Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Onur Akbaş

Dr. Onur Akbaş

HİSBOYU

Bir Arif Ozan tanırım

Söz konusu şiir, sanat, erdem ve elimizde az kalan bazı değerler olduğunda onu menfaatin mihengine vurunca anlaşılıyor, hangi değer elementinin bünyenizde kaç kırat bulunduğu. Bir zamanlar statları dolduran muhabbetlerinizden kalabalıklar çekilmeye başladığında, ayağınız sürçtüğünde ya da sürçtürülmek istendiğinde, organize bir linç ile karşılaştığınızda, tercihini güçten ya da menfaatten yana seçenler insan ömrünün kaç yıl olduğu hesabından yola çıkıyor? Bazen merak etmiyor değilim. Geçen sene kaybettiğimiz değerli Ozan Arif'in vefatı sürecindeki gelişmeler hep bana bunları hatırlattı.

Kıyıda köşede, koca eskitip, eş boynuzlayan magazin dünyası maskelerini bile ilkokuldaki çocukların tanıdığı, erdem ve insanlığın hayatımızın her ünitesinden silindiği bir süreçte, bir öfke yahut duygusal yaklaşımın bir sonucu olarak değil, bir tespitin neticesi olarak söylüyorum ciddi anlamda zeka problemi olan, sosyal ilişkileri zayıf ve pasif birinin youtuber sıfatıyla organize bir şekilde köpürtülüp filminin oynatıldığı bir günde çocukluk ve ilk gençliğimizin elde kalan son değerlerinden birini tanımayı bırakın bizden sonraki kuşaklara anlatmak her şeyden önce önemli bir kültür hizmetidir, diye düşünüyorum. Tanımak edimine vurgu yapmam yahut bu edimi başlığa çekmem elbette boşuna değil.

  Bir sanatçıyı onun eserlerinden tanırsınız. Onu, eserlerinde sanat yolculuğu düşünce yolculuğu, aldığı eğitim, hayata ve topluma bakış açısıyla tanırsınız. İlla aynı ortamı, aynı konseri, aynı sanat türünü ya da temayı işleyen bir sanatçı olmanıza gerek yok. Hatta ilk albümlerinizden birinde ona güzelleme yahut nazire sadedinde şiir yazmanıza yazıp da okumanıza da  gerek olmadığı gibi mesele TGRT'de aynı programa katılmış olmanız da gerekmez. Maazallah gün gelir tanımamanız icap eder, "tanımayacaksın" derler tanımazsınız. Onun için bunların hiçbirine gerek yok. Hakkını teslim edecek kadar tanıyın yeter. Onunla aynı çizgide olmaya, onunla aynı yolu yürümeye de gerek yok. Sadece yaptıklarıyla, geçmişiyle, uğrunda saçını ağarttıklarıyla tanıyıp takdir etmek yeterlidir. Tanımak deyince işte öyle değil. Mesela ben Kadınhanlı olarak onu nasıl tanıyorsam o da zaten tanıtacağı kadar tanıtıp gitmiş kendisini. Nasıl mı?

      "Tevellüt; kırkdokuz, adım Arif`tir.

Soyadım kütükte Şirin bilinir.

Giresun, Alucra, Hapu köyünden,

Soyumu sopumu sorun bilinir.

 

Ozan diye tanır tanıyan beni,

Gönlümde yaşatmam garezi, kini,

Ve lâkin memleket, millet haini

Olanlarla aram serin bilinir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları