Doç. Dr. Ayşe Kılınçaslan: Çocuklarınız için utanç kaynağı olabilir

Doç. Dr. Ayşe Kılınçaslan: Çocuklarınız için utanç kaynağı olabilir
Doç. Dr. Ayşe Kılınçaslan, sosyal medyada çocuklarının fotoğraflarını bilinçsiz şekilde paylaşan ailelere uyarıda bulunarak, “Paylaşılan görüntüler ya da diğerlerinin bebeklik hikâyelerine ve komik videolarına gülmesi çocuklarda utanç duyguları oluşturabilir” dedi.

Barış Yahya Çinçin/ GÜNBOYU 

Son dönemlerde özellikle ünlüler olmak üzere birçok anne baba, çocuklarının her anını sosyal medyada yayınlamaya başladı. Teknolojinin ilerlemesi ile bu durum normalleşmeye başlasa da uzmanlar, anne ve babaların bilinçsiz şekilde çocuklarının her anını sosyal medyada paylaşmasının yanlış olduğunu vurguluyor. Konu hakkında gazetemiz Günboyu'na özel açıklamalarda bulunan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Kılınçaslan, ”Şu an çocuklardan habersiz paylaşılan görüntüler, ileride onlar için utanç olabilir. Ailelerin bu konuda dikkatli olması gerekiyor” diye konuştu.

aes-768x852.jpg

Doç. Dr. Ayşe Kılınçaslan’ın gazetemiz GÜNBOYU'na yaptığı açıklamalardan satırbaşları şu şekilde:

“RİSKLER GÖZ ARDI EDİLİYOR”

“Son yıllarda sosyal medya paylaşımlarında çocukların yoğun biçimde yer aldığını görüyoruz. Pek çok anne-baba bu hesaplarda çocuklarının fotoğraf, video ve hikâyelerini paylaşıyor. Öyle ki çocuğun ilk ultrason görüntüsünden, doğumuna, ilk banyosundan, yürüme denemelerine, sünnet görüntülerine kadar her anları, çocuğun onayı olmadan sosyal medyada paylaşılabiliyor. İlerleyen yaşlarda çocuğun bu paylaşımlarla ilgili duygu ve düşünceleri, doğabilecek ilişkisel ve güvenlik riskleri çoğunlukla göz ardı ediliyor. “

“ESKİDEN SADECE EVDEYDİ”

“Çocuklar 4-5 yaşlarında kendilerini bir birey olarak algılamaya ve diğerlerinin onları nasıl algıladığını daha fazla fark etmeye başlar. Bu dönemlerde mahremiyet daha önemli hale gelir. Paylaşılan görüntüler ya da diğerlerinin bebeklik hikâyelerine, komik videolarına gülmesi onlarda utanç duyguları oluşturabilir. Ayrıca banyo fotoğrafları gibi paylaşımlar onların kendi bedenleri ve değerleri konusunda hiçbir kontrolleri olmadığı biçiminde bir algı oluşturabilir. Eski dönemlerde bu tür fotoğraflar albümlerde sadece kendi evlerinde, istenildiği zaman ve sınırlı sayıdaki kişi ile paylaşılabilirken sosyal ağlar sayesinde paylaşıldığı herkes tarafından istendiği an ulaşılabilmekte, kaydedilebilmekte ve kişinin kendi görüntüleri ile ilgili herhangi bir hâkimiyeti kalmamaktadır. Bu noktada çocuğun bazı özel bilgilerinin “özel” kalabilmesi çocuğun kimlik gelişimi için son derece önemlidir.”

“ÇOCUKLAR, MODA İKONU OLARAK KULLANILIYOR”

“Facebook, Instagram, blog gibi ortamlardaki paylaşımlardan maddi kazanç elde etme oranı giderek artıyor. Çeşitli firmalar çok takipçili hesaplarla iletişime geçerek para karşılığında ürünlerinin tanıtımını sağlıyor. “İnstagram anneleri”, “blogger anneler” ya da “fenomen anneler” olarak isimlendirilen anneler, çocuklarıyla ilgili herhangi bir endişe duymadan yüzlerce fotoğraf ve videoyu herkese açık biçimde veya binlerce takipçisiyle paylaşabilmekte ve yorumlarına sunabilmektedir. Artık bu noktada daha çok takipçi ve dolayısıyla maddi kazanç elde etmek için, bundan ne şekilde etkileneceği düşünülmeden ve onayları alınmadan, çocuklar birer moda ikonu ya da sosyal medya fenomenine dönüştürülmektedir. Çocukların kendi kimlikleri dışında oluşturulan bu sanal kimlikler gelişimleri boyunca çeşitli zorlukları gündeme getirecektir.”

“FOTOĞRAFLAR KAYIT ALTINA ALINIYOR”

“Ebeveynler sosyal medyada paylaştıkları herhangi bir içeriğin mutlaka kayıt altına alındığını ve bu içerikleri kendi hesaplarından kaldırsalar bile silinmediğini bilmeliler. Günümüz dünyasında buna “dijital ayak izi” denmekte ve bu iz birey için bir ömür devam etmektedir. Ebeveynler kiminle, neyi, hangi koşullar altında paylaştıklarına dikkat etmeliler. Çocuklarının özel anlarını, özellikle de onay veremeyecekleri dönemlerde, büyüdüklerinde de rahatsız olmayacakları biçimde ve kişilerle paylaşmaları son derece önemlidir. Ayrıca paylaşılan sosyal medya ortamlarının bu fotoğrafları ne şekilde kullanacağına, kişisel bilgi içermemesine ve genel internet aramalarında görünüp görünmeyeceğine de dikkat edilmelidir.”

“KONUŞABİLEN ÇOCUKLARA SORULMALI”

“Konuşma becerileri gelişmiş çocuklar mümkün olduğunca paylaşımla ilgili karar sürecine dâhil edilmelidir. Paylaşmadan önce hangi görüntüyü, kiminle, ne için paylaşmak istediğimizi ifade ederek fikrini sormalıyız. Örneğin “bisiklet sürmeye başladığını anneannen, deden ve teyzen görse çok mutlu olurlar. Bu fotoğrafı onlarla paylaşmama ne dersin?”. Eğer izin vermezse nedeni hakkında konuşulabilir ancak son karar ona bırakılmalıdır. Bu biçimde daha sonraki paylaşımları konusunda çocuklara örnek olunabilir.”

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar