Atatürk’ü destanlaştırmak -2-
Değerli okuyucularım, dünkü yazımda iki şiirimden bahsetmiştim. İlkini okudunuz şimdi sıra ikincisinde. Kuşkusuz insanlar çevresinde efsanelerin sevecenliği, kümeleşmiş toplumların kişi arasında bu kez birtakım bağlantıların kurulmasını ise uygulatan, kullanan aydınlardır. Böylece de kahraman tipini aslında devlet değil halk yaratır. İşte bunu aydınlar, gazetelere yansıtıp, oldukça kendilerince yorumlarıyla zenginleştirirler.
Peki, öyle oldu da ne oldu? Evet, aradan elli yıl geçtikten sonra yine ben yazdığım son şiirimin içinde konunun günümüze neresinden tutulup geldiğini yazmıştım. Yıl 2010 İstanbul'da
O’nun istediği hedefler bu değildi
Yıllardır ne zaman hatırlanırsa hep ona baktık,
Boy boy resimler çektirdik, tanıyorcasına
Sonra hem kendimizi hem etrafımızı kandırıp
Anlamadan övdük, saptırarak övdükçe büyüttük
Oysa onun yapılmasını istediği görevler bu değildi
Paşam devletin varlık sebebi millet olarak sensin
Güvencededir huzur ve rahatın, meraklanma diyordun.
Bütünlüğünü, asayişini bozmaya kalkan olursa
Kurduğun temel taşların kuvveti engellerdi hani…
Ama öngördüğün uygulamalar bu kadar değildi…
Paşam, hürriyet insanların düşündüğünü yapmasıdır,
Fakat tabiat bile kendince yasalara tabidir diyordun,
Daha dünyaya doğunca başkalarına muhtaç oluş gibi
Şimdi ise yalnızca birinci satırda kaldık, geçemedik.
Oysa öğrettiğin sorumluluklar tek taraflı kişisel değildi.
Paşam, millî tarihi bilmek, edebiyatını iyi tanımak
Milli şuur ve ülküye sahip olmak esastır diyordun.
Gökten yıldırımlar, dağlardan volkanlar fışkırdı da,
Bu özge konuları sevdirmemeyi ne çabuk becerdik.
Oysa genel varsaydığın hedefler bu kadar değildi.
Paşam, din ve mezhep kişilerin vicdanında oluşur,
Politika aracı hiçbir zaman yapılamaz diyordun,
Dünya mı değişti, tarih ters yüz oldu da hep beraber
Hayata gördüğümüz kadar bakmayı sanki fazlaca sevdik.
Ama inancı öğrenmeden, inanca soyunmak bu değil…
Paşam, senin yüksek karakterini yorulmaz çalışkanlığını
Var olan zekânı ilme bağlarsan yücelirsin diyordun.
Laboratuvarlarda sabahlamak yerine kahvelerdeyiz
8 saat çalışmayı çoktan unuttuk, şans oyunları daha güzel
Ama haddelediğin yükseliş yoluna ulaşmak bu değildi.
Paşam, her iyiye ve yararlı şeylere karşıtlar çıkar
Bizde buna irtica denir, önce tedbir esastır.
Karara başlamadan varsa engeli imha edin diyordun
Biz galiba ters anlayıp önce engelleri ürettik
Oysa birlikten oluşan Kuvay-i Milliye ruhu bu değildi
Paşam, dünyanın bize hürmetini istiyorsak eğer
Önce kendimize, işimize ve hareketlerimize bakıp
Milli benlikle sahiplenerek, sevelim diyordun
Nasıl yürüyeceğimizi unutup, varsayımlara mı kandık.
Ama senin öğrettiğin anlatımdakiler bu kadar değildi…
Paşam, Adalet anlayışında uygar olmak esastır.
Eldeki kanunlarımız, yargıçlarımız hemen uygular
Sürat sağlanamıyorsa, idare-i maslahat vardır diyordun
Ne kadar sevdik son satırını, hemen benimseyiverdik
Oysa hak ve hukuk için izlenecek yol galiba böyle değildi…
Paşam, eğiticiden yoksun toplumlar henüz millet olamaz.
Onları millet yapan eğitici ve öğretmenlerdir diyordun.
Bunlar hep var oldu ama biz hedeflerine ulaştık mı?
Tamamladıysak sorun yok, eğer eksikse unutulan nedir?
Yoksa hiç öğrenmemiş gibi baştan mı başlayalım…
Ferit Erden Boray/22. Haziran 2010