Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

25. SAAT

Enkazın altından çıkarılan ruh!

Arama kurtarma ekiplerimiz...

Değerlerini her depremden sonra tekrar tekrar anladığımız, isimsiz kahramanlar onlar!

Depremin yıkıcı etkisine yönelik önleyici tedbirlerde bir arpa boyu yol alınamayan bu ülkede, göçük altındaki insanlara devletin depremden önce uzatması gereken eli uzatıyorlar...

İzmir'de de canla başla yerine getirdiler görevlerini. Sınavını en iyi veren, işini en iyi yapan yine onlar oldu.

Göz yaşları ile izlediğimiz mücadeleleri ile ülkenin her köşesine umut oldular...

 Kimisi iki saatlik uykuyla, kimisi günlerce hiç uyumadan o kadar fedakarca çalışıyorlar ve öyle manzaralarla bizi karşılaştırıyorlar ki, kelimeler ile tarifi çok zor...

Siyasetçilerin basiretsizliğinin, yanlış politikalarının yol açtığı tehditleri Suriye'de, Irak'ta askerimizin düzeltmesi gibi...

Binayı ahlaksızca zayıf inşa eden müteahhidin, ona onay veren inşaat mühendisinin, ruhsat veren belediyenin, denetlemeyen bürokratın, imar affı çıkaran siyasetçinin eseri olan enkaz yığınlarında destan yazıyorlar...

Her işin bir tekniği, bir uzmanlığı vardır ama böyle işlerde sadece uzman olmak yetmez. İnsan sevgisi ham maddesidir bu işin...

Onun için ki, bir depremzedeyi sağ olarak kurtardıklarında sanki tüm insanlığı kurtarmış gibi seviniyorlar...

Hatırladınız mı?

Partizanlık denilen hastalığı, şunculuğu, bunculuğu aramıza bir fay hattı gibi sokanların bize unutturduğu şeyden bahsettim! Kültürümüzün temelinden, insana duyulan sevgiden...

Emin olun enkaz altından sadece mucizeleri çıkarmıyorlar!

Eskiden iyi kötü yaşayabildiğimiz, tasada ve kıvançta bizi yekvücut yapan o ruhu da çıkarıyorlar beton yığınlarının altından...

Van'da Azra bebekle, Elazığ'da Hatice'yle, İzmir'de Perinçek ailesiyle birlikte bütün bir ülkenin umutlarını, aidiyetlerini, bu topraklara olan inançlarını da çıkardılar belki de enkazın altından.

İzmir'de depremin ardından 55. saatte 14 yaşındaki İdil'i, 65. saatte 3 yaşındaki Elif'i ve 91. saatte 4 yaşındaki Ayda'yı sağ olarak çıkardıklarında, öfkemizi duygu seline dönüştürdüler...

Elif bebeğin itfaiye şefinin parmağını tuttuğu an mesela...

Elif'in o parmağı tutuşunda öyle bir mana var ki, sorumluları ve depremle mücadele sorununu çözmesi gerekenleri kulağından tutacak belki de o el...

Ayda'nın ne olduğunu anlayamamış şekilde enkaza bakan ve can veren annesini arayan gözlerine çürük binaları yapanlar, onay verenler bakabilmiş midir bilmem...

Ama şunu biliyorum ki, artık sadece acılarda bir olduğumuz şu dönemde koca bir ülkenin kalbinin birlikte atmasının baş aktörüdür arama kurtarma ekipleri...

Enkazdan birisi sağ olarak çıkarılırken olay yerinde yükselen alkışlara, çok uzak şehirlerde televizyon karşısındaki insanlar eşlik ediyorsa, bu acıdan doğan birlikteliğin mimarı onlar.

Enkaz altında ekipleri ilk gördüğünde olayın psikolojisiyle "Siz kimsiniz?" diye soran Fadime teyzeye "Biz devletiz teyze, seni kurtarmaya geldik" diyen Jandarma Arama Kurtarma personelinden, güzeller güzeli İnci'nin elini sıkı sıkı tutarak, daha on altı yaşındaki genç bir kızın hayallerinin yarım kalmamasını sağlayan cumhuriyetin asil kadınına kadar her birinizle gurur duyulmalı...

Siyasi çıkarları uğruna imar barışı gibi saçmalıkları meclisten geçirenler, deprem ülkesinde on yıllardır deprem gerçeğiyle topyekûn bir mücadeleye girişmeyenler, iki kuruş daha fazla kazanç sağlamak için insanlara adi malzemelerle yapılmış toplu mezarlar satan onursuzlar sınıfta kalırken, arama kurtarma ekipleri tıpkı Gölcük'te, tıpkı Van'da olduğu gibi bu hikayenin de tek kahramanları olarak hafızalarımıza kazındınız!

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları