CHP'li Öztrak: "Artık ekonomide aspirin tedavileriyle geçirecek...”

CHP'li Öztrak: "Artık ekonomide aspirin tedavileriyle geçirecek...”
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, üst üste yapılan yanlışlar ve sene ortasına kadar süren seçim ekonomisiyle, "Ülkemizin artık ekonomide aspirin tedavileriyle geçirecek zamanı kalmamıştır" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Tarafsız Haber Ajansı’na konuştu. Ekonominin fotoğrafını çeken Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ekonomik krizin zirve yaptığı 2018 Ağustos ayından bu yana saray iktidarının uyguladığı pansuman tedbirleri ve aspirin tedavileri anlık nefes alma imkanları sağladıysa da ekonomideki sorunlara kalıcı çözümler getirmedi. Ardı ardına açıklanan paketler, hem derde deva olmuyor, hem de uzun dönemde ekonomideki kırılganlıkları artırıyor.

“GÜNÜ KURTARMAYA ÇALIŞIYOR”

Üst üste yapılan yanlışlar ve sene ortasına kadar süren seçim ekonomisiyle devletin kasasıboşaldı. Saray sene başından bu yana piyasalara yaptığı yanlış müdahalelerle günü kurtarmaya çalışıyor. 31 Mart seçimlerine giderken Merkez Bankası’nın normalde Nisan ayında ödemesi gereken temettüsünü öne çektiler, Banka’nın kârından 33,7 milyar TL’yi Hazine’ye aktardılar.

“TOPLAM 41 MİLYAR TL TUTARINDA BİRİKMİŞ YEDEK AKÇEYİ HAZİNE’YE AKTARDI”

Onu tüketince sıra TCMB’nin ihtiyat akçesine, ülkenin kefen parasına el atmaya geldi. Kurulduğundan bu yana ilk defa bir yönetim toplam 41 milyar TL tutarında birikmiş yedek akçeyi Hazine’ye aktardı.

“PARA BASILARAK BU DURUM GÖZLERDEN KAÇIRILDI”

Yılın ilk 7 ayında Hazine nakit açığı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 97 artışla 73,8 milyar TL’ye ulaşmıştı. Temmuz’da ihtiyat akçesinden aktarılan 21 milyar TL olmasa Hazine’nin nakit açığı 95 milyar TL’ye dayanacaktı. Yani Hazine, önceki yılın aynı dönemine göre 2,5 kat fazla nakit açığı verecekti. Para basılarak bu durum gözlerden kaçırıldı.

Bu iktidar bundan 17 yıl önce, ‘Fakir fukaranın parası iktidar yandaşlarına peşkeş çekiliyor’ diyerek, İstanbul Yaklaşımını eleştirerek milletin desteğini almıştı. Nereden nereye? 17 yıl sonra Meclis’e tatilden önceki son yasalardan biri olarak yeni İstanbul Yaklaşımını getirdiler.

Başkanlık sevdasıyla hukuk devletini ve demokrasiyi tahrip edip, ekonomiyi üretim yerine ithalat, kazanç yerine borçla yönetmeye kalktılar. Şimdi ne yapsalar borca batırdıkları ekonomiyi ve şirketleri kurtarmaya yetmiyor.

“CUMHURBAŞKANI İSTEDİĞİ YANDAŞ ŞİRKETİ MİLLETİN PARASIYLA KURTARABİLECEK”

Ağustos ayının başında yayımlanan 43 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle saray bir yetki daha aldı. Artık Cumhurbaşkanı milletin Hazinesini yurt içinde ya da yurt dışında istediği firmalara ortak edebilecek. Böylece Cumhurbaşkanı, istediği yandaş şirketi milletin parasıyla kurtarabilecek.

Saray sosyetesi ve bakan damatları küresel konjonktürdeki değişimi okuyamadılar, yapılmaması gereken ne varsa hepsini yaptılar, ekonomiyi krize soktular. Bir de sanki kendi sorumlulukları yokmuş gibi kabahati dış güçlere yüklediler. Oysa biz hep söyledik, ‘borç alan emir alır’ dedik.

“KRİZDEN ÇIKIŞIN YOLU”

Geçtiğimiz Ağustos ayında Genel Başkanımız bu krizden çıkışın yol haritasını verdi. Ama hiçbir şey yapmadılar. Kriz yönetmiş bir Hazine Müsteşarı olarak ve tecrübelerime dayanarak şunu biliyorum ki, bir ekonomik krizden çıkışın yolu doğru politikaları uygulamaktır. Doğru politikalar bir kapı olarak düşünülürse, o kapının anahtarı da güvendir.

Saray, TCMB’nin kâr payını 3 ay önceden alıp seçim için harcarsa, Banka’nın ihtiyat akçesine el koyarsa, yandaş şirketleri kurtarmak için düzenleme üstüne düzenleme yaparsa, kaybettiği yerel seçimlerin sonuçlarını kabul etmeyip hukuk dışı bir kararla seçim belirsizliğini 3 ay daha uzatırsa; tüm bunlar olurken de Türkiye sanki bir ekonomik krizin tam ortasında değilmiş gibi pembe hikayeler anlatıp alınması gereken önlemlerin hiç birini almazsa, burada ne güven sağlayabilirsiniz, ne de krizden çıkış için bir yol haritası çıkarabilirsiniz.

Krizden çıkış, ekonominin gerçeklerini bilen, güven veren siyasi kadrolar ile liyakatli, kriz tecrübesine sahip devlet kadrolarının el ele vermesiyle mümkündür. Sadece bu da yetmez, yönetenler ekonominin tüm aktörlerine kulak vermeli, krizin yükünün adil şekilde paylaşılacağını göstermelidir.

“DEVLETİN HAZİNESİNİN BAŞINA SARAYIN DAMADI OTURTULMUŞ”

Baktığımız zaman siyasi kadroların hali içler acısı. Devletin Hazinesinin başına sarayın damadı oturtulmuş. Ekonomi yönetimi, AK Parti Genel Başkanı’nın ekonominin gerçekleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, kerameti kendinden menkul ‘enflasyon-faiz’ teorilerine sıkı sıkıya sarılmış durumda. Ülkemizdeki herhangi bir üniversitenin ekonomi bölümünde okuyan bir birinci sınıf öğrencisinin bile gülüp geçeceği bu safsatalar, ülkemizin 11. Kalkınma Planı’na bile yazılmış.

“EN ÇOK İHTİYAÇ DUYACAĞI KADROLAR ATIL HALE GETİRİLDİ”

Devlet tarafına baktığımızda ise kurumsal yapının keyfi uygulamalarla her geçen gün biraz daha çökertildiğini görüyoruz. Devlet Planlama Teşkilatı önce Kalkınma Bakanlığı’na dönüştürüldü, ardından Bakanlık da Strateji ve Bütçe Başkanlığına çevrildi. Bu süreçte, önceki kriz dönemlerinde görev almış, yetişmiş pek çok uzman Başkanlığa alınmayıp ‘havuz’ denen bir yere atıldı. Devletin böyle bir kriz döneminde en çok ihtiyaç duyacağı kadrolar atıl hale getirildi.

“BAKANLIKLAR ÜSTÜ STRATEJİK BİR GÖREV, BÜROKRASİDE GÜNLÜK PAZARLIKLARIN İÇİNE SOKULDU”

Yetmedi, Strateji ve Bütçe Başkanlığının Plan ve Programlarla ilgili görev ve yetkileri, damat bakanın başında olduğu Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda kurulan bir Genel Müdürlüğün uhdesine verildi. Bakanlıklar üstü stratejik bir görev, bürokraside günlük pazarlıkların içine sokuldu. Bu da yetmedi, Hazine’nin iç ve dış borçlanmayla ilgili birimlerinin İstanbul’a kısa sürede taşınmasıyla ilgili bir karar alındığı geçtiğimiz günlerde basına yansıdı. Bu, tüm diğer mahsurlarının yanında Hazine’nin kurumsal olarak da içinin boşaltılması anlamına geliyor.

Tüm bunlara baktığımızda, mevcut saray iktidarının Türkiye’yi ekonomik krizden çıkarması mümkün değil. Dahası, kulaklarını hem ekonominin gerçeklerine hem de alınması gereken tedbirleri söyleyenlere sımsıkı kapatmışlar.

“KENDİ SARAYLARINDA BİR ‘TATLI HAYAT’ YAŞIYORLAR”

Milletten kopmuş bir vaziyette, kendi saraylarında bir ‘tatlı hayat’ yaşıyorlar. Vatandaşa dürbünün tersiyle bakıyorlar. İflas ettiği için, borçlarını ödeyemediği için canına kıyan vatandaşlarımızı görmüyorlar, işsizliğe dayanamayıp kendini ateşe veren gençlerimizi duymuyorlar.

Oysa Türkiye potansiyeli büyük bir ülkedir. Ekonomimiz, doğru ilaç verildiğinde çok kısa sürede ayağa kalkar. Bunu önceki kriz dönemlerinde bizzat yaşayarak gördüm. Şu anda ülkemizi yeniden düze çıkarmak için ihtiyacımız olan liyakatli kadrolar, ekonominin tüm kesimlerinde güven uyandıran, eylemleri takvime bağlanmış bir program ve kuşkusuz bu programı uygulayacak güven veren bir siyasi iktidardır. Ülkemizin artık ekonomide aspirin tedavileriyle geçirecek zamanı kalmamıştır.”

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar