Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ömer Erbıyık

Ömer Erbıyık

Baktığım Yerden

Askere beslenen nefret devam ediyor

Tarih: 20 Temmuz 1936

Boğazlar Rejimi'ne İlişkin sözleşme Montrö'de imzalanmıştı.

 

***

 

Montrö sayesinde Türkiye, bir savaş durumunda boğazları kapatabilmektedir.

Barış zamanında da, savaş zamanında da boğazların güvencesidir Montrö.

Montrö'yü ortadan kaldırmak ülkemizin intiharı olur.

 

***

 

Resmi Gazete'de, 20 Mart 2021 tarihlerinde bir gece yarısı yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Türkiye'nin "İstanbul Sözleşmesi'nden" çekildiği açıklanmıştı.

Hemen bunun akabinde gelen bir açıklamada Meclis Başkanı;

"Montrö Sözleşmesi'ni Cumhurbaşkanı lağvedebilir." demişti.

Meclis Başkanı'nın bu ifadeyi kendi görüşü olarak söylemesi mümkün olabilir mi sizce?

Söyledi mi, yoksa söyletildi mi?

 

***

 

Evet Meclis Başkanı'nın Montrö'yü dile getirmesi tesadüf değildir.

İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme, Montrö Sözleşmesi'nden de aynı yöntemle çekilebilmek için "nabız ölçme, toplumu alıştırma taktiği" gibi görülüyor.

 

***

 

"Mavi Vatan" kavramını literatürümüze yerleştiren amirallerin duyurusu neticesinde ağızlardan köpükler saçılarak ;

"Demek ki bize darbe planladınız." anlayışı "Gizli planlar peşinde olanların" bu planlarının  ifşa edilmiş olmasının neticesidir. Boğazlar konusunu, meslekleri ve görevleri icabı en iyi bilen, konularında en fazla birikimli ve donanımlı insanların konuyu dile getirmelerinin "toplumda  olumlu karşılık göreceği telaşıdır."

 

***

 

Jet hızı gözaltılarla topluma verilmek istenen mesaj, yaratılmak istenen algı ise; "Montrö'yü, laik cumhuriyeti ve Atatürkü savunanların içeri alınacağıdır."

 

***

 

Kimse aykırı bir görüş ve fikir beyan etmeyecek. Sorgulamayacak. Konuşmayacak.

Hatta, beyinlerinden dahi aykırı görüş geçirmeyecek. Susacak.

İşte, "amaca ulaşmada demokrasi araç olarak kullanılırsa" gelinen sonuç da bu olur.

Yani otoriter bir rejim.

Demokrasilerin en kötülerinde dahi "ben yaptım oldu." anlayışı hakim değildir.

 

***

 

Emekli amirallerin şafak vakti gözaltına alınma manzaraları bizlere hiç de yabancı gelmedi.

Bu gözaltılar "Suç imajı yaratmak" maksadıyla kumpas dönemlerinin şafak vakti gözaltılarını çağrıştırdı.

 

***

 

Bizler rahat yataklarımızda uyurken, ömür boyu bu vatanı bekleyen, savunan kahramanlara, yine bizler uyurken onlara nezarethanelerin beton zemininin reva görülmesi tam bir vicdansızlık olmuştur.

 

***

 

Amirallerin duyurusunda yer alan diğer bir konu "Kanal İstanbul Projesiydi."

ABD'nin menfaatini içeren  Kanal İstanbul Projesi'nin ülkemize  bedeli çok hem de çok ağır olur.

Türkiye'nin düşmanı olan, Güney Kıbrıs'a ambargoyu kaldırıp silah satışını da serbest bırakan Amerika'nın öncülüğünde, TSK'nın bölgesinde güçsüz duruma düşürmek maksadıyla nabız ölçme FETÖ ve FETÖ'nün ülkemizdeki saz arkadaşları kullanılarak kumpas iftiraları atılmıştı.

 

*

 

Bunda başarılı olundu mu?

Evet olundu.

 

*

 

Göz bebeğimiz olan ordumuz, ABD ve içimizdeki işbirlikçilerinin marifetiyle eski gücünü, itibarını, disiplinini, moralini kaybedince peki neticesinde ne oldu?

Suriye'nin kuzeyinde bir PKK/PYD yapılanması yaratıldı.

Şu hususu hiç kimse unutmasın ki;

"Suriye'de güvenlik sağlanamadığı sürece, Türkiye'nin güvenliğinden söz edilemez."

 

*

 

Şimdi soruyorum; "Kumpas iftiralarını atanlar ve bunların siyasi destekçileri neticede kime hizmet etmişlerdi?"

Elbette ABD'ye.

Kumpas davaları ihanetini yaşamış ülkemizin amirallerinin, ülkemizin menfaatleri için halen çırpınışlarını görmeyip dillere darbe iması cümlesini dolayanlarda, gel de art niyet arama.

Gel de ABD menfaatine hizmet etmek arama.

 

***

 

Aşağıdaki hususu kimse unutmasın;

Karadeniz, Karadeniz'e kıyısı olan ülkelere aittir.

ABD'nin hakimiyet kuramadığı tek denizdir Karadeniz.

Karadeniz, Barış denizi ise tek sebebi Montrö'dür.

Amerika'nın bugünkü gayreti Türkiye'yi Karadeniz'de Rusya'yla karşı karşıya getirmektir.

Rusya ilelebet bölgemizde kalacak, ABD ise bir gün çekip gidecektir.

Kanal İstanbul'a bağlı olarak Rusya ile olası bir kavganın zararını ülkemiz ilelebet çeker.

Montrö'nün korunmasına dikkat çeken Rusya'nın göndermelerine kulak tıkamak, Rusya ile ilişkileri dengeli götürmemek ülkemiz menfaatine asla olamaz.

 

***

 

Bugün amirallere hakaretler savurarak suçlamalarda bulunanlara bir bakınız.

2007'den itibaren kumpas davalarında Türk ordusundan intikam alırcasına "bunlar darbeci"  diye saldıranlar değil mi?

"FETÖ'nün, ülkemizdeki siyasi ayağını bulmak için hiç bir gayret göstermeyenlerin" bir günde amirallerin 7 cedlerine ulaşılmalarına ne dersiniz?

 

***

 

Namlularını Türkiye'ye çevirmiş, ABD'nin menfaatleri doğrultusunda Montrö'nün delinmesinin sakıncalarına, TSK'nın tarikat yuvasına dönmemesine amirallerin duyurusuyla dikkat çekme çabası suç değil, ülkeyi sevme çabasıdır.

 

Yaptıkları duyuru da amirallerin hakları değil, Görevleridir.

Bunun altını çizmek isterim.

 

***

 

Evet, kendi görev alanlarını ilgilendiren konuda, özellikle de konunun ehillerinin, konuyu bilenlerin konuşması daha da önem arz eder.

Türkiye'nin güvenliğine ait bir takım yanlış atılmış ve atılmakta olan adımları işaret eden duyuruda darbe iması aramak da akıllara ziyandır.

 

***

 

Kendi düşünceleri haricindeki herkesi "darbeci ya da terörist" gören, ortak akla kulak tıkayan zihniyetten Montrö konusunda sağlıklı bir karar çıkması beklenmemelidir.

Ayrıca Rıza Zarrab, ABD'de her şeyi anlattı.

Halk Bankası davası başta olmak üzere ortalığa saçılacak pek çok dosya var ABD'nin elinde.

Bugün yaşananları bunlarla da bağdaştırmakta yarar görüyorum.

 

***

 

Önceden azılı FETÖ'cü olan, FETÖ'nün yayın organlarında yazılar yazmış, yıllardır Atatürk'e saldırmış, şimdi ise siyasi  iradeye yakın  sözde tarihiçi olan bir zatın, "Montrö'nün iptal sürecinin yakında başlatılacağını" ifade etmesine dikkatinizi çekmek isterim.

 

***

 

Ülkenin çıkarlarını savunan amirallerimizi koruyup kollamak, onlara teşekkür etmek gerekirken onlara saldırılması askerleri itibarsızlaştırmanın sanki bir devamı gibi.

Ergenekon, Balyoz ve benzeri kumpas davaları süreçlerinde de ülkesine canla başla hizmet etmiş komutanlara saldırılmıştı.

Kumpas iftiralarıyla bedel ödeyenler şimdi de aynı şekilde bedel ödemeye devam ediyorlar.

Kumpas davaları neticesinde;

Birincisi;

TSK eski gücüne, eski disiplinine, erişmesi onlarca yıllar alacak şekilde çok büyük zarar gördü.

İkincisi; "Efendim kumpasmış, yanılmışız, kandırılmışız. Rabbim bizi affetsin milletimden özür dileriz."  demişlerdi.

İyi de yıllarını demir parmaklıklar arkasında geçmiş komutanlara hapiste geçen o yılları geri nasıl verilecek?

Bugün vatansever olan emekli amirallerin suçsuz oldukları, o zaman olduğu gibi yine ortaya çıkacaktır.

 

***

 

Amerika'nın planlarına  karşı çıkan amirallerin, CIA-FETÖ kumpasıyla Silivri zindanlarında çürütülmesine sebep olanlar, bugünde ağızlarından köpükler saçarak amiralleri yargısız infaz edenler ve iftiralara destek veren milletin bir kesimi  "ilahi bir adaletin" olduğunu, er ya da geç bu adaletin tecelli edeceğini asla unutmamalıdır.

 

***

 

Ergenekon sürecinde "Nutuk" suç delili sayılmıştı.

Şimdi de "Montrö'ye, Lozan'a" sahip çıkmayı suç delili haline getirdiler.

 

***

 

Görüyoruz ki çıkar, makam, rütbe uğruna şeref ve onurdan vazgeçip adaletsizliği ilke edinenler, Kur'anın bir çok yerinde "adalet" üzerinde durulduğunu ya bilmiyorlar, ya da indirilene değil uydurulan dine inanıyorlar.

 

***

 

Amirallerin duyurusuna "darbe çağrısı"  kararı verecek bir hukukçu "siyasi" karar vermiş olur.

Yargıtay ve Danıştay'ın bu duyuruya "darbe çağrısı" demeleri ise "siyasi yandaşlık" olarak utanç verici şekilde tarihe geçmiştir.

 

***

 

Sonuç olarak;

TSK'nde yarım asıra yakın şekilde onuruyla görev yapmış ve halen onurlarıyla hareket eden emekli amirallerimiz, terörist başı hain Fethullah Gülen'i iade etmeyen Amerika'nın Türkiye'ye neleri dayatacağının farkında oldukları için bu duyuruyu yayınlayarak kör gözleri açmaya, ilgilileri, milletimizi uyandırmaya çalışmışlardır.

 

*

 

Bir tarafta bedel ödeme uğruna ülkemizin menfaatlerini savunan amiraller, diğer tarafta TSK'nin azılı düşmanı olup bugün Girit'i, Dedeağaç'ı Türkiyeye karşı üst yapıp silahlarını Türkiye'ye çevirmiş, Suriye'nin kuzeyindeki PKK/PYD yapılanmasına her türlü desteği veren ABD'nin isteklerini gerçekleştirme peşinde olanlar.

 

*

 

15 Temmuz darbecilerini darbe yapacak konumlara getirenlere bakmayıp, içeriğinde hiç bir yanlış cümle bulunmayan amirallerin duyurusundan darbe iması çıkarmak;

"Vurun askere

Vurun askere"

mahtığıyla  hareket etmektir.

 

*

 

FETÖ ile dün kol kola gezenlerin, FETÖ'cü hainlere her istediklerini verenlerin bugün 104 emekli Amirali "darbeci" diye itham etmeleri kabul edilemez.

 

*

 

Şafak baskınlarında daha önce dik duranların bugün  eğileceklerini sananlar;

"Öksüzün, yetimin, 83 milyonun  hakkını yememiş, mazlumun ahını almamış Atatürkçü Türk Bahriyeliler için söz konusu vatansa gerisi teferruat olur."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları