Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Boş çuval dik durmaz…

Değerli gazeteci kardeşim, arkadaşım Rahmi Turan', Sözcü gazetesindeki köşe yazısında zaman zaman günümüze atıflar yapar, der ki: "Millet neden ayılmaya başladı sözlerinde günümüzdeki iki AKP'li ülkemizdeki sorunların neden böyle hale geldiğini konuşurken biri:

- Sokaktayım hala… biz neden böyle çuvalladık? deyince karşısındaki basitçe cevabını verir.

- Sen beni boşver, en önemli sebep neydi biliyor musun? Çünkü bizimkiler rakıya fazla zam yapınca, artık millet ayılmaya başladı, ondan…" der.

Ülkeyi yöneten siyasetçiler yeterli bilimle uğraşmak yerine halk deyimiyle bir tür gır-gır tanımlamasını çok sever hale gelirler. Böyle hallerde eğer giderek cahilleşen toplumun elbette ki en kolay anlayacağı konuşma dili işte bunlar olur.

Bir de halkı kendilerine göre yönlendirmek adına vazgeçilmez, en zayıf karnı olan İnanç ve Din kavramı kullanılacaksa, o zaman bunu da kendilerine göre hiç anlaşılmaz şekilde saptırmayı çok iyi bilirler. Oysa Peygamberimiz Hz. Muhammed S.A.V.'in gerçekte neleri söylediğini bu sözde Dinciler pek bilmez.

Hz. Muhammed der ki: "Kalbi kirli olanın dili hep kötü söyler". (sanırım bugünün siyaset mantığı)

Ancak millet olup, toplumlaşmış halkların bu kez bağımsız ve milli şuurlara sahip Devlet olabilmesinde vazgeçilmez üç şeyin asıl olduğunu bilmek zorundayız.

Üstelik bu üç şeyin olmadığı bir ülkede yaşanmaz. "…Adil mahkeme, bilge hekim/doktor, güçlü ve adil yönetimler…"

Eğer konu için düşünceye dalıp birey olarak bir çok şeyleri kaybediyor isek birlikte olmak, aynı bir şuurun etrafında buluşamıyorsak ki buna Vefa denir. Ancak vefasızlığın en iyi ve en yakın tanığı o kişinin kendi vicdanıdır, hisseder, düşünür.

Eğer ülkede olağan hale gelen Cumhuriyet ve Demokrasi mantığından uzaklaşan, yozlaşmışlıklar çoğalmış ise durum oldukça tehlikeli olmaya başlamış demektir. Halkını sözde bu terimler adına iktidar olmakta olanlar öncelikle Ahlak ve fazilet yaygarası yapıyorlarsa üstelik onlar aslında en büyük hırsızlardır.

Dahası öne çıkanlara günümüz asrında özellikle liderler deniliyor ki, bunun aslı, mutlaka Ortaçağ'da olduğu gibi kralların soytarıları vardır ve onlarda efendilerinin kulları olup gerekli gereksiz zamanlar içinde herşeye evet demeyi görev sayarlar. (Günümüz parlamentosundaki siyasetçi iktidarlar gibi)

Anlaşılmalıdır ki, kitleyi yönetenler zamanla halkın gerçeklerinden koparlar. İnsanlar aslında bilinç altında pek birşey kalmadığından sadece dinlemeyi sever. Artık devletler de iktidar olan siyasetçiler için entrika sanatı öncelikli hale gelecekti. Üstelik hal böyle olunca artık ülkede tehlikeler de doğacaktır.

Ülkeleri yönetmek adına siyasete soyunanlar genellerinde ve aslen fazlaca ilim ve uygarlık ile yakınlaşmayı sevmemişlerse durum daha çok tehlikelidir. Bunun için Eylül ayında yazdığım köşe yazımda Akıl fukarısı olanlar dil ukalası olurlar demiştim. İşte bu bilimden yoksun Akıl fukaraları için öncelikle olan, saf ve cahiliye kesimlerden kendilerine de yandaşların sayılarını çoğaltmaktır. Onlar zamanla da yalakalık, korkak, uyuşuk ve düzenbaz da olurlar. Kabul edilmelidir ki, "tahsilli, eğitimli, çok bilen kişiler cahil insanlar gibi gözü kara olamazlar…"

Kuşkusuz insanoğlu doğuştan kötü değildir, ama şartlar gereği nasıl hasta oluyorsak, kötüleşebiliriz de… Ancak bir ülkede bilgili insanlar sessiz kalırsa kuşkusuz cahiller giderek çoğalmaya başlayacaktır. Peki biz eskiden beri böyle miydik? diye soralım.

Hayır değildik derseniz 8 asır öncelerine ve Anadolu'daki Türk halkına gidelim, karşımıza en ünlü düşünür aydını Yunus Emre çıksın, desin ki:

"… Bir kez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil,

Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yuğmaz değil."

İşte asırlar sonra birebir bizlerin açıkça yaşamakta olduğumuz, Yunus'un dediklerinden farklı mı?

Eğer iktidar olan insanlar üstelik halkının zayıf karnı olan Din ve İnançları asıl sayıyorlarsa, o zaman karşılarına aldıkları insanların eğer yüzde 95'i Arapça bilmiyorsa, sözlerini Arapça kelimeler ile süsleyip dini anlatmaları doğru mudur? Sadece Hz. Muhammed'den geldiği söylenen Hadislerini bu kez kendilerince yorumlayıp anlatmaktadırlar.

Oysa Hz. Muhammed S.A.V. diyordu ki:

"… Oku… Oku… Oku… Alimin uykusu bile cahilin ibadetinden üstündür…"(Günümüz siyasetçilere oku, oku tanımını, sadece bilmedikleri Kur'an-ı Kerim'in arapçalarının anlamadan ezberlemeyi okumak saydılar. Oysa 13. asırda Yunus Emre diyordu ki:

"İlim, ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmez isen, bu ne biçim okumaktır.

Benlik davasını bırak, muhabbetten olma ırak,

Sevgi ile dolsun yürek, hoşgörülü olmaya bak."

Aslına bakarsanız, Yunus'tan iki asır önce İç Asya'dan göçlerle gelip Batı Asya, Horasan'dan Anadolu'ya kadar birliktelik kuran Karahanlılar döneminde, öne çıkan Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig kitabı da:

"Bilgili insanın gönlü kumsal gibidir, nehir olsa dolmaz orada, ot ve yemde bitmez… Bilgili insan akla öğütler verdirir… Doğru ve dürüst insanlar bilirsen eğer, onu artık sürme gibi gözüne sür…" diyordu. (Değerli okuyucularım gelin bunu bugüne yerleştirin)

Elbette kabul etmek gerekir ki, bilinen şekilde 19. yüzyıl ikinci yarısından itibaren Hanedanlıklar ve Monarşik sistemler yenilip değişim aşamaları yaşadı. Sömürgeciliğin devamında gelen Kapitalizmin Sanayi Devrimini ve aydınlanmayı getirmesi yaşanırken, artık bu kez asırlardır süregelmiş Osmanlı Türk  Devleti de kuşkusuz bu iletişimin etkisinde kalacaktı, öyle oldu.

Fransız yazarı Paul Gention der ki:

"Her değişim yeni bir değişime neden olmuş, her yenilik, bir başka yeniliğe kaynaklık etmiştir. Ve de sanki bunların tümü her zaman için halkın da yaşamında yer almıştır.", bu aynen olmuştu.

Değerli okuyucularım köşe yazımızın başında Boş çuval dik durmaz demiştim, bahsi geçen tanımlamada kitlesel bütünlüğe ulaşmış toplamların zaman içindeki yönetiminde Devlet olunmuşsa bunu yönetenlere İktidar denilir. Ancak iktidara gelenler yeterince tahsilli, ilim-irfan sahibi, ahlaklı ve milli şuuru bilmemiş ya da anlamak istememişlerse, o zaman ortaya şunlarında içi boş bir çuval olur ve hiçbir zaman dik durmaz da, gerisinde hem düşüncenin ve hem de maddenin gücü vardır. Özgürlük, eşitlik, liberalizm ve Milliyetçilik fikirleri.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları