CHP'li Özgür Özel'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çok sert kongre tepkisi

CHP'li Özgür Özel'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çok sert kongre tepkisi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP il kongresi esnasında Gara şehidinin annesini arayarak konuşması ve bunu TV’lerden yayınlatmasını çok sert eleştirdi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP il kongresi esnasında Gara şehidinin annesini arayarak konuşması ve bunu TV’lerden yayınlatmasını eleştirdi. Özel, “Bir şehit annesinin bir siyasi partinin il kongresinde konuşturulması nasıl bir densizlik, lüzumsuzluk, pervasızlıktır? Şehidin partisi olmaz, siyaseti olmaz" ifadelerini kullandı. 

Eleştirilerine devam eden Özgür Özel, "Şehit anneleri, siyasete böyle alet edilemez. Annelerin acıları, istismar edilmez. O anne, hepimizin annesidir. AK Parti il kongresine nasıl sesini verirsiniz? Rızası olmadan nasıl yaparsınız? İki kişinin arasındaki telefonun karşı tarafın bilgisi olmadan kaydedilmesi suçtur. O konuşma milyonlarca kişinin izlediği canlı yanına verilmiştir. Bu suçtur. Bu suçu işleyen Recep Tayyip Erdoğan’dır. Vicdan desen vicdan, hukuk desen hukuk yok. Akıl alır gibi değildir” diye konuştu.

 CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

"ŞEHİDİN PARTİSİ, SİYASETİ OLMAZ"

Mevlüt Kahveci’nin annesi Hatice Güler, ‘Cumhurbaşkanımız aradığında mezarlıktaydım, konuşamıyordum, kongreden aradığını, sesimin hoparlöre verildiğini bilmiyordum.’ Bir şehit annesinin bir siyasi partinin il kongresinde konuşturulması nasıl bir densizlik, lüzumsuzluk, pervasızlıktır? Şehidin partisi olmaz, siyaseti olmaz.

Şehit anneleri siyasete böyle alet edilemez. Annelerin acıları istismar edilemez. O anne hepimizin annesidir. AK Parti il kongresine nasıl sesini verirsiniz? Rızası olmadan nasıl yaparsınız? İki kişinin arasındaki telefonun karşı tarafın bilgisi olmadan kaydedilmesi suçtur. O konuşma milyonlarca kişinin izlediği canlı yanına verilmiştir. Bu suçtur. Bu suçu işleyen Recep Tayyip Erdoğan’dır. Vicdan desen vicdan, hukuk desen hukuk yok. Akıl alır gibi değildir.

"BEYNİMİZLE ALAY EDEN SÜLEYMAN SOYLU VAR"

Arkadaşlar soruyor ‘Öznur Çalık, Pervin Buldan görüşmesine ne diyorsunuz.’ Yalanlandı o benim işim değil. Sonuç alındı ya da alınmadı onu istismar konusu yaparsanız, yarın benzerinde muhataplarınız sizden korkar.

Bazı konularındaki mahremiyet, aleniyete dökülmemelidir. Bu yaptığınız iş saçma bir iştir. Bütün milletvekillerinin gözünün içine baka baka bu kadar akılsızmış gibi bir dil ne oluyor. ‘Terör örgütünden ahlak bekleyen ahmaktır’, üç cümle sonra ‘Pervin Buldan ile görüşmüştür’ demektedir sonra dönüp ‘efendim bu terör örgütüyle temas kuran şöyle böyledir.’ Hepimizin beyni var. Beynimizle alay eden Süleyman Soylu var.

Biz gayret gösterdik, şehidimizin sesini duyduk ama duyuramadık. Bundan sonrası için daha fazla özen daha fazla dikkat. 10 Şubat günü Cumhurbaşkanı ‘müjdem olacak’ diyordu, keşke verebilseydi. Ama davul zurna çalıp, gizlilik ilkesini ihlal etmeselerdi. Keşke siyasete evlatlarımızın kurtarılması veya şehit edilmesi alet edilmeseydi.

"OHAL İLE BİRLİKTE SİYASİ HAKLARIMIZ ELİMİZDEN ALINDI"

Dün Meclis’te rejime kasteden anayasa değişikliği ile siyasi haklarımız elimizden alınmıştı. OHAL ortamında yapılan referandum olmasaydı, Gara’daki evlatlarımızın hayatını kaybetmesinden sonra milletvekilleri siyasi haklarını kullanırlardı, bakanlara soru sorarlardı, tatmin olmazlarsa görevlerini bırakmaları yönünde oy kullanabilirlerdi. Gensoru hakkı Meclis’te yok. Artık bakanlar, Meclis’te seçilmiyorlar, Meclis’e karşı sorumlu değiller. O yüzden dün elindeki olanaklar olmaksızın, birinin ‘bakanlar gitsin, bilgi versin’ dediği, gündem dışı konuşmayla bakanlardan bilgi aldık.

Türkiye’nin gündemi Gara’dır, PKK tarafından katledilmiş şehitlerimiz yüreğimizi yakmaktadır. Milli Savunma Bakanı, önceki Genelkurmay Başkanı ‘şehit’ diyememektedir, ‘vatandaşlarımız’ demektedir, ‘siviller’ demektedir. Dün bakanlar, gündem dışı söz talepleri karşılanarak, bilgi vermişlerdir. Öncesinde sayın Genel Başkanı’mıza bilgi vermişlerdir, benzerini Genel Kurul’dan yapmışlardır, ancak vatandaşlarımız tatmin olmamışlardır.

"ALGI OPERASYONU YAPANLARI GÖRÜYORUZ"

Dün sayın bakanlar geliyor, bilgi veriyorlar. Başarılı olsa, ‘Sayın Cumhurbaşkanı’mızın emirleriyle yaptık.’ Bu operasyonu kim yaptı? Sorumlusu kim? Gara’daki operasyonu kim yapacak? Türkiye’nin rehine kurtarma ekibi, dünyada en iyi ilk beşi içinde olduğu ifade edilen ekip nerede? Neden orada yoktu? Esenboğa’ya bir uçak indirilse ve rehineler olsa, oraya, mağaraya girildiği gibi mi girilirdi. Oradakiler evlatlarımız… Bu soruları sormak hakkımız. Bu sorular sorulmasın diye algı operasyonu yapanları da görüyoruz.

"BU OPERASYONUNUN SORUMLULUĞUNU ALACAK"

Dün üzgün iki bakan gördük. O bakanlar ne yaparlarsa, bu beyefendinin emir talimatlarıyla yapıyorlar. Şehit haberleri gelmiş. Kahkahalarla ve fıkralarla, neşeyle anlatıyor. Gerektiği yerde ne kadar üzgün olduğunu anlatıyorlar. ‘Bay Kemal iyi dinle’ diyor. ‘Bu infazdan hepiniz sorumlusunuz’ diyor. Kendisi ve bakanları dışında herkes sorumlu. Bir tek onlar sorumluluğu almıyor. ‘Her şeyi ben yaptım’ diyen, bir başarı olduğunda ‘ben’ diyen varsa bu operasyonun sorumluluğunu da ‘ben’ diye alacak.

BAHÇELİ, TV ÜZERİNDEN ERDOĞAN’A MESAJ VERİYOR

Devlet Bahçeli, ‘Halk TV nasıl kanal, nasıl esir der’ diyor. Halk TV sana söylüyorum, Erdoğan sen anla... Bir önceki konuşmasında beş yerde ‘esir’ diyor mu? Bahçeli, ‘iktidarın koltuk değneği’, ‘küçük ortak’ çok kızıyordu, ‘esir lafını doğru bulmuyorum’ de, bunu Halk TV üzerinden yapma. Kamuoyu önünde başkaları üzerinden söz söylemek yerine açık ifadelerle samimiyetlerini göstermeleri lazım.

"KORONA VİRÜS İÇİN GENEL GÖRÜŞME İSTEYECEĞİZ"

Yarın bir genel görüşme talebini sunacağız. Salgın, mutasyon, aşı ile ilgilidir. Fahrettin Koca’nın yarın gelip bilgilendirme yapmasını bekliyoruz. Çünkü işler yolunda gitmemektedir. Bir doğru yaparken bir yanlış yapmak mı zorundalar? Artık aşı gelme haberleri vermeyecekmiş. Hani ‘20 bin aralıkta, 20 bin ocakta, 10 bin şubatta’ demeyelim diye öğrenemeyeceğiz. En üstte olan Trabzon. Erdoğan bağlanıyor, ‘salgına rağmen tıklım tıklım dolduran gençlere selam olsun.’ Salgın olduğu için tıklım tıklım olmaması lazım.

"HER ŞEYİN SORUMLUSU ERDOĞAN"

Trabzon Barosu’nda 500 avukat pandemi var diye seçim yapamıyor. 12 Şubat günü Rize’de temaslarda bulunuyor. ‘Aferin iyi doldurmuşsunuz’ diyor. Kahvehane yasak. Bir grup esnaf içki sattıkları için 11 aydır kapalı. Dernek toplantısı yasak. Anneler Galatasaray Lisesi önüne oturmak istediğinde gazla dağıtıyorlar, yasak diye. Buna Bilim Kurulu’nun bir şey söylemesi lazım. Genel görüşme talep edeceğiz. Sağlık Bakanı’nın Meclis’e gelmesi gerekiyor. Bu ülkede ‘virüs yayılıyor’ diye şikayet edemeyecek tek adam varsa, o tek adam sensin. Her şeyin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır. (ANKA)

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar