Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Akıl fukara olunca dil ukala olacaktır

Duygusal ve fikirsel olan inanç birliği içindeyiz, bütün iyisiyle, kötüsüyle de. 20. yy. başından beri EMPERYALİST sömürgeciliğine karşı çıkamayan ya da bunu pek de önemsemeyen konumlarla da karşılaşmaktayız. Üstelik İÇ ve DIŞ güçlerin açık-gizli saldırılarına karşı, görmek ve ya anlamak istemeyenlerin çoğunluğunu yaşamaktayız.

Üstelik bu girişimlerin, yumuşak karnımızda olan kültür kavramının içine alınarak bu kez de adına KÜLTÜR EMPERYALİZMİNE dönüşmesi tehlikelidir. Hatta millet olmuş toplumlar için asıl olan MİLLİ DEVLETİN, MİLLİ KÜLTÜRÜN asırlardır vazgeçilemeyen ATASAL TÖRELERİN ve de zorunlu olan MİLLİ ORDUNUN konumunu, gerçeğini anlamadan…

Gelinen Cumhuriyetin getirdiği LAİK serbestiyet içindeki bir DEMOKRASİ de eğer ülkeyi yönetmek adına SİYASETE soyunanlar, bu gerçekten uzaklaşırsa mesele oldukça tehlikeli olmaya başlamış demektir.

Asırlar öncesi yaşamış bilinen ŞEYH SADİ'NİN:

"Kuş uçuşu bakmak güzeldir fakat

Kuş gibi bakmamak şartıyla" diyordu.

Bilinmelidir ki, toplumsal birlikteliklerin sağlanıp, sonuçta Devlet olabilmek ve de gelişebilmek için de Türkler, 170 yıldır Avrupa medeniyeti türüne ulaşabilmek için Siyasi gelişmelere girmişlerdi.

Ancak, kitlesel bütünlüğün gelişebilmesi için BİLİM, FELSEFE, EDEBİYAT SANAT VE DÜŞÜNCE hep insanların ise olgunlaşıp, gelişmesi ve yükselmesi için vardır. Eğer bütün bunların yeryüzünde daha mutlu, daha aydınlık ve de gerçekten cennet hayatı sayması için kitlesel olarak beraber, karşılıklı sevgi-saygı ile çalışmalı.

Bilinmektedir ki, toplumsal birlikteliklerin de sonuçta Devlet olarak gelişmek hedef olmalıdır. Fakat aydınlanmayla birlikte halkın eğitiminde, tam ve doğru olarak yetiştirilmesinde, büyüyebilen insan kitlesel olarak geliştikçe Devlet yönetimi kolaylar.

Fakat doğruyu, iyiyi, gerçekleri ve de susamış binlerce insanın sayıları hiçbir zaman azalmaz.

Eğer toplumumuzda köylüsü, işçisi, şehirlisi ve sayıları günden güne çoğalan cahiliye grupların yönetimi hangi koşullarla düzene sokulabilir? Cevabı var mıdır?

Geçmiş tarihlerimizde öğretildiği gibi bazı Milletler şiddetli bunalımlar geçirdiler ya da bütünü mahvoldular. Bazı Milletler ise yaşamları boyunca da var oldukları zorunlu asıllarını ele alıp, şu ya da bu biçimde tehlikelerden kurtulup güzelce düzenlendiler.

Aslına bakılacak olursa, öne çıkarılan bazı örneklerle savunur olduk. Fakat KAHRAMANLAR-MİLLETLER GİBİ DESTANIMSI tanımlar çokça sevilir olmuştur.

Hatta bu savlara yönelen devleti yöneten devlet adamları, bürokratlar buna karşı çıkanları suçlarlar da.

21. yy. la girilirken yaşamakta olduğumuz yüz yıl önce kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti toplumu neyi nasıl anlayıp da düzelecektir bilemiyorum. Eğer toplumun bireylerinden hemen her birisi incelemelidir. Hatta erkekler, kadınlar, ihtiyarlar ve gençler ve ya köylüsü, şehirlisiyle bireysel beyinler silkinmeli.

AKIL FUKARA OLUNCA, DİL UKALA OLURMUŞ denilen bir atasözüyle köşe yazılarımıza başladık. Kabul edilmelidir ki, Devletin güç ve zaafları milletlerini bu kez ikileme ya da yozlaştırma yollarına girerse bu kez yetkili devlet adamları bu işin ehli değildir.

Değerli okuyucularım, bir Adana deyişi var:

"Şalgama su girince (yemeğe) kendini yağ oldu sanır" derler. Anlamı şudur; şalgam iyi bir tür besin kaynağı, şerbet, ancak kullanılan yemeklerde ki yağ, hele zeytinyağı gibi birçok özellikle vitamin ise, şalgamın ki galiba onun yanında çok zayıf kalır.

Eğer devleti yönetme basamaklarına tırmanan insanlar iyi ve doğru bilim, eğitim ve de deneyimlerde göremez ise,  bu kez etrafa karşı var olan DİLİNİ kullanıp, ukalalaşmaya başlar.

Üstelik gelin bizim geçmiş tarihimizde örneğin, HACI BEKTAŞİ VELİ der ki:

"ELİNİ-BEL'İNİ-DİL'İNİ TUTACAKSIN…"

Bir başka örnek daha verelim, iktidara gelenler için TİMUR HAN'IN ölüm düzeyindeyken dedikleri:

"Milletin dertlerine derman bulmak vazifemizdir. Zayıfları korumak, yoksulları zalimlerin zulmüne bırakmayınız. Adalet ve iyilik etmek düsturumuz ve rehberimiz olmalıdır. Eğer aramıza NİFAK-FİTNE tohumları ekilmemesi için dikkatli olmak esastır" diyordu.

Yakın tarihte, yüz yıl öncesi yıkılmakta olan Türk Osmanlı devleti, I. Dünya harbi ile yenik sayılmıştı. Dönemin ünlüsü, Mehmet Akif Ersoy'un 1920 yılında İstanbul Fatih camiinde verdiği fetvasında:

"Ey cemaat, Allah rızası için aklınızı da başınıza toplayın, bu şarttır, gereklidir. Çünkü işgal altındayız, zaman bitiyor" demişti ve de bu halk bire bir bu gerçekleri görüp yaşayınca, bilindiği gibi Türk halkı kitlesel bir bütünlük içinde hem de bütün varlıklarını kullanarak bir KURTULUŞ SAVAŞI yarattı.

Eğer insan olarak gençliğinde 17-18 yıl eğitim görmüş, devlet hizmeti için liyakat ve imtihanlarla da hizmet görevi alıp, 15-20 yıl üst kademelere kadar da yükselmişse akıllı aydınlardan sayılır. Ya da kendi mesleğinde (mühendis, iktisatçı, muhasebeci, maliyeci v.s) konusunda tüzel veya özel kurumlarda 15-18 yıl iyi hizmetler vermiş, yükselmiş değillerse…

O zaman böylesine liyakatli kişiler arasında da göremediğiniz için, artık en kolay yol, sözde demokrasi ile yönetilen, bizim gibi AZ GELİŞMİŞ devletlerde en iyi çıkar ve menfaat yolu SİYASET-POLİTİKA olmuştur.

Üstelik yukarıda söylediğimiz gibi uzun yıllar liyakat gerektiren işlerle aydınlanmadığınız için de o zaman  yerini derhal gece-gündüz notlar alıp, DİL UKALALIĞINA YÖNELİRSİNİZ. AYNEN BUGÜNKÜ Türkiye'mizde iktidara soyunmuş siyasetçi takımlarının yetkili makamlarına bakın bunların aynen dediğim gibi sadece kendi ve grupsal çıkarlar için halkı kandırmak, yönetmek ya da yönetiyor gibi göstererek daha yükseklere tırmanmayı hedef yapmış.

"Saldım çayıra, Mevlam kayıra" mantığının yeri adalet bitmiş, eğitim körleşmiş, ekonomi çıkılamaz hale gelmişse hiç önemli değildir, o zaman dincilerin de rahat kandırdıkları ALLAH KORKUSUDUR sadece…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları