saatler, pilli saatler, kurmalı saatler duruyor. Ben duruyorum..."

   Belalı gemilerde ateşle tek vücut olan mürettebat, paranoyak zihinler, rüyaların derinliklerinden sökülüp çıkarılan ılık ılık atan yürekler, post mortem fotoğraflar ve zamana yenilen aşklar, hasta ruhlu yazarlar, buz tutan kimsesiz nehirler, basit öğle yemeklerinde konuşulan gizemli ölümler, dev soyundan gelen nahif insanlar...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları