Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

I. DÜNYA HARBİ YAŞANDI MI?

20 yüzyılın çeyreğinde dünya devletlerinin geçmiş tarihlerinde kabul edilebilir bir dünya savaşı hiç doğrularıyla yaşandı mı? Avrupa ülkelerine göre buna HRİSTİYAN HANEDANLIKLARIN ÇÖKÜŞÜ diye yazarlar. Fakat bizim sözde yazılmış tarihlerimizde ise sadece adına Osmanlılar denilen öne çıkmış, isimleri belli olmayan çoğu da masal, öykü ve destanlar olan dört yıllık savaş tarihinden bahsedilegelmişti. Oysa bu doğru değildi.

BİRİNCİ SORU: Avrupalı devletler kimdi?

Dünya tarihini anlayabilmek için Eski Çağlardan Orta Çağlara geçiş asırlarını iyi bilmek gereklidir. Eski çağdan orta çağa geçen dönemlerde artık eskinin en büyüğü dedikleri Roma İmparatorluğu tarihte kalmıştı. MS. 6. yüzyıldan MS. 11. yüzyıla kadar geçen KARANLIK ÇAĞLARI da yaşamıştı. Avrupa milletleri, devlet olmaktan çok yöresel Derebeylikler ve sahte Şövalyeler yönetiminde.

Fakat kabul edilir ki, MS. 9. yüzyıldan itibaren de Avrupa kıtasındaki halklar arasında cahiliye toplumun kitlesel yönetimini elinde tutan Hristiyanların dini liderleri PAPALAR'ın "Engizisyon Mahkemeleri" egemenliğiyle geçirilen karmaşıklıklar dönemleriydi.

Böylece yavaşça da olsa yükselmeye başlayan ORTA ÇAĞ KÜLTÜRÜ 11. ve 12. yüzyıllarda artık kitlesel bütünleşmeleri, parasal imkânların nasıl kazanılacağını da bilme ve öğrenme düzeyine yönelmeye başlamışlardı.

Sadece son büyük Roma'nın devamı olan medeniyeti kabul edilen Doğu Roma ya da BİZANS'ın Asya'dan halkalar halinde gelen göçmen Türk kavimleri ve güneydeki büyük aşama kazanan Arap hakimiyetlerinden kurtulma adına bağımlı oldukları Roma devamı PAPA'dan yardım ister.

İşte tarihlerdeki MS. 11. ve 13. yüzyıllardaki geçen beş HAÇLI SEFERLERİ artık alışılmış, karanlık dönemini halen geçirememiş Avrupalı milletlerin Doğuda doğmuş olan MEDENİYETLER ile tanışmasını başlatmış olacaktır.

Bu tarihlerde ilk ortaya çıkan etkin ve yönetici kabiliyeti olan KAROLONJE HANEDANLIĞI olacaktır. İşte onları başlattığı üstünlük becerisinde, asıl olanın da milletler arası dayanışmayı üstün kılacak olan savaşçı ordu kuvveti, ekonomik ticaret başarısı ve MS. 9. yüzyılda başlayan Arap ve Türklerin egemenlik kurdukları üstün devlet yönetimlerinin öğrenilip, Avrupa'ya taşımasıydı.

13. yüzyılda öne çıkan "Kutsal Roma Germen İmparatorluğu"nun Avrupalı Federaller üzerindeki birleştirici girişimleri sonucu, bu kez Doğudan taşıdıkları yeni yeni medeniyetler karmaşasıyla başlatılan ORTA ÇAĞ KÜLTÜRÜ'nün yükselişi.

Böylece 13. yüzyıldan itibaren artık Avrupalı milletler kendi başlarına bağımsız yönetime yönelecek devlet olma yıllarına girmeye başlamışlardı. Böylece alışılmış en etkili güç PRATİK tarihe karışıp, yeni yeni egemen yöneticiler olarak krallıklar ortaya çıkacaktır artık.

İşte tarihlerimizde sadece satır başlarıyla da tabela edilip yazılmış RÖNESANS ve REFORMLAR'ın başlaması, onların 15. yüzyıldan 17. yüzyıl sonlarına kadar süren yenileşmeler döneminin yılları olacaktı, öyle de oldu.

İngiltere Nüfusu: 67 milyon olup, dominyonları ve bağımlı azınlıkları toplam 29 milyon civarındaydı. Herhangi bir savaşta 9 milyon altı yüz bin asker.

Fransa'nın Nüfusu: 42 milyon, azınlıkları ve de Asya'daki dönominyonların nüfusu 18 milyondu. Toplam büyük savaşta 6 milyon savaşçı çıkarabilirdi.

Değerli okuyucularım, bütün bu gerçekler ışığında ülkeler arası böylesine büyük bir dünya savaşı da yaşanacaksa da, hiç hesapta olmayan adını tarihlerde Ottoman Empire denilen Osmanlı Türk İmparatorluk Devleti'nin hangi ordusuyla böyle bir savaşa katılabilmesinin mümkün olup olmadığını hiç sorduk mu kendimize?

Değerli okuyucularım, biz cumhuriyetin getirdiği üçüncü kuşak insanlarıyız. Üstelik köklerimiz önceki köşe yazılarımda anlattığım gibi askeri mekteplerde (1955-1962) öğrenci iken savaşlarda bire bir büyük harplere katılmış eski komutanlardan dersler almıştık. Örneğin Harbiye ve Kuleli dönemindeyken Türk Ordusu'nu komuta eden ast düzey komutanlar vardı. Örneğin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun / 1. Dünya Savaşı'nda Üsteğmen Kurtuluş Savaşı'nda Yüzbaşı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel / Dünya Savaşı'nda Teğmen, Kurtuluş Savaşı'nda Üsteğmen Jandarma Genel Komutanı Korgeneral Muhittin Okur / Dünya Harbi'nde Teğmen, Kurtuluş Savaşı'nda Üsteğmen. 1. Ordu Komutanı Orgeneral Cevdet Sunay / 1. Dünya Savaşı'nda Üsteğmen, Kurtuluş Savaşı'nda Yüzbaşı rütbesiyle birebir savaş komutanıydı onlar. Onlar bize böylesi büyük savaşların birebir masallarla, destanlarla, kahramanlık öyküleriyle olmayacağını, böyle anlatımların yarısının varsayımlar olacağını söylerlerdi. Ve bizler o kuşağın öğrencileri olarak yıllardır bize anlatılan uluslararası büyük savaşların gerçeğini öğrendik. 6 asırlık Osmanlı-Türk Devleti'nin ordusuyla nasıl bir konumda olduğunu bilmeden anlatılan tarihlere hiç inanmak bile istemedik. Çünkü doğruları bu değildi de, ondan.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları