Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

25. SAAT

Derin devlet

"Acıyı gördüm. Gözlerinin ortasında bir çiçek gibi büyüyen irisin önce ağır ağır büzülmesini, ardından çığlık gibi ansızın patlamasını gördüm. Titreyen dudaklar, bal mumuna dönüşen yüzleri, çöken yanakları, irileşen elmacık kemiklerini, birer mağara gibi derinleşen göz çukurlarını, kurumuş ağızların içinde pelteleşen dilleri gördüm. İnsanın insanı öldürdüğü o ilk ânı gördüm, katilin zafer haykırışını, kurbanın korku çığlığını işittim."

Türkiye, gazetecisi ile ekonomisti ile öğretmeni ile işçisi ile esnafı ile yeni bir döneme giriyor. Bugün Amerika'da Avrupa'da ve Ortadoğu'daki olayları incelediğimiz zaman, kartların yeniden karıldığını söylemek hiç de yanlış olmaz.

Peki, biz bu yeni dönemde, geçmişte yaptığımız hataları tekrarlayarak, yeniden aynı noktaya mı geleceğiz?

Türkiye, dünyanın girdiği yeni süreçte, kendini devlete yamamaya çalışan mafya babalarının iç çekişmesine arenalık mı yapacak, yoksa laik bir hukuk devleti olup, önce kendi daha sonra ise dünya coğrafyasına liderlik mi edecek? Bunu hep beraber göreceğiz ancak önce söylenmesi gerekenler var.

DERİN DEVLET NEDİR?

Öncelikle bu yapının sağlıklı bir tanımını yapalım. Baskın Oran'ın tanımına göre devlet yetkisini şu veya bu biçimde kullanan kişi veya kurumların meşruluk sınırları dışına taştıkları zaman şiddet kullanmaları halinde ortaya çıkan oluşumdur.

Mümtaz Türköne'ye göre ise devlet görevlilerinin "eşkıyâ yöntemleriyle yetkilerini, kullandıkları kaynak ve imkânları 'gizlilik' zırhından istifade ederek devleti korumak için değil, kendilerine çıkar sağlamak için" kullanmalarına derin devlet adı verilir.

1996'daki Susurluk Olayı da Türkiye'deki 'derin devlet' tartışmalarının kilometre taşlarından biri olarak biliniyor. Hatta bu olay, derin devlet hakkında önemli bir ipucunu da bizlere veriyor…

Derin devlet, işinin bittiği kimseleri ortadan kaldırıyor  mu?

Derin devlet, bahsedildiği gibi korkulacak bir yapı mıdır, yoksa her devletin, kendini dış unsurlara karşı korumak için bu tarz bir yapılanması var mıdır? Evet, ikinci ihtimal daha mantıklı geliyor. Buraya kadar her şey normal…

Asıl mesele, buradan sonra başlıyor. 'Derin devletin rant kavgası…'

geçmişte sözde devlet kademesinde daha iyi bir yer edinebilmek için aydınlar katledildi. Bu aydınların katledilmesinde sadece yabancı istihbaratın rolü olduğunu söyleyebilir miyiz? Yoksa aydınların öldürülmesinde içeriden bir el de destek oldu mu?

MAFYACILIK KAVGALARI

Şimdi asıl söylemek istediğimiz noktaya geldik. Bugün Türkiye'de ortaya çıkan bir takım şahıslar, devletin rantını yemek için birbirlerine 'milliyetçilik ve vatanseverlik' dersi veriyor. Birbirlerini 'ahlaksız ve şerefsiz' olmakla suçluyor.

Bu kişilerin temel amaçları belli… Dertleri devletten faydalanmak, rant sağlamak. Hepsi imtiyaz istiyor.

Peki, Türkiye mafya babalarının iç çekişmelerine arena haline gelen bir ülke olarak mı dünyada daha saygın konumda olur, yoksa bilimde, eğitimde, sanatta ve demokraside attığı güçlü adımlarla mı dünyanın daha çok saygı duyduğu bir ülke olur? Sorunun cevabı basit, uygulama konusu endişeli.

Kendi ülkesine hizmet etmek isteyen biri, devlette imtiyaz kapmak için kendi ülkesinin en önemli aydınını katletmez. Bu olsa olsa şiddet eylemi olur. Şiddet eylemlerinin yoğunlaştıktan sonra yarattığı etkinin adını da biliyoruz, onu burada dillendirmeye gerek yok.

Evet, peki bizlere düşen ne? Bize düşen bir vatandaş olarak, bilinçli olmak… Ülkemize içeriden ve dışarıdan oynanan oyunları görmek, yurdumuzun mafyacılık sahası yapılmasına izin vermemektir.

En büyük silahın kalem, en etkili kurşunun da düşünce olduğunu çocuklarımıza öğretmektir.

Ülke olarak bize düşen görev, bilim insanları ve akademi varken, birilerinin bilmediği işlere burnunu sokmasını engellemektir.

Gücün bilekte değil, akılda olduğunu kavramaktır. Bir ülkeye, mafyalardan oluşan kolluk kuvvetleri gerekli değildir. Bu yasal değildir, demokratik de değildir. Hukuk devletinde silahı devlet tutar.

Türkiye önemli bir sürece giriyor. Umarım emekler boşa gitmez.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları