Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

1960 ve sonrası bizi aydınlığa taşıyan 2. kuşak edebiyatçılardan yakından tanıdıklarım

18. asırda Aşık Paşazade'nin dediklerinde:

"… Türk diline kimse bakmaz idi… Türk dahi bilmezdi…"

Evet, diyordu, ancak 20 yy. (ın ikinci çeyreğinden itibaren Osmanlı'nın son, Cumhuriyet'in birinci kuşakları yeni ve bağımsız bir devleti kurmuşlardı. Hiçbir engel tanımaksızın başlattıkları devrimler döneminde ise ikinci kuşak olacak aydınları yetiştirdiler.

İşte köşe yazımızdaki ikinci kuşak aydınları en az yönetim için devlet kadrolarına girerken, duyuruları yapacak Yunus Nadi Nayır vb. girişmişlerdi. Diğer eli kalem tutan, Türkçeyi esas alan aydınların ise şairler, romancılar, öykü yazarlarının en azından halkın anlayıp sindirebileceği halk diliyle yazdı.

Artık asırlardan beri süregelen atasal töreler, dil ve inançları olan gerçek Müslümanlık dininin de hiç değilse kitaplarını evlerine taşıtacaklardı onlar. Özellikle yakın tarih saydıkları geçmişteki büyük Dünya Harbi ve ünlü Kurtuluş Savaşı yıllarının da birebir öykülerini, yaşayanların anılarını yazdılar.

Yabancı dil bilen bazıları ise artık Avrupa'da bilinen 17, 18 ve 19. yy.daki ünlü yazarların bu kez Klasikler olarak yayılıp, edebiyatçıların yolunu da rahatça açarak, önlerinde umutlar, bilgiler getirdi. Bu sebeple de bahsi geçen yazılarda ise özellikle Türk halkının milliyetçiliğini, vatan sevgisini ve bayrak şuurunu millet için ne olduğunu anlattılar.

Bilindiği gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de ölümünden sonra başlayan 2. Dünya Harbi'nin dışında da kalmayı başarmıştık, girseydik eğer çok büyük kayıp ve felaketleri de getirmiş olacaktık, kuşkusuz. Böylesine savaş dışı serbestiyet içinde aydınların arasından ise Sabahattin Ali ve Nazım Hikmet gibi ünlüler de çıktı.

Nihayet batılılaşma ve Demokrasi adına ülkenin de siyaset için demokrasi adına çok partili rejimin serbest kaldığı 1946'lara gelinmişti. Ancak bu arada ise bugüne kadar gelebilen, medeniyet dünyasının emperyal atağının, ülkemize yansıması olacaktı. ABD'nin Marshall yardımı, kıtalar arasında sıcak savaşın bitirilip bu kez yerine soğuk savaş dönemini getirecek olmasıydı.

Evet, demokrasiyle birlikte ülkemiz yönetim açısından medeniyetleşmeye başlamış mıydı, bilmem… Üstelik 20. yy. başlarında aydınlar arasında başlatılan fikir akımları çok basit sayıdaydı "Batılılaşma, Doğuculuk, Milliyetçilik ya da Turancılık, vb. pek de anlaşılamaz biçimde yaydırılmaktaydı.

Nihayet Cumhuriyetle birlikte kurucu liderlerin çalışması sonucu, bu kutuplaştırılan fikirlerin, açık biçimde anlaşılır halde soyutlandırılması da olmuştu. Artık 1935'lerden itibaren üniversitelerimizde:

"Milliyetçilik, devletin ulusal varlığını ve milletin birliği için çalışmak. Dünyadaki güç ve dengeleri göz önüne alarak, özellikle de milli çıkarlarımızı esas alacak fikirler etrafında bütünleşmek…" denildi. Böylece de sübjektif bir medeniyetler katmanları hedefine soyunan ülkemizdeki aydınların, halkın çok iyi anlayacağı halk dili TÜRKÇE ile yazdıkları her tür gazete köşe yazıları, şiirleri, romanları artık birebir halkımızın eğitim kurumlarında vazgeçilemez değerli eserler olmasını sağladı, ikinci kuşağın çok değerli yayınlarıydı onlar.

Değerli okuyucularım, daha önceki köşe yazımda detaylarla sıraladığım, bahsi geçen ikinci kuşak aydınları arasında, ortaokuldaki hocam Arif Nihat Asya, lisedeki hocam Ahmet H. Müftüoğlu, Nihal Atsız ve gazeteci romancı/hikayeci Peyami Safa, gazeteci şair Necip Fazıl Kısakürek, Melih Cevdet'i yakından tanımıştım.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları