Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Filistinliler kimdir? Musevi/Yahudi kimler? Cemaziyül Evvel'ine…

 Ünlü batılı düşünürlerden Andre Gıde' şöyle der:

"… Yaşamak, kendi kendine varetmek, bilgisini veya aklını kullanarak, etinden ve kemiğinden kendisinin heykelini, elbirliği ile yapabilmektir."

Önce Palestina coğrafyasına bakalım

Bilimsel batılı tarihçilere göre, coğrafi kayıtlarda Palestina (ya da bizim tarihçilerin yazımıyla Filistin) Doğu Güney Akdeniz'in güneyindeki Kızıldeniz'den daha sonraki tanımıyla Yahudi dağlarına kadar ki kıyılardır.

M.Ö. 2900'lerde Mısır Firavunları'ndan kaçan halklara Kenanlar denilirmiş. Arapça da El-Kuds veya Beytülselasi diye geçer.

Yine Firavun döneminde Mısır'dan kaçan ve tarihin ilk Semavi dinini yayan Yahudileri görmekteyiz. Bizim din tarihimizde ve kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de yazılı olan Hz. İbrahim, Hz. Yakup peygamber dönemlerinde Mısır'a yerleşmişlerdi.

Kök itibariyle Sami asıllı eski halklardır. Adlarının "Irmağını ötesindeki" anlamına geldiği (söz konusu ırmak Fırat) sanılan İbranilerin kökleri ve tarihi hakkındaki bilgiler Tevrat'tan, Mısır, Babil ve Pers tarih kaynaklarında mevcuttu.

Bu adı geçen asırlarda yarı göçebe olan bu kavim Kutsal Kitab'a göre o tarihlerde Palestin denilen bu coğrafyalarda yerleşik olmaya başlamışlardır. Hazreti İbrahim soyundan gelen "İsrailoğulları", Hz. Yakub için "tanrının yanında savaşmış" anlamına gelen İsrael tanımını benimsemiş bir halktır.

M.Ö. 15. yüzyıl ve 13. yüzyıllar içinde Sina çölünde 40 yıl süren göçler sonucunda toplum bilinci edinerek Hz. Musa'nın yaydığı Museviliği benimsemişlerdi. M.Ö. 1030'larda askeri ordu sistemini geliştirip bölge halklarından Aramiler ile savaşlar verip bugünkü adıyla Gazze ve Kudüs bölgesinde yerleşik hale gelmiş oldular.

M.Ö. 1010-970'lerde hakimiyeti ele geçiren Hazreti Davut, eski adıyla Kenan ülkesindeki Kudüs'ü başkent yapar. Konum için bir taş saray ve kentin korunması için duvar inşa ettirir. (Bugünkü ağlama duvarı)

Davut'tan sonra tahta çıkan Hz. Süleyman peygamber (M.Ö. 970-931) ülkeyi büyük başarıyla yönetip dünyanın en önemli ticaret mesleğinin köklerini kurmuş olur.

Bu dönemde Kudüs tapınağı inşa edilir. M.Ö. 590'larda ise Asurlar'ın saldırısına uğrar. Kral Nebukadnezar tarafından işgal edilir. Babil Krallığı M.Ö. 538'de bölgeden ayrılır. M.Ö. 4. asırdan itibaren bölge Persler, Yunanlılar ve Mısır'ın saldırısına sebep olmuş bu topraklar.

Filistin topraklarının kaderi tamamen değişiyor diye yazar tarihçiler. Adı geçen Musevi ya da Yahudi milleti bir türlü kendilerini düzene sokamaz. Prof. İlber Ortaylı'nın yazdıklarına göre aynı asır içinde, bu kez Güney Asya'daki Hindistan'a bakalım:

 

BUGÜNÜN FİLİSTİNLİLERİ, ASLEN ACEMAÇLAR

M.Ö. 230'lardan sonra Hindistan krallığı  bitmiş ve yörelere Mihricaler hakimiyet kurmuştu. İşte M.S. 10'lara kadar Mihraceler (Delhi, Gucerat v.b.) kasabaları ve köyleri soyulur hale gelmiş. Bunlar ise günümüze kadar dünyaya yayılmış olan yerli ve cahil halktı. Bunlara günümüzde Romanlar diyoruz. Hindistan tarihlerinde ise onlara Acemaçlar denir.

Mihraceler, birliktelik yapıp bu tarihteki yaklaşık 8.500 kadar aileyi çocuklarıyla birlikte Basra bölgesine sürer. Onlarda, çok geçmeden zaten zayıf kalmış Filistin topraklarına girip Yahudi halkların üzerinde hakimiyet kurarlar. Bu yerleşik halk arasında yönetim yoklukları ötesinde bir de Hz. İsa peygamler çıkmış ve Hıristiyanlık dini yayılıyordu.

O asırda Kahire, Roma İmparatorluğu valisinin bölgeye askeri güçlerle gelip M.S. 68'den itibaren böylesi kutsal toprakların asırlardır halkı olan Museviler ya da Yahudileri, kara yoluyla Kafkaslara, deniz yoluyla da İtalya ve İspanya'ya sürmüşlerdi.

İşte bugünkü İsrail'in kökleri gerçekte buydu. Onlardan boş kalan bu topraklarda azınlık olarak kalan Acemaç (pinç çingeneleri oldu) 500 yıl süren Roma hakimiyeti, M.S. 640'lardan itibaren bu defa da Arabi standa başlatılmış olan Hz. Muhammed'in devleti bu toprakların tek hakimi oldu.

Arap kaynaklarına göre, İslamiyeti yaymaya başlayan Arap devletine önce karşı çıkan Filistinlilerdi. Ta ki Hz. Ali halife olunca bölgeye intikal edip bu kez onları silah zoruyla müslüman yapmıştı. Arapların neden onları hiç sevmediği, Arap olmadıklarından değil, zorla Müslüman olduklarındandır.

Arapların bu topraklardaki hakimiyetleri aslında fazla katı ve egemen değildi. Abbasiler döneminde M.S. 1070'lerden itibaren Asya'dan göçle gelen Türk halkalarının Selçuklu adlı devlet kurmaları sonucu dönemin son imparatorluğu olan Bizans'ın toprakları da tehlikeye girmişti.

Bu sebeple M.S. 1090'lardan itibaren sözde Bizans'a yardım için gelen Avrupalı Hıristiyan orduların, Haçlı seferleri sonucu M.S. 1200'lerden itibaren Kudüs Kontluğu ile Latinlerin hakimiyeti altında kaldılar. 70 yıl sonra Selahaddin Eyyübi'nin Kudüs'ü fethetmesi sonucu Hıristiyanlar ayrılınca, Filistin halkları bu sefer onların azınlık halkı olmuşlardı.

Aradan geçen 3 asır sonra büyük hakimiyet kuran Osmanlı Devleti'nin hakanı Yavuz Selim Han, İran ve de Mısır Memlük hakimiyetine son verince, Halifelik bize geldi. Artık bu sözde yerli Hind Çingeneleri, artık Osmanlı eyaletine bağlı azınlık halklardı.

Yavuz oğlu Kanuni döneminden itibaren Osmanlı devleti her ay Arabistan'a ve Mekke'ye "Sürre alayı" hediyelik eşyalar ve hediyeleri, bir bölük asker korumasında yollardı. Fakat hemen her yıl Sina çölünden geçip Gazze'den hareket içindeyken bu alay ve hediyeler bahsi geçen Filistinlilerce soyulurdu.

Yakın tarihe bakalım, örneğin Sultan II. Abdülhamit döneminde, Avrupa'dan ziyarete gelen İsviçreli  Erhad'dır. Kendisinden, Musa'nın çocukları olduğunu, kutsal topraklardan kendilerine toprak vermelerini parasıyla ister. Fakat han, bunu kabul etmek yerine kovar.

1885'ten 1902'lere kadar İngilizlerin yardımıyla bölge halkı, Filistinlilerin atalarından buradaki  yerleri satın alır. Daha sonra kurulacak İsrail devletinin vatanları olması için almaktaydılar. (Osmanlı'ya tamamen ihanet ettiler).

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları