Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Birinci Dünya Harbi'ni büyüten devlet kararları Ocak 1915'ti

Temmuz 1914'te başladığı sanılan tarihin ilk Devletlerarası Dünya Savaşı'nın esasları ve planlaması, bilinmeden tarih kitaplarına yazılmıştı.

Oysa asıl olan Hristiyan Avrupalı Milletler'in 18. yüzyılda başlattıkları gemiciliğin getirmiş olduğu Afrika, Asya coğrafyalarında, başladıkları zalim saldırılar, çabucak henüz büyük devlet olamamış Güney Asya'daki Hindistan'da Sömürgeciliği başlatmışlardı.

Nitekim 19. yüzyıla girilip ikinci yarısından itibaren bu parasal imkânlarını KAPİTALİZM'e döndürüp, yatırım için Sanayileşme'nin başlaması olmuştu. Ancak 19. yüzyıl son çeyreğinde, sanayileşmenin fabrikalaşmayı getirmesi, alabildiğine imalatın çoğalması bu kez dünya coğrafyasında yeni yeni pazarlar aranmasına vesile oldu.

Hele insanlarda var olan "hırs ve tamah" isteği onların birbirleriyle rekabetini zorlamakta gecikmez. Ancak devletin asıl gücü ateş ya da ordu kuvvetleri olacaktır. Bunun için de para imkânlarını bu kez de çok yeni bir hedefe yönelttiler, Harp Sanayisi...

Artık dünyada 17. yüzyıla kadar süregelmiş olan Eski Çağ'dan, henüz Orta Çağ'a geçme mücadelesini dahi tam olarak verememiş devletlerin içinde artık kitleleri adına Devlet'in millî hedefleri çıktı.

Nitekim 20. yüzyıla girildiğinde, devletlerarası rekabet dürtüsü, bu kez aynı fikirleri taşıyan, aynı millî hedefe yönelmiş devletlerin birleşmesini çok kolay biçimde getirmeye başladı. Gerek sanayinin ve gerekse fabrikalaşmanın getirisi, bir de harp sanayisini giderek büyüttükçe, aynı fikirleri birleştirdiler.

Kömür ve demir sanayisinin başlatıcısı olan İngiliz sömürge imparatorluğu ile yandaşları olan Fransız sömürgecileri müşterek fikirler etrafında çabucak birleşmiş oldular. 1908-1910 yılları artık aralarında millet hedefleri için yola çıkacak İtilaf Devletleri grubu olmuşlardı.

Bunun ötesinde Orta Avrupa'da Von Bismark'ın başlattığı "Germen, Alman Devleti"nin de hedefi önceleri kolaylıkla sanayileşmeyi, çabucak harp sanayisini de döndürmekte gecikmemişlerdi. Komşuları olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile çabucak birleştiler. Artık aynı hırs ve tamahlarının getirisi için adına İttifak Devletleri denilen grup çıkmış oldu.

İngiliz ve Fransızların başlattıkları grubun içine aynı sanayileşme hırsıyla büyüyen doğudaki Rus varlığını kolayca almışlardı. Bu gruba girmek isteyen Güney Avrupa'daki İtalyanlar ise pek benimsenmiyordu. Fakat 1911'lere gelindiğinde kendisini kabul ettirmek adına atak yapan İtalyanların Akdeniz'deki asırlardır hâkim olan Kuzey Afrika'daki Trablusgarp kıyılarına saldırmış ve onlarla Osmanlılar savaşa girmişlerdi.

Aynı dönemlerde Avrupalıların başlattıkları Aydınlanma çağıyla birlikte, Güney Doğu Avrupa'daki asırlardır bağımsız olamamış, Yunanlılar, Bulgarlar ve Romenler'i, 90 Harbi'nden itibaren bu kez kolaylıkla Osmanlı'ya karşı kışkırtılmıştı.

1912-1913 yılları ilk kez Hristiyan devletlerin para ve silah yardımlarıyla çabucak Osmanlı Devleti'nin batıdaki askeri güçlerini yenmeyi başarmışlardı.

Artık hırs ve tamah büyüten bu devletlerin bu kez birbirleri üzerinde hâkimiyet kurmak istemeleri çok çabukça öne çıkmaktaydı. İlk atağın Haziran 1914'teki Avusturya-Macaristan'a karşı Sırp Beyi'ne yapılan suikast, harbin bölgesel başlangıcı olmuştur.

Kuşkusuz tarihçilere göre buna Batı ve Doğu Cephesi denilerek yazıldı ama hiçbirisi bize anlatılan uluslararası büyük dünya harbini açmak için yeterli de değildi. Almanların, donanımlı savaş makineleriyle bu kez doğusundaki Polonya'ya saldırması, bitişiğindeki Rus varlığı ile savaşı hazırlamaktaydı.

Başı İngilizlerin çektiği İtilaf Devletleri bütün bunları dışarıdan sabırla takip etmekteydi. Bir de bardağı taşıran, 1914 Ağustosundaki Avrupalıyı tam olarak kışkırtan Almanların, Ege'den Çanakkale'ye giren dönemin ünlü harp gemileri Goeben ve Breslau'yu YAVUZ ve MİDİLLİ adıyla Osmanlı donanmasına katmaları olmuştu.

24 Ekim 1914 günü gece yarısı bu harp gemileri Karadeniz'e çıkıp Rus limanlarını bombalamaya başlar. Artık hiç hesapta olmayan, Batılıların HASTA ADAM diye tanıdıkları, asırların getirdiği Türkler de savaşa girdi.

I. Dünya Harbi için alınan kararlar

İlk kararları: Öncelikli olan ortakları Rusy'ya yardımdı. Ocak ayına girilirken acilen Fransa ile birlikte çok büyük ve donanımlı harp gemilerini alabildiğini silah harp malzemesi ve askerler ile donatıp bölgeye yöneltme kararı almışlardı.

Maksatları; harp edeceklerini sanmadıkları Osmanlı'nın da zaten karşı çıkma ihtimali olmadığından, Çanakkale'den dolayısıyla Boğazlardan geçip Ruslara yardım etmekti. Bunun da aslı, bir yıl önce başlatılmış olan Lenin'in başı çektiği Rusya'daki iç isyanları durdurup, Çarlığı korumaktı.

Hesap tutmayacak, hiç beklemedikleri Osmanlı Devleti birçok deli yürek komutanlarıyla topluca buraya gelip, dünyanın en güçlü devletlerini durduracaktı.

İkinci kararları: Fransa ile birlikte sömürgeci imparatorluk sayıldıklarından Hindistan'a istedikleri gibi yönelmek için yollarına çıkan, asırlardır Osmanlı'ya ait olan Arabistan ve Orta Doğu'da hâkimiyet kurmaktı.

Bunun için 1915'in şubatında, Fransızlar ile daha önce başlattıkları gizli açık Arap şeyhleri ile ticari anlaşmalar yapıp onları kendilerine bağlamışlardı. Arabistan'dan Basra'ya kadar öne çıkan şeyhler ile.

 Basra'daki İngiliz Tümeni Komutanı General Townshend ile 14 bin askerini Bağdat'a hareket ettirdiler. Kesin Orta Doğu'ya hâkim olacaklarını zannettiler. Ama 1916'da bilinen ünlü Kût'ül-Amâre savaşını kazanan Osmanlı ordusu olup, 13 bin askeri ve subayı esir alacaklardı.

Bir farkla ki savaş tam olarak hazır olmayan Osmanlı İmparatorluğu Devleti'nin en azından ordusunu düzene de sokmak için üst düzey Alman generalleri Ocak 1915'ten itibaren üç tümen ile 2 kolorduyu sözde yardım için komutan oldular. Bir ara Osmanlının Genelkurmay başkanlıklarını da yapan Liman von Sanders ve Friedrich Bronsart gibi generalleri yer aldı. İşte üç yıl süren büyük harbin perde arkasındaki gerçekleri bunlardır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları