Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ömer Erbıyık

Ömer Erbıyık

Baktığım Yerden

Boğaziçi Üniversitesi'nde kabul edilmeyen rektör

Üniversitelerde öğretim üyelerinin oylarıyla rektör adaylarının belirlenmesi uygulamasına son verildi. 15 Temmuz sonrasından itibaren rektör atamaları Cumhurbaşkanı tarafından yapılmaya başladı.

***

Ocak 2021'in başı.

Üniversite sınavlarında en yüksek puanı alan gençlerimizin girdiği Boğaziçi Üniversitesi'nin başına rektör olarak "Melih Bulu" getirildi.

Daha önceden AKP'den milletvekili aday adayı olan, ancak "milletvekili olmaya uygun görmedikleri" bir isim.

Milletvekili adaylığına uygun görmedikleri bir ismin Türkiye'nin en önemli bilim yuvalarından birisi olan Boğaziçi Üniversitesi'nin başına rektör olarak atanması!

***

Uluslararası yayını, uluslararası şöhreti olanlar rektör seçilebilmesi gerekirken yayını olmayan, mevcut yayınlarının da başka birilerinin makalesinden çalıntı olduğu ifade edilen kişinin rektör yapılmasında diretilmesinin sizce ne mantığı olabilir ki?

***

Atanmış rektör değil "seçilmiş rektör" isteyen, "Kayyum rektör istemiyoruz" diyen öğrenciler, akademisyenler tepki gösterdi bu atamaya.

Anayasal haklarını kullanarak Melih Bulu'yu istemediklerini medeni bir şekilde haykırdılar.

Üniversiteler biat etmez, sorgular.

***

"Bu rektörü istemiyoruz." dediler.

Ancak "terörist" damgasını da yediler.

Aynen, "maaşlarımız yetmiyor, geçinemiyoruz, işsiziz." diyerek meydanlarda toplananların yediği damga gibi.

Aynen, "AYM ve AİHM kararına uyulmalıdır." diyenlerin yedikleri damga gibi.

Aynen "patates, soğan üreticilerinin" bir zamanlar yedikleri damga gibi.

16 Nisan 2017 referandumunda "Hayır" vereceklere yapıştırılan damga gibi.

Ülkede muhalif olup da terörist damgası yemeyen kalmadı.

Bu nasıl kin, bu nasıl nefret.

***

Boğaziçi eylemlerinde gözaltına alınan yüzlerce öğrenci serbest bırakıldılar.

Bunların terörist olduklarına dair iğne ucu kadar bir delil olsa idi hiç serbest bırakılırlar mıydı sizce?

***

Birisi size yargı kararı olmadan "terörist" derse hakkında "hakaret davası" açarsınız.

Peki terörist diyenler devletin en yetkili kademelerindeki kişiler ise ne yapacaksınız?

O zaman kimi kime şikayet edeceksiniz.

***

Geleceğimiz olan bu gençlere terörist damgası vurmak bu denli kolay olmamalı.

Yargılanmadan infaz edilmemeli.

Bugün bu güzide gençlerimizi yargısız infaz ederek terörist damgası vuran kişiler Ergenekon, Balyoz, Kumpas davalarında TSK'nın güzide komutanlarını da yargısız infaz ederek onları da terörist ilan etmemişler miydi?

Bunun da altını çizmek isterim.

***

Besleme medya birinci sayfalarında;

"Kandil yönetimi Boğaziçi eylemlerini tahrik etmek için  80 terörist gönderme kararı aldı." ifadesini kullandı.

81 değil. 79 da değil.

Tamı tamına 80 terörist göndereceklermiş.

Gönderilecek teröristlerin sayısına kadar biliyorlar.

İyi de devamlı Mehmetlerimizin şehit haberlerini üzülerek izliyoruz.

Mehmetlerimize nerelerde eylem yapılacağı talimatları da Kandil'den geliyor.

Boğaziçi eylemleri için gönderilecek teröristleri sayısına kadar bilenler, Mehmetlerimize yapılacak eylemlerin yerlerini de

biliyor olmalılar.

Bu eylemlerin önlenebilmesi için bir girişimde bulunduklarını hiç duymadık.

***

Evet terörist görmek isteyenler;

Habur'da mobil mahkemeler kurarak, "Yaz kızım beraatına." dedikleri kişilere baksınlar.

Kendisine "Sayın" denilmesini suç olmakta çıkardıkları, mektubunun meydanlarda okunmasına da izin verdikleri bebek katiline baksınlar.

"Oslo'da görüştükleri" kişilere baksınlar.

Kırmızı bültenle bütün dünyada aranan, 23 Haziran 2019'daki İstanbul seçimlerinden 2 gün önce oy devşirmek için TRT'ye çıkardıkları kişiye baksınlar.

"Beraber yürüdükleri, ne istedilerse de verdikleri" kişilere baksınlar.

"Heykeli dikilmeli." dedikleri, altına zırhlı Mercedes aracı çektikleri kumpas davasının savcısına baksınlar.

"Hoca efendi, hoca efendi. Aşkından yanıyoruz, tutuşuyoruz. Gel artık bitsin bu hasret." dedikleri kişiye baksınlar.

YAŞ kararları ile terfi ettirip "TSK'nın kritik makamlarına getirdikleri" kişiler olan 15 Temmuzu gerçekleştirenlere baksınlar.

Çoğu milletvekili olanların el etek öpmek ve "Türkiye'den götürdükleri selamları" iletmek için kapısında kuyruğa girdikleri "Pensilvanya'daki kişiye" baksınlar.

Hangi birini sıralayalım efendim hangi birini.

***

Dikkat ediniz;

Nereden geldiği belli olmayan bir Kabe fotoğrafı protesto yerinde birden bire beliriverdi.

Tesadüfün böylesine pes doğrusu.

"Öğrenciler kutsallarımıza, Kabe'ye saldırıyorlar." demeye başladılar.

Evet olayı Allah'a, peygambere, Kabe'ye, dine bağlayarak toplumu yine kutuplaştırıp yanlarına çekme gayreti.

***

Geçmişe bir gidelim;

"Kabataş'ta baş örtülü bacıma saldırdılar."

"Camiye ayakkabı ile girdiler."

"Bunlar var ya bunlar, camide içki içtiler. Bütün görüntüler elimizde."

Peki elinizde ise onca yıl geçti.

Görüntüler neden ortada yok o zaman?

Efendim Müslüman yalan söyler mi?

İftira atar mı hiç?

Ellerinde Kur'an.

Dillerinde yalan.

Kursaklarında haram.

Kimler olabilir bunlara inanan?

***

Sonuç;

Her yerde "halkın iradesi, halkın iradesi." diye haykıranlar neden üniversitelere seçimle rektör atanmasını kaldırmışlardır dersiniz?

Akıl hangisinden yanadır sizce;

"Üniversitelere liyakatli, kariyer basamaklarını adımlayarak ve seçilerek gelmiş rektörlerden mi,  yoksa partili, siyasi otoriteye yakın, liyakatsiz, biat eden rektörlerden mi?"

Saygınlık makamla kazanılmaz.

Tarihin bu kişileri nasıl hatırlayacağını söylemeye gerek var mı?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları