Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

99 YIL ÖNCE, 11 EKİM 1922 KURTULUŞ SONRASI MUDANYA

Adaletin küçüldüğü ülkelerde büyük olan artık suçlulardır, çünkü para her yolu açar hele para konusunda doğruluklar da susar. Bu açıdan  yakın geçmişimize baktığımızda, tarih boyunca birçok siyasi oluşumlar kendi politikalarını yaşarken gerçekler karşısında boğulmuşlardır.

Değerli araştırmacı Oral Sander der ki:

"… Birinci Dünya Savaşını bitiren barış düzenlemelerinin içine, bir büyük savaşı dahi oluşturan da nasıl olduğu ya da nasıl olabileceğini gösteren büyük olayların kolay hazırlandığı da bilinmeden bu coğrafya hiçbir zaman anlatılamaz…"

Eğer 1911'lerden itibaren başladığımız 10 yıl süren uluslararası harplerin birebir içinde kalmış isek… Hele Birinci Dünya Harbi dönemlerinde bu kez milyonca insan ölürken, tarafların savaşlardan her durumda çok zarar ettikleri anlaşılmaya başlar.

Bu şartlarda taraflar her an birilerinden bu kez savaşı durdurma adına ateşkes teklifinin gelmesini bekler. Ve bu teklif nereden gelirse gelsin, sadece devletlerin yetkilileri değil bizzat savaşı yöneten komutan seviyesinde kimseler biraraya gelerek bu antlaşmaları imzalarlar.

Üstelik 1. Dünya Harbinin sonunda galip devletlerin gizli-açık destekleriyle Yunan ordusunun bizzat Anadolu'ya girip bölge bölge işgalleri olmuştu. Üstelik Mondros şartı gereği asırlardır varolan Osmanlı ordusunun silahları alınıp savaşamaz hale getirilmişti. Halk, yine kendi içinden yetişen ve savaş deneyimi yüksek komutanların elbirliği ile biraraya gelip iki buçuk yıl süren Kurtuluş Savaşını yaratıp işgal güçlerini kovacaklardı artık.

 

ULUSLARARASI SİYASİ MÜCADELEDE

MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI NEYDİ?

İnönü bölge savaşıyla başlatılıp Sakarya ve Dumlupınar meydan savaşları sonucunda Türkiye'nin Kurtuluş ordusunun büyük taarruz yaratılarak yenileceği sanılan Türklerin büyük zafer kazanmasını kabul eden dünya ülkeleri olmuştur.

Asıl olan Türk ordusunu yöneten komutanlar tarafından ne yazık şimdiye kadar pek anlatılmamıştır. Sadece Şevket Süreyya Aydemir'in tanıtımıyla Birinci Adam, İkinci Adam mantığıyla bütün başarıların da onlar tarafından yapıldığına dair varsayımlar oldu.

"… Birinci Meclis tarafından tayin edilen Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal, Mareşal Fevzi Çakmaklar, Sakallı Nurettin, Fahrettin Altay, Ali Fuat, Refet Bele, Rauf Orbay ve İsmet paşalardan sadece birini çıkarıp, bütün başarıları ona atfetmek tamamiyle yanlıştır ve bu kutuplaşmaları da getirmiştir."

Büyük taarruzda insan kaybı, masallar ve de öykülerin dışında 2318 şehit, 9360 yaralı, 101 esir ve 1697 kayıplardan ibarettir. Belgeler bunu söyler. Kurtuluş savaşındaki toplam kayıplarımız ise 9167 şehit, 31.175 yaralı ve 1120 esirler olmuştur.

Herşeyin üstünde düşünmeye alıştırın kendinizi… Ama bu gerçekte de olmuş gibi düşününüz, buna mukabil varsayıldığı gibi değil, söylenmek istendiği gibi de olmasa da hiç de önemli değildir, doğrular iyi düşünmek ise gerçek tarihten tamamen kopmaktır.

Eğer bir ay öncesine kadar Batılı emperyal sayılan ülkelerce Anadolu bitiriliyor gibi sanılırken binlerce destekledikleri ve adına Yunan ordusu dedikleri kitlesel insan bütünlükleri de tamamen denize dökülüp karşılarına yeni bir devletmişçesine Ankara yönetimi çıkıvermişti, artık.

I. Dünya harbini de birebir yaşadığı gibi iki taraftan birisi galip diğeri yenik hale gelmişlerse en azından aralarında yorgunluğun dinlendirilmesi adına bir Ateşkes Antlaşması yapılacaktı. Bunun sonucu olduğu gibi 31 Ekim 1918'deki Mondros Ateşkes antlaşması taraflarca imzalanmıştı.

İmzalayanlar, galiplerin yetkili general ve amiralleri ile Osmanlı devleti adına eski Bahriye Nazırı olmuş, Amiral Rauf Orbay olmuştu. Ateşkes antlaşması galiplerin önerileri üzerine taraflarca imzalanır. Bunu imzalayan Rauf Paşaya, hiçbir zaman ülkemizi bu anlaşmayı imzalayarak sattı denilmemiştir.

Yunan ordusunun açık biçimde yenilgisinin sonucu, İtilaf devletleri, İngiliz istihbaratının getirisi sonucunda, başarı kazanan ordunun komutanı olan Mustafa Kemal Paşa ve kuvvetlerinin Trakya ve İstanbul'a kadar yürüyeceğini varsaymaya başlamışlardır. Londra'da acil toplanan İngiliz hükümeti genellikle Ateşkes antlaşması teklifini 23 Eylül 1922'de Ankara TBMM'ye  yollamışlardı.

Meclis toplantısında Trakya'nın geri verilmesi kaydıyla, 29 Eylülde buna cevap vermiş oldular. Böylece Ekimden itibaren Mudanya'da toplanılması kararı da taraflarca verilmiş oldu. Ekiplerin tamamı 3 Ekim'de buraya geldiler, İngiltere, Fransa ve İtalya adına İstanbul'daki komutanlar bulunmuştu.

Yunanlılarda da bir general değil sadece bir albay, gelip diğerleriyle konuşmaktaydı. Türkiye adına, orduyu yöneten komutanların adına, Batı cephesi komutanı Tümgeneral, İsmet ve ekibi katılmıştır. İlk teklifte Trakya'nın derhal boşaltılmasına da karşı çıkılınca, 5 Ekim'de toplantıdan uzaklaşıldı.

Türkiye ekibi ve İsmet Paşa (İnönü tanımı da 1928'deki soyadı yasasıyla olmuştur). İstanbul'a gelmişlerdi. Ankara ile telefon ya da telgrafla görüşmeler yapılmaktaydı. Tarafların Londra ile de görüşmeleri sonucu 6 Ekim gecesi Mudanya'ya gelmiş oldular.

Taraflar tamamen şartlar üzerinde anlaşarak 11 Ekim 1922'de imza atmış oldular. Anlaşılmalıdır ki Mondros Ateşkes Antlaşması askeri zaferlerin ardından gelen ve zaferlerin anlamına yakışan ilk siyasi ve diplomatik başarıdır.

Üstelik bu dönemde imza eden asırlardır devam etmekte olan Osmanlı Devleti değildir. İşte Lozan kapısını açan bu Mudanya Ateşkesidir.

İngiltere başbakanı Loyd George'nin istifa etmesini sağlayan yanlış anlatıldığı gibi yapılmış tarihlerdeki İnönü değildir.

Evet Ankara merkezli Türkiye Büyük Millet Meclisi vardı. Zaferi kazanan komutanlar ortadaydı ve Meclis Başkanı Mareşal Mustafa Kemal, Başbakan da Rauf Orbay'dı. İçişleri Bakanı Fethi Okyar ile Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı Mareşal Fevzi Çakmak paşalardı.

Bu Ateşkes Antlaşmasından hemen sonra Müttefik Devletler 27 Ekim 1922'de mevcut olan devletlerin toplandığı, İsviçre'nin Lozan şehrinde olmasını istemişlerdir. 9 Devletin 29 Kasım 1922'den itibaren toplanacağı uluslara resmen bildirilmişti.

Üstelik şimdiye kadar olduğu gibi bu teklif hem Ankara'ya ve hem de Osmanlı devlet yöneticileri de saydıkları İstanbul'a yollanmıştır, bilinmez. Çünkü bu yıl içinde adı Ankara olan bir meclisten ibaret ordu gücüyle galip bir Türkiye mevcuttu.

İşte bu gerçekler ışığında açılmış olan Lozan Barış Antlaşması aylar boyu sürecektir. Çünkü bu anlaşma görüşmeleri sırasında Osmanlı Devletinin dış borçları meselesi olacaktır. Lozan'daki temsilci ekibinin başında, kuşkusuz. Tümgeneral İsmet Paşa ile harici eden Yusuf Kemal Tengirşek ile Prof. Ali Rıza da var. Bütün bu gerçekler bilinmeden başarının sadece temsilciler başındaki birine mal etmek oldukça eksik ve zayıf soruları beraberinde getirecektir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları