Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, FETÖ tutuklusunu savundu!

Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, FETÖ tutuklusunu savundu!
FETÖ davasında 3 yıldır tutuklu olarak yargılanan eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un lehine tanık sıfatıyla eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ifade verdi.

Sağlık nedeniyle 25 Eylül’de görülecek duruşma öncesinde ifade veren Ergin, 2009 yılı sonbaharında MİT ile hükümetin geliştirdiği demokratik açılım süreci kapsamında Habur girişleri sırasında hükümet politikalarının hayata geçmesi için İbrahim Okur’un olumlu katkı verdiğine tanık olduğunu söyledi.

Tarafsız Haber Ajansı’nın haberine göre Ergin, “Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davası sırasında da iletişimi olan üyelere bu tek oy düzenlemesinin gerekçeleri konusunda bilgi verdiğine dair de tarafımda bilgi var” dedi. 7 Şubat 2012’de kamuoyunun MİT krizi diye bildiği hadisede MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılması olayında kendisiyle birlikte İbrahim Okur’un da İstanbul’a geldiğini ifade eden Ergin, “Bu soruşturmanın bağlı olduğu Başsavcı vekili ile yapılan görüşmelerde soruşturma savcılarının hukuka aykırı uygulamaları  tek tek önlerine konulmuş ve MİT yasası ile Ceza Muhakemesi kanununa uygun davranmalarını temin etmek için gayret sarf etmiştir” dedi.

sayfa-1-page-001-e1569224641434-724x1024.jpg

Ergin, HSYK’nın kuruluş kanununa yapılan incelemeler sonucunda HSYK üyelerinin ikinci görev alamayacağı ve bununla ilgili olarak ya kurul üyeliğinden ya komisyon üyeliğinden ayrılması noktasında istifaya zorlanmalarının İbrahim Okur’un çalışmasıyla yapıldığını ifade etti.

İşte eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ifadesinden satır başları;

“ÖRGÜT MENSUPLARINA KARŞI GÜÇ BİRLİĞİ OLUŞTURMA ÇALIŞMALARI YAPTILAR”

“ 2013 yılında, bu söylediğim 17-25 Aralık’tan çok önce, belki 6 ay önce Yargıtay ve Danıştay’ın örgüt mensubu olmadığını düşündüğümüz, bu yapıya mensup olmadığını düşündüğümüz üyeleri ile Müsteşarımız Birol Erdem’in ve İbrahim Okur’un yemekli toplantılar yaparak bu örgüt mensuplarına karşı güç birliği oluşturma çalışmasını yaptılar. Bu toplantıların bir kısmına ben de katıldım. Toplantının tek gündemi bu yapının nasıl etkisiz hale getirileceği, gerekli olan yasal değişikliklerin neler olduğu ve mücadelenin hangi enstrümanlarla yapılması gerektiğiydi. Yine 17-25 Aralık soruşturmaları esnasında soruşturma savcılarının hukuku kanırtan hukuksuz uygulamaları önlemek için o dönem İstanbul Adliyesi’nde Başsavcı olan Turan Çolakkadı beyi moralmen destekleyip ona katkı sunan kişi gene İbrahim Okur’du…”

“BİRLİKTE HAREKET EDEN UNSURLAR TOPLANTIYI SABOTE ETTİLER”

“… 2013 yılı Mayıs ayında, yaz kararnamesi sırasında Ankara ve izmir Başsavcılarının bu illerden alınması için Müsteşarımız Birol Erdem’in bir teklifi oldu 1. Daireden. Tabii 1. Dairede birlikte hareket eden unsurlar bu tasarrufu yaptırmamak için toplantıyı sabote ettiler. Daha sonra rapor aldılar. Meşakatli bir süreçten sonra bu iki başsavcı değiştirildi ve bu mücadelede de İbrahim Okur önemli katkılar sağladı…”

“O GÜN BU YAPIYI TEHDİT OLARAK YA DA SUÇ ÖRGÜTÜ OLARAK GÖREN KAÇ KİŞİ VARDI…”

“… Ahmet Kahraman (Eski müsteşar) bu yapıyla irtibatlı mıydı gibi bir soru akla gelebilir bunları söyledikten sonra. Asla böyle bir düşüncemiz olmadı. Çünkü rahmetli Kahraman hayattayken ve görevdeyken bu yapıya mensup un surlarla davalık olmuştu. Tazminat davaları, ceza davaları vardı karşılıklı. Rahmetli Kahraman’ı mağdur etmek için epeyce uğraştıklarını biliyorum.

“ Mahkeme Başkanı: O zaman böyle bir tehlikenin varlığı hissedilmiyor muydu?

Sadullah Ergin: Şunu ifade edelim

Başkan: Bir belli kesimler bunun bir tehlike olduğunu ifade eden açıklamaları da oluyordu

Sadullah Ergin: Şimdi

Başkan: Ama bu elde edilen menfaatle korunan hukuki yarar arasında bir denge miydi acaba?

Sadullah Ergin: Hayır şöyle bakmak lazım. O gün bu yapıyı tehdit olarak ya da suç örgütü olarak tanımlayan kaç kişi vardı veya kaç tane kurum vardı. O gün bu tür şeyleri söyleyenlere baktığınız zaman Refah partisine de, Fazilet partisine de, hatta AK Partiye de suç örgütü

Başkan: Aynı yaftayı vuruyorlardı diyorsunuz

Sadullah Ergin: Suç örgütü muamelesi yapıyorlardı. Yani burada sapla sapan birbirine karıştırılıyor ve bunların hepsini beraber servis ettikleri zaman bu tür tespitlerinin bir kıymeti kalmıyordu. Onun için o günkü şartlara göre değerlendirme yapılırsa sağlıklı sonuca varılır diye düşünüyorum. “

“BENİM ADALET BAKANLIĞINDA KİŞİSEL OLARAK YAPTIĞIM İKİ TASARRUF VAR…”

Mahkeme Başkanı: Peki ve bu alımlarla ilgili bir bilgi yani mutfağı nasıl hazırlanıyor sizin önünüzde. Çünkü atamalar büyük ihtimalle o dönem, her dönemde bakanın onayından geçmeden atama yapılmıyor.

Sadullah Ergin: Eyvallah

Başkan: Bunlar sizin önünüze nasıl getiriliyordu, nasıl belirleniyordu size gelirken

Ergin: Şimdi

Başkan: Yani sizin de kendinizin tasarrufta bulunduğu mutlaka atamalar olmuştur ama geneldeki bu bürokrasideki alt yapıda, mutfakta hazırlanır, Bakan beyin önüne sunulur, Bakan bey değerlendirmesini bürokratlarla yaparak atamalar yapılır diye düşünüyorum ve biliyorum.

Ergin: Evet. Benim Adalet Bakanlığı’nda kişisel olarak yaptığım iki tasarruf vardır. Biri Enis Yavuz Yıldırım’ın Manisa Başsavcılığından Bakanlığa getirilmesidir. İkincisi de Aytekin beyin Ceza işleri Genel Müdür yardımcılığına, o zaman daire başkanlığında başladı yanılmıyorsam. Sonra yardımcı oldu, daha sonra genel müdür oldu.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar