Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Baran Furkan Gül

Baran Furkan Gül

Serbest Yorum

Aynı gemide miyiz?

Türkiye'de siyaset öyle bir ilerliyor ki, iktidar her zora girdiğinde "aynı gemideyiz" diyerek işin içinden çıkmayı başarıyor.

Üstelik bunu o kadar çok söylüyor ki...

Ekonomi batıyor: "Aynı gemideyiz"

Anketler kötü geliyor: "Aynı gemideyiz"

Deprem oluyor: ""Aynı gemideyiz"

Sel oluyor: "Aynı gemideyiz"

Ne kadar çok tekrarlarsa insanlar inanacakmış gibi...

İktidar ile aynı gemide miyiz bilmiyorum.

Ancak iktidarın olduğu geminin bir kere bile su aldığını da görmedim.

Su alan, yan yatan ya da batan hep bizim gemimiz oluyor.

Bence 'M/S Estonia Feribotu'nda gibiyiz.

Batıyoruz ama izliyoruz.

Psikoloji kitaplarında "Estonya Feribotu Sendromu" olarak yer alan M/S Estonia Feribotu'nun hikayesi bizim hikayemiz;

1980 yılında Almanya'nın kuzeyindeki Niedersachsen (Aşağı Saksonya ) eyaletinin Papenburg kentindeki Mayer Werft tersanesinde inşa edilen M/S Estonia Feribotu 28 Eylül 1994 tarihinde Baltık Denizi'nde batar.

Estonya'nın başkenti Tallinn'den İsveç'in başkenti Stockholm'e giden 989 yolculu feribottan sadece 137 kişi kurtulur, 852 yolcu boğularak yaşamını yitirir.

Denizcilik tarihinin en büyük facialarından birisi olan kazada irdelenmesi gereken çok şey vardır.

Feribot kıyıya yakın bir mesafede sert dalgalar nedeniyle gece yarısı 00.50'de su almaya başlar.

Sular 50 santim yüksekliğine ulaştığında yan yatar. Bir saat boyunca yükselen sular sonrasında ağır ağır yan yatarak 01.50'de batar.

Kafaları karıştıran sorun da buradadır.

Ölenlerin büyük çoğunluğu çok iyi yüzme bilmesine rağmen nasıl oluyordu da bu şekilde can vermiştir?

Neden insanların çoğunluğu kurtulmak için bir çaba göstermedi?

Kaza sadece teknik olarak uzmanlar, yetkililer ve gemi mühendisleri tarafından değil, aynı zamanda kazada ölümlerin nedeni açısından davranış psikolojisi uzmanlarınca yıllarca incelenir.

Facianın sebeplerini araştıran insan davranışı psikolojisi uzmanları kazada ölenlerin neden kurtulamadıklarını araştırır.

Kazadan kurtulanlarla, ölenlerin aileleriyle, arkadaşlarıyla, yakın çevreleriyle görüşülüp geçmişleri incelenir.

Uzun incelemeler sonucunda ortaya şöyle bir tablo çıkar:

Su miktarının artmasıyla birlikte tahliye işlemi başlar.

Ancak bine yakın yolcudan sadece 137'si su almaya başlar başlamaz hemen feribotu terk eder.

Geri kalan 852 yolcu ise gemi kaptanının "panik yapmayın dünyanın en güçlü feribotundasınız" sözlerine kanarak su boşaltma işlemini izler.

Sular yükselip gemi ağır ağır batmasına rağmen yolcular gemiyi terk etmez.

Bir saat sonra feribot tamamen yan yatarak sulara gömülür.

852 yolcu feribotun su aldığını ve yan yatmaya başladığını görmelerine rağmen son saniyeye kadar batışı izler.

Bu çarpıcı vaka literatüre ve psikoloji kitaplarına "Estonya Feribotu Sendromu" olarak geçer.

Hikaye tanıdık geldi değil mi…

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları