Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Onur Akbaş

Dr. Onur Akbaş

HİSBOYU

Biz yalnız Dulcinea'yı sevdik aslında

Biz diyorum... Hayatının bir kesitinde ya da tamamında yahut onun paraleli olan "olsaydı" veya "olması gereken" alemi olan hayaller aleminde kendisini "aşık", "in love", "seven" makamında gören her er kişiyi kast ediyorum.

     Don Quixote, roman adına her meselenin ve tekniğin fihristi olmakla birlikte türün gerçeklikle ilişkisi bağlamında en kapsamlı sözü söyleyen bir başyapıttır. İşte tam da bu yönüyle Dulcinea, aşk adlı patolojik gerçekliğin kendisinde vücut bulmuş halidir. Bugüne kadar kalbin meselesi olarak görülen bu durumun tamamen zihinsel bir mesele olduğu daha sesli olarak dile getirilirken bu dile gelişin merhale merhale yükselişi bu olgunun fiktif alemle arasındaki safı sıklaştırıyor. Daha doğrusu ontolojik bir gerçek olan bu safın keşfine omuz veriyor.

     Zaten evrensel bağlamda bu duygunun adı olan İngilizce bu ismin sözlükte birinci karşılığı "sevgili"dir. Cervantes bu isimle alegorize ettiği karşılıksız bu aşk hikâyesini her anlamda kurgu ile gerçekliği birbirine karıştıran Don Quixote'un şahsında verir.

     Zira aşk, zihnimizde kurgulayıp gönlümüzde kutsadığımız her kurgusal maşukun idealize bir varlık olarak gerçek hayatta bazen hiç ilgisiz kişiler üzerinde parlatma edimidir. Çünkü zihinde kurgulanan çoğunlukla tip, gerçek hayatta daha zaafları, kusurları, özlemleri, yetenekleri, başarı/başarısızlıkları, kırıklıkları ile insana tutulan aynanın içindeki ise bir karakterdir. Hani ne diyordu Veysel:

Güzelliğin on pare etmez.

Bu bendeki aşk olmasa...

Tip gömleğini karakter elbisesine giydirmenin adı roman ise eylemin adı arayış, sonucu aşktır.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları