Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ömer Erbıyık

Ömer Erbıyık

Baktığım Yerden

Ah eski siyasetçiler ah

Eski siyasetçileri arar hale geldik.

Birbirlerini elbette eleştirirlerdi onlar.

Bu eleştiriler ise hep saygı çerçevesinde olurdu.

Aralarında dostluk vardı.

Nezaket vardı.

Devlet adamlığı vardı kendilerinde.

***

Üsluplarını birbirlerine ve de muhalif olanlara karşı asla bozmazlardı.

Öfke ve kin kusan, hakarete varan konuşmalarına asla tanık olmazdık.

Ağızlarından;

"Ahlaksız, haysiyetsiz, onursuz, şerefsiz, karakteri bozuk, namus ve şeref fukarası, alçak." vs. ifadeleri duyan var mı  hiç?

Birbirlerine karşı "tehdit" içeren ifadeler de kullanmazlardı.

Hiç bir zaman vatandaşına, muhalif kişilere karşı hakaret içeren sözlerini duymazdık.

Hep beraber topluca açık oturumlara katılırlar, yapacaklarını anlatırlar, "seviyeli ve kibar" bir şekilde birbirlerini tenkit ederlerdi.

Siyasi liderlerin hep beraber katıldıkları açık oturumları keyifle izlerdik.

Bugün neden aynı ortamda bir açık oturumda buluşmuyorlar dersiniz?

***

Bilindiği üzere Turgut Özal kilolu ve kısa boylu,

Erdal İnönü ise zayıf ve uzun boyluydu.

Birisi iktidar, öteki muhalefet partisi lideri.

Bir gün hava limanında karşılaşır bu ikili.

Kısa bir sohbetten sonra Turgut Özal, İnönü'ye;

"Sayın Erdal bey sizi gören de Türkiye'de kıtlık olduğunu sanacak" der.

Erdal İnönü'nün de cevabı hazırdır;

"Aman efendim, sizi de gören ülkedeki kıtlığın nedenini anlar" der.

Karşılıklı gülüşür, tokalaşarak ayrılırlar.

***

Peki ya bugün?

Hakikaten üzülüyoruz yaşananlara.

Cenazelerdeki buluşmalarda dahi tokalaşmamalar.

Birbirlerine öldüresi bakışlar.

Kaprisler.

Kin ve öfkeli, rencide edici konuşmalar.

Birlikte 3-5 adım dahi yürümemek için her çareye baş vurmalar.

***

Keskinleşmiş, sivrileşmiş üsluplar.

Hakaretler, aşağılamalar.

Bu durumun aynı şekilde vatandaşlara da yansımaları.

1980 öncesindeki sağcı-solcu şeklindeki bölünme bugün;

 "Siz-Biz" şeklinde değil mi?

***

Politikacılar kindar olmamalıdır.

Öfke, kin ve nefret tohumları ekmemelidirler.

Tenkide tahammülleri olmalıdır.

Hatta tenkitlerden ders çıkarmalıdırlar.

Muhalifleri de kucaklamalı,

Üslüplarına hakikaten artık çekidüzen vermelidirler.

"Ayrıştırıcı değil birleştirici" dil kullanmalıdırlar.

Birbirlerine karşı uygun olmayan üslupların toplumda da bölünme yarattıkları unutulmamalıdır.

***

"Biz-siz. Bizden olanlar ve bizden olmayanlar. Cumhur ittifakı, Millet ittifakı" şeklinde bölünmenin 1980 öncesindeki sağ- sol bölünmesinden bir farkı var mı sizce?

Her iki taraf birbirlerine neredeyse kin ve nefretle bakar hale getirildiler.

Efendim;

Her iki kesim de  benim ülkemin insanı.

"Yapmayın efendiler yapmayın."

***

Eski siyasetçileri hatırlayıp bugünkülere bakınca;

"Efendim siyasetçiler bu kadar mutasyona nasıl uğramış olabilir, ne oldu bize?" diye kendimize sormadan da edemiyoruz doğrusu.

***

Niçin hiç biriniz "öz eleştiri" yapmazsınız ki?

"Nerede hata yapıyoruz" demezsiniz ki?

"Nerede hata yaptık da bu durumlara geldik?" demezsiniz ki?

"Dün ne söylüyorduk. O söyleyen diller bugün neleri söylüyor" demez ki?

Konuşmalardaki bu "densizlikler" niye?

Bu "lakaytlık, bu izansızlık" niye?

Terazinin ayarı bozuldu efendim, bozuldu terazinin ayarı.

***

Gerilimden beslenmeler.

Birbirlerini suçlamalar.

Birbirlerine; "Geçmişte şöyleydiniz", "Geçmişte böyleydiniz" ifadeleri.

Mevlana'nın söylediği gibi; "Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım."

***

Öfke dili kullananlara karşı nezaket dili kullananlar hep kazançlı çıkacaktır.

Bunun altını çiziyorum.

***

Efendim bu milletin karnı artık geçmişte kimlerin ne yaptığına ya da yapmadığına tok.

Millet icraat istiyor.

Millet aç.

Hukuka aç.

Demokrasiye aç.

Özgürlüğe aç.

Dürüstlüğe aç.

Eğer dürüstlüğü, adaleti mumla arayacak hale gelirsek her şey için geç kalınmış demektir.

***

Siyasetçilerin arasında problem olabilir.

Siyasetçileri bu millet; "birbirlerine bağırsınlar, hakaret etsinler, birbirlerini tehdit etsinler, kavga etsinler" diye seçip meclise göndermedi.

Millete yazık ediyorsunuz.

83 milyon vatandaş huzur, istiyor refah istiyor.

Toplumsal barış istiyor.

Yeter artık bu kadar gerginlik.

Millet artık "Salı ,Çarşamba" konuşmaları istemiyor.

Aş istiyor.

İş istiyor.

Hukuk istiyor.

Adalet istiyor.

İşe almalarda eşitlik istiyor.

Toplumsal barış istiyor.

Liderler arasında hoşgörü ve karşılıklı saygı istiyor .

Kutuplaştırıcı, birbirlerimizi kırıcı ifadeleri lütfen bırakıp bu milletin sorunlarına artık yönelelim.

***

Döviz tutulamıyor.

Halkın alım gücü her geçen gün düşüyor.

Ne diyelim ki; "Kaptanın iyisi fırtınalı havalarda belli olur" derler.

Dünyayı değiştiremeyeceğinize göre o zaman kendinizi değiştireceksiniz.

"Nerede hata yaptık ve de yapıyoruz" diyeceksiniz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları