Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Selahattin Demirtaş'ın terörist olduğunu söylerken, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül kimin terörist olup olmadığına yargının karar verebileceğini söylüyor...

Cumhurbaşkanı, Demirtaş'ın bir hakkı varsa bile savunamayacaklarını söylerken, Adalet Bakanı yargının kimin ne dediğine bakmamasını telkin ediyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu HDP'yi terörist ilan ederken, AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş HDP'nin kapatılmasına karşı çıkıyor.

MHP deseniz, tek adam sistemini zora sokan her kişi ve kuruluşun tasfiyesini istiyor...

Bu tablodan çıkan iki ayrı sonuç şudur; İktidar partisi kendi içerisinde farklı reform anlayışlarına sahip. Yani bir birliktelik yok. İkincisi, Cumhur İttifakı bileşenleri reformdan farklı şeyleri anlıyor...

Özellikle ikinci durumda Türkiye'de siyaset, ittifakların yeniden şekillenmesine neden olabilecek bir potansiyele sahip...

Ankara kulislerinden sızanlar da bunu gösteriyor. Kulisler şimdilerde reform sürecinin AKP-MHP arasında nasıl bir fay hattı oluşturacağına kilitlenmiş halde...

Öyle ki AKP çevrelerinde, MHP'nin reform sürecine yön tayin etmesinin Cumhur İttifakı'nı infilak ettirebileceği görüşü dahi ortaya çıktı.

Ve bu görüş, Erdoğan'ın reform adımının küresel gelişmelere göre pozisyon alınması olarak görmesine dayandırılıyor...

AKP'li bir yetkili ise, Erdoğan'ın aklındaki reform pozları ile MHP'nin istediği reform içeriğinin zıt saiklere sahip olmasının Cumhur İttifakı içerisinde bir sinir harbi yaratmasını neredeyse kaçınılmaz olarak görüyor.

Şurası şüphesiz ki iktidar partisi uzun süredir tıkanan siyasetine yeni bir soluk getirmeye çalışıyor. Ne Ayasofya'nın ne doğal gaz keşfinin bu tıkanıklığı gideremediği de ortada...

Ya yeni bir yol bulmaya ya da yeni bir yol yapmaya mahkûm iktidar partisi. MHP bu yolda bir taş olarak mı görülecek yoksa yoldaşlığa devam mı edeceğini gelişmeler gösterecek...

Her şey AKP'de hangi reform anlayışının kazanacağına bağlı...