Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Çanakkale 18 Mart'ta başlayıp bitivermiş miydi? Aslında 106  yıl önce 14 Mayıs 1915'ler…

Dünya Harp tarihinin kabul ettiği, 20. yy.'ın tarihi değiştiren beş çıkarmasından birisiydi. Çanakkale /ya da Avrupa tarihlerine göre Gelipoli Savaşları/ Üstelik başlangıcında sadece Deniz çıkarması olarak planlanıp, boğazlardan geçmek harekatıydı 18 Mart 1915. Evet böyle başlatılmış ancak Batılıların tahmin bile etmeyecek girişimler sonucu garip biçimde yenilmişlerdi.

Artık işler Deniz savaşından değiştirilip, İngiliz ordusunun Kahire'deki Tümenleri Çanakkale'ye sevk edilmeye başlamıştı. Fakat Osmanlı-Türk İmparatorluğu ordusunun bölgede başlatılacak kara harekatları için acilen 5. Ordusunun, 3 Kolordusu komutanı Esat Paşanın tümenleri bölgeye sevk ediliyordu.

24 Nisan-26 Nisan arası İngiliz ordusunun kara birlikleri Arıburnuna çıkarmaya başlatılınca, bilinen şekilde hazırlanmış olan 19. Tümen komutanı Erkanı Harp Yarbay olan Mustafa Kemal'in emrindeki 4 alay tarafından engellendiler. Bahsi geçen 57. alayın getirildiği bu dönemdi/

İtilaf devletleri yetersiz sandıkları Osmanlı'nın kara savaşlarından hiç haberi olmadan büyük kayıplar vermeye başlamışlardı. Ancak deniz ve kara ordularının ise devam edecek, süresi belli olmayan savaşlar için bu kez de komutanların sürekli raporları yazılıyordu, Londra'ya.

18-mayis-2021ferit-erden-fahrettin-pasa.png

Türk ordu tarafına mütareke barış teklifiyle ateşkes isteği

Kuşkusuz Çanakkale Savaşlarını anlatırken, hamaset ve destan anlatımlarının dışında Mayıs 1915'lere bakmak gerek.

1- İngiltere'nin Harp tarihi kayıtları:

Londra'daki Lordlar Kamarasında, sık sık Gelibolu'dan gelen savaş haberleri hiç iç açıcı değildi, artık 1915 ocağında alınan karara göre, sadece dünyanın en büyük donanımlı harp gemileriyle, basit bir Amfibi çıkarması yapıp Çanakkale ve boğazlardan geçerek Rusya'ya yardım etmekti.

Oysa bu ayın içinde son olarak Çanakkale'de Donanma komutanı Amiral Robeck'ten gelen raporda, eğer yeterince takviyeler toplanırsa, bir hafta içinde boğazı geçip İstanbul'a yanaşmış olacağız diyordu, diyordu da bunun hiçbir gerçeği olmadığını en iyi bilen Harekatı planlayan Winston Charschel, İngiltere Deniz Kuvvetleri komutanı Amiral Fısher'e yakın görüşmelerinde diyordu ki:

"… Şu anda çok zor durumdayız, tarihin en büyük amfibi harekatını başlatmıştık. Eğer kısa sürede bütün imkanlarımız ulaştırılamaz, takviye edilemez ise zordayız. Ancak kaynak ve kararlılık, sabır ve iyi komutanlar ile kazanabiliriz…"

Kısa süre içinde bu imkanların temin edilmeyeceğini anlayan Churchill 11 Mayıs 1916'da istifa etmişti. Bu konuyu inceleyen Amiral Fisher'de 15-16 mayıs günü Lordlar kamarasına istifasını sunmuştu.

İngiliz hükümeti ise tamamen kabineden ayrılmakla uğraşırken, bu sırada harekatın genel komutanı Orgeneral Hamılton, Gelibolu'daki durumları askeri raporların yerinde tespitleri sonucu büyük kayıplar verildiğini görmüştü.

Bölgede İngilizlerin tümenleri, alayları toplam 65 civarında olup Osmanlı Ordusu'nun 3. Kolordusu Esat Paşanın komutasında, bölgeye yayılmış 44 bin askeri birlikti.

Nisan ayındaki harekat sırasında tarafların karşılıklı saldırıları sonucu çok büyük ölümler ve yaralılarında olduğu görülmekteydi. Bu durumda esirlerin sayıları da çoktu. En kolay yol iki ordu tarafları arasında en azından ölü ve yaralıların alınması için ateşkes yapılmalıydı.

Harekatın durumunu çok iyi planlayan General'in 21 Mayıs günü Fransızca hazırladığı mutabakat teklif mektubunun hazırlandığı Kolordu Komutanı Esat Paşaya duyurmuştu.

3. Kolordu Komutanı Esat Buklat Paşaya konu iletilince, düşündü ve gelen İngiliz subayına cevaben taraflar arasında mutabakat imzası için benim adıma Fransızcayı çok iyi bilen Erkanı Harp Albay M. Kemal yollanacaktır, ekselanslarına bildiriniz…" diyordu.

Aynı konuyu bölgedeki bağlı olduğu 5. Ordunun Komutanı Alman Mareşal Limon Von Sanders'e bildirince, o da General Hamilton'a hitaben cevabında:

"… Ekselansları

Teklifinizi aldım, iki düşman tarafı ölülerini gömmek, kurtarmak, yaralılarını geri almak için ilgili ateşkes mutabakatını kabul ediyorum. Bu karara sadece insani duygularımı dolayısıyla vardığmızı siz Ekselanslara bildiririm.

Konunun detayları ve taraflarca imzalanması için Kurmay başkanı, Erkanı Harp Yarbay Fahrettin görevlendirilmiştir. /Altay, M. Kemal'in devresinden.

18-mayis-2021-ferit-erden-limon-von-sanders-ve-mustafa-kemal.png

Limon Von Sanders

Osmanlı 5. Ordu Komutanı Mareşal

Konuyla ilgili Generalin daha sonraları yazmış olduğu anılarında oldukça ilginç gerçekler var.

"Ateşkes Antlaşmasının detayı, ancak koyu ile Anafartalar gerisinde yaklaşık 3000 kadar ölüleri bulunan Türklerin dinsel törenleri bir haftayı buldu.

Geri aldıkları yaralıları ve esirleri ise 11.000 civarındaydı. Buna mukabil biz İngilizlerin ölüleri 325 kadar subaylar, 4200 kadar da asker ölmüştü. Öte yandan geri alınan esirler ve yaralılarımız 16.000'di."

Barış dönemi - 22 Mayıs - 5 Temmuz arası:

Barış döneminde sık sık siperler arasında sürekli taraf askerlerinin hediye tarzı alışverişleri yaşanıyordu. Örneğin savaş sonrası anılarını yazan Anzaklı başçavuş diyordu ki:

"Bölüğün çamaşır işleri için siperlerden çıkıp cetlere aşıyorduk, fakat hiçbir zaman Türklerin bize karşı oldukları görülmüyordu. Çünkü onlarda aynisini yapıyorlar, biz de sadece gülüyorduk.

Üstelik deniz kıyısında yakaladıkları esirleri bizzat yaralı ise sırtlarında alıp getirmekteydiler. Bazen onların subayları ve çavuşları bizimkilerle anlaşıp, aralarında Voleybol maçları yaparları. Hatta futbol maçlarında kavga bile ettikleri oluyordu."

Bütün gerçeklerin ötesinde hava şartları Haziran'da 40 dereceye kadar çıkmıştı. Dahası  sıtma-dizanteri ve travma hastalıkları çoğaldı. İtilaf ordusundaki toplam doktorların sayısı 74 kadar olup, tedavilere yetişemiyorlardı. Üstelik İngiliz ordusunun sayıları 160 bini geçmiş, fakat yaralılar ve hastaların sayıları 35 bini bulduğu anlaşılmıştı.

Türk ordusunda ise sağlıkçılar ve doktorlar sayıca 28 kadardı, hasta olanlara yetişmeleri hiç mümkün olamıyordu. Haziran biterken Osmanlı ordusunda hastalıktan ölenlerin sayıları 8.550 kadarmış. (Ne yazıktır ki bizim tarihlerimizde sözde Çanakkale'de 4000 doktor şehit vermişiz. Yahu bu kadar doktor arasında iki misli hastalıktan ölen hiç mi olmaz.)

Özet olarak sonuçlara baktığımızda yaklaşık 2 aylık barış süreci taraflar için oldukça büyükçe kayıtları yaşatmıştı, kuşkusuz. Tarafların hastalarına yardım ettikleri, Anzak askerlerinde hasta, yaralı olanları Türk askerleri sırtında taşırdı. 100 yıl sonra Çanakkale'ye gelen Anzakların nedeni budur.

Nihayet Temmuz 1915 başlarında İtilaf ordusu cepheye iki kolordu (90.000) asker daha yığmaktaydı. Üstelik başlangıçtaki Savaş Komisyonunun adı değişip Çanakkale Komisyonu haline getirilmişti. Bunun ötesi bölgede büyük saldırı için planlamalarında yeni adı Anafartalar Sendromu haline getirilmişti.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları