MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu sefer de Anayasa Mahkemesi'ni hedef aldı.
Bahçeli, Anayasa Mahkemesi'nin yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılması gerektiğini belirtti ve "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle çelişmeyecek, tartışmaların odağı olmaktan çıkarılmış bir 'Yüce Mahkeme' deyim yerindeyse bir 'Divan-ı Ali' kurulması Türkiye'nin gücüne güç katacaktır" dedi.
Bahçeli'nin bu çıkışı, akıllara İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun AYM Başkanı Zühtü Arslan'a yönelik sözlerini getirdi.
Soylu ile Arslan'ın arasında yaşanan polemiğin ardından yazdığım "Süleyman Soylu FETÖ'ye 'Müteşekkir' olduğunu hatırlıyor mu?" başlıklı yazımda, Soylu'nun iktidarın sınırlanamayacağı mesajını verdiğini ifade etmiştim.
Devlet Bahçeli'nin AYM'yi hedef alması da aynı şekilde iktidarın sınırlandırıldığı düşüncesi ile gerçekleşti.
Bahçeli'nin "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle çelişmeyecek" bir yapı istemesi, söz konusu isteği ortaya koyuyor. Çünkü mevcut rejimi getiren de, devam etmesini savunan da Cumhur İttifakı…
Dahası, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin fıtratında, "sınırsız iktidar, sınırlı devlet" ruhu var.
Kararnameler ile ülke idaresine imkân veren ve Cumhurbaşkanı'nın aldığı oydan çok daha fazla oranda milli iradeyi temsil eden TBMM'yi pasifize eden bir sistemin de başka bir ruha sahip olması beklenemez zaten…
Ve bu sistemin yeni bir nimetini, Devlet Bahçeli'nin yargıya istikâmet çizmesiyle öğrenmiş olduk. Bahçeli, son derece tehlikeli açıklamasında mealen, "Ya Cumhur İttifakı'nın çıkarlarına göre hareket edersiniz ya da görevden alınırsınız" diyor…
Devlet Bahçeli bir kez olsun ekonomiyi, işsizliği, Suriyelileri, eğitimi, ülkenin yapısal sorunlarını konuşmuyor. AKP'nin iç sesi gibi hareket ediyor…
Nerede iktidara eleştiri var, nerede iktidarı zora sokan, nerede iktidara ayak bağı olan var bunları itham etmekle ve hedef almakla meşgul… Beka bunu gerektiriyor demek ki.
Adı üstünde, sınırsız iktidar! Böyle bir arzunun sonu yok ki. Bu anlayışla sadece parlamenter sistemden kalan kurumlar değil, ara sırada da olsa size rağmen doğru dürüst karar alabilen kendi kurduğunuz kurumları bile kapatmaya kalkarsınız…
Öyle tehlikeli bir arzudur bu ki, bir hafta Türk Tabipleri Birliği, bir hafta Anayasa Mahkemesi kapatılsın dedirtir… Yakında, "AKP ve MHP hariç tüm partiler kapatılsın" diye bir açıklama gelirse, şaşırmayın!
