Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Çanakkale'de 1915'e girerken ordunun hazırlığı

ataturk-002.jpg

Dünya'da yaşanılan 19. yy. sömürgeciliğinin emperyalizme dönüşü sonucu ortaya çıkan bu kez İtilaf Devletleri olacaktı. Biz de, I. Dünya'nın ilk ve en büyük savaşının içinde buluverdik kendimizi.

Hasbelkader Ekim 1914'de başlatılan Osmanlı donanmasının Karadeniz'de Rus limanlarına saldırış ve buna mukabil Rus Çarlık ordularının 1 Kasım'dan itibaren Kafkaslar'dan Osmanlı topraklarına saldırı hareketiyle, artık vazgeçilemez büyük harbin içindeydik.

Osmanlı İmparatorluğu savaşa girdikten sonra bu kez İngiliz Bahriye Nazırı Churchill, Güvenlik Kurulu'nda Hint yolu ve Mısır'ın elde tutulması için bu kez de Çanakkale Boğazı'na saldırı düşüncesini çıkarmıştı. Fakat bunun olabilmesi için zamana ve imkanlara ihtiyaç olacaktı. Bu sebeple savaş gücünün kullanılması güvenlik konseyinde görüşüldüğünde, Harbiye Nazırı Lord Kishener ve Genelkurmay yetkilileri bütün gücün Avrupa cephesinde olmasında ısrarlıydı.

Olası bir savaşta, Fransa'dan başka bir yerde de olunabileceğini, eğer Boğazlar açılırsa bu kez de ortakları olduğu Rusya ile birleşik halde Almanlara karşı savaşa devam edileceğini savunmaktaydılar.

Nitekim, 1914 Kasım'ı yaşanırken, Çanakkale'deki Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, boğazın korunması için komutanlardan erlerine kadar görecekleri savaşta hizmetlerinin neler olması gerektiği derslerine başladı.

Boğazın nasıl savunulacağı detaylarıyla tetkik edildikten sonra, bu kez gelmekte olan üstün bir atış gücüne sahip düşman donanmalarına karşı çıkabilmenin her türlü çareleri de aranmaktaydı, artık… Bunlar arasında ne girişteki atış uzaklıkları, yedi bin metreyi geçmeyen 22 mm.'lik kısa çaplı ağır sahra toplarının, ne de ikişer geniş çaplı topları olan Ertuğrul ve Osmaniye bataryalarının düşman saldırılarının makas atışı karşısında ciddi bir savunmaları olabilirdi.

Savaş sırasında boğazın içinde yapılması ve büyük savunma vasıtalarının Çanakkale, Kilitbahir hattı ile İntepe-Eskihisar hattı arasında yoğunlaştırılması savaş planı için uygun görülmüştü. Bu esaslara göre gidiş tahkimatı (koruma yerleri) aynen bırakılacak ve mevcut olan Çanakkale, Kilitbahir istihkamları mümkün olduğunda sağlanabilecekti.

Burada büyük çaplı ve uzun menzilli toplarla takviye edilerek bir merkez grubu "Anadolu Savunma hattı" kurulmasına karar verilmiş oldu. Öte yandan da Kepez, Soğanlıdere batısındaki torpil hatlarının da korunması için her çeşit hafif ve sahra toplarından gerektiğinde faydalanması kararlaştırılmaktaydı.

Bu arada liman kenarlarındaki yerleştirilmiş olan projektörler ile gece atışlarını sağlayacak bir engel hattı oluşturulması gerekliydi. Buna mukabil girişimleri uzaktan karşılamak, hem de duruma göre merkez grubuna karşı bombardıman etmek isteyen ağır toplu düşman gemilerinin hareketlerine engel olmaktı.

İşte bu planlar çerçevesinde atış uzaklıkları yeni külahlı mermiler ile 14-16 bin metreye çıkarılan 35 cm. çapındaki sahra toplarının ise merkez grubunda toplanmasına karar verildi. Dardanus, Akyarlar, Soğanlı ve Domuzderesi mevkilerinin bir kısmı kıyıda bir kısmı yamaçlardaydı.

Ancak Karadeniz Boğazı ile savaş gemilerinden çıkarılıp, gönderilen toplarla, Mesudiye, Cevatpaşa, Muin-i Zafer gibi yeni bataryalar kurulmasına başlanmış oldu, süratle. Balkan Savaşı'ndan sonra satın alınan 15 cm.'lik öbüs toplarıyla 26 cm.'lik eski top havanları Erenköy ve Teker sırtlarına yerleşti.

Bütün bunların ötesinde ise Kilitbahir girişindeki telsiz istasyonunun bulunduğu Yıldıztepe'de 7,5 cm.'lik iki batarya da yerleştirilmişti. Bunun da ötesinde Hastahane sırtlarında ise 8,8 cm.'lik seri atışlı birer uçaksavar bataryası daha konuldu.

Bunun ötesinde limanda bulunan Mesudiye zırhlısı ise güverte topları alındıktan sonra, engel hattında faydalanmak üzere Sarısığlık'taki az bir derinliğe gizlice demirlenmişti. Bütün bunların ötesinde ise Çanakkale ve Kilitbahir kaleleri önünde ikişer kovanlı birer kıyı top torpido bataryası da savunma hattına eklenmişti. Bütün boğaz hattındaki askeri savaşa karşı hazırlıklar yapılırken, Osmanlı Ordusu doğabilecek sonuçtan ise pek emin de olamıyordu, kuşkusuz.

Ancak, Çanakkale'de donatılmış olan Müstahkem Mevki çalışmalarını iyi takip eden Osmanlı Erkan-ı Harbiye'si, Başkomutanlığın bu defa da 18 Aralık 1914 tarihli emriyle, işlemleri hızlandırdı.

8. Tümen'den tertip edilen dağ topçu taburuyla takviyeli 22. Piyade Alayı, 22 Aralık'ta bölgeye geldi. 3. Dağ Topçu Taburu Erenköy'e verilmiş iken, alınarak Şam'daki 4. Ordu emrine yollanmaktaydı. Çanakkale'den alınan 22. Piyade Alayı yerine, 12 Ocak 1915'te bu kez Beyoğlu Jandarma Alayı yollanmıştı.

Diğer tarafta 18 Aralık emriyle İstanbul, Hadımköy'den gönderilen 120/30'luk tabur vardı. 8. Ağır topçu Alayı'nın emrine girip talimatla Üvecik ve Geyikli bölgelerine yönlendirilmişlerdi.

19 Şubat 1915'ten itibaren Boğaz Savunması'na katılmak üzere devreye giren 5. Ordu Komutanı Liman Von Sanders, şunu diyordu:

"… 1915 yılı başında dikkatlerin gittikçe artan bir şekilde artan bir ölçüde Çanakkale'ye çevrildiği görülüyor. Her yerde ve özellikle Atina'dan düşmanın amacı, gemi harekatları ve askeri birliklerin taşıdıkları konusunda haberler gelmeye başladı.

Bir İngiliz-Fransız filosunun Çanakkale'yi zorlayarak İstanbul'a girmesi olasılığı düşünülüyor. Benim düşünceme göre, müttefik filo boğazı zorlayıp Marmara'daki çatışmayı kazansa bile, Çanakkale boğazının bütün kıyıları kuvvetli düşman birlikleri tarafından işgal olunmadıkça zaferi kazanamayacaklardır…"

İşte Çanakkale cephesinin masal, destan dışındaki durumu budur. Şimdi gelin 18 Mart savaşına.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları