Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

TSK, 1960 darbesi ve emekli edilen subaylar -1-

Değerli okuyucularım, 59 yıl önce yaşanmış DP iktidarının indirilmesi hareketini tarihler 27 Mayıs 1960 Ordu İhtilali diye yazmışlardı. Oysa bu olayın gerçeği, belgeler ışığında sadece anayasada yazılı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ordusu, ülke içinde ve dışında doğabilecek her türlü tehlikelerden korumak ve kollamakla mükelleftir" der ve görev böyle bir tehlike durumunda başlar.

Oysa bahsi edilen "ihtilal" kelimesi kullanımıyla ve saptamasıyla tamamen yanlıştır. İhtilallerde darbe yapan askerî ve sivil gruplar, ölümü hiçe sayıp, sınıf ayrımı yaparak, devleti yöneten sistemi tamamen yıkıp yeni bir sistem ya da düzen kuranlardır. 1913-1917'de Rusya'daki Çarlığı yıkan Rus ihtilali örneği gibi.

Oysa köşe yazımızda konu edilen 1960'ın 27 Mayıs'ındaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin devleti yönetenlere yani icra organlarına karşı darbesi ya da müdahalesiydi. O yıla kadar devleti yöneten 10 yıldır iktidarda olan Demokrat Parti, kanunu, laikliği, Türk milletinin inancına karşı ve kışkırtmak maksadıyla kullanılmasına da izin verilemez. Özellikle "kan, nefret, öfke ve heyecanla da oluşacak düşüncelerde ise ne din ne de laiklik korunabilir..." denilince ülke çöküşü açmış sayılır.

Köşemizdeki konumuz olan 27 Mayıs 1960 yılında Ankara Kara Harp Okulu öğrencisi olup birebir yaşayan insanlardır. Olayı birebir yaşayanlar değil, hiçbir zaman içinde olmayıp, sadece varsayımlarla anlatanların doğru söylediğine inanır olmuştu bu millet.

O yıllar Ankara ve İstanbul'da lise üstü yüksekokul ve üniversitede okuyanlar, 18-22 yaşların heyecanı içinde artık aydın sınıfta sayılır ve yaşananları da çok iyi yorumlayabilmekteydiler. Artık 1958-59'lara gelindiğinde ülkeyi yöneten mevcut iktidarın karşısındaki Meclis muhalefeti ile fikir ve uygulama çatışmaları yaşanmaktaydı. Basın organlarında bütün açıklığı içinde yazılıp en azından alt kademedeki kasabalarda bile bu işin sonu ne olacak denilmeye başlamıştı.

Hatta bu konuda Meclis'te bile gizli gizli birçok fikirler dönüşmekteydi. Örneğin bunlardan biri Demokrat Parti'liler CHP'nin halkı silahlandırarak, iktidara karşı yasa dışı eylemleri tetikledi şeklindeydi. Buna iktidar korkusu denildiğini, o yıllarda bizzat yaşadık, pek de anlamadık. (Tarihler aynen tekrardır, bugün günümüzde olduğu gibi.)

Dahası 1959 sonu ve 1960 baharından itibaren Ankara ve İstanbul'daki üniversite öğrencilerinin çoğu gizli gizli, kahvelerde, cami bahçelerinde gruplaşıp da meydanlarda giderek kalabalıklaşıp, sloganlar atarak yürüyüp iktidarı ikaz ettirmeye başladılar.

İktidar ise polis teşkilatın içerisinde atlı gruplar kurup bu öğrenci olaylarına karşı acımasız çevirmeler ve hatta suçlu suçsuz ayırmadan tutuklamalar yapıyordu.

Ancak Nisan ayına gelindiğinde 1'inde ilk kez meclisin ekseriyet kararıyla DP'nin Tahkikat Komisyonu grubunu kurup, tam yetkiyle işe başlatmış oldu.

Üstelik bu mahkemenin alacağı kararların hiçbir zaman üst düzey, Anayasa ve Yargıtay'da engellenemeyeceği ortadaydı. (Ne var ki tarih tekrardır, 50 yıl sonra Ergenekon Mahkemeleri bunun tekrarı değil miydi?)

Elbette ki siyasetçilerin ülkeyi yönetenler olarak artık açık biçimde Kapitalist ve Polist sistem gibi tehlikeli oyunlara yöneldiğini, 1950-51'lerden beri Kore'ye katılıp, peşinden resmen NATO'ya girişimizi, TSK içinde çok iyi takip edenler vardı.

Ve onlar bu gidişin ülke adına tehlike getirebileceği kuşkusuyla kurmay subaylar kendi aralarında 1957'den itibaren Millî Birlik Komutası kurmuşlardı.

1960'a gelindiğinde ise bu kez Ankara'da üniversite öğrencileri arasında bir gizli kağıt dolaşıyordu. 555 k, kodu açıkça 5. ayın 5'inde saat 5'te Kızılay'da toplanılacak şifresiydi bu. Evet, bu yaşandı ancak duyarsız kalan iktidarın bu konumuna inceleme yapan Türk Silahlı Kuvvetleri Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel iki gün sonra Millî Savunma Bakanı Ethem Menderes'e bir muhtıra verdi. (İkaz ya da uyarı.)

Biz öğrenciler olarak pek bilmiyorduk ama okul komutanı Tuğgeneral Sıtkı Ulay Paşa'nın da MBK'nın üyesi olduğunu daha sonra öğrendik. Çok geçmeden 21 Mayıs günü Harp Okulu öğrencileri resmî üniformaları ile bando eşliğinde Kızılay'dan Ulus'a kadar sadece bir yürüyüş yaparken, halkın kalabalık halde alkışladığı sanki ülke tehlikeye girerse, onları bizim koruyacağımıza inançları var gibiydi.

Bütün bu gizli ya da açık girişimler yaşanırken, Başbakan Adnan Menderes'in Eskişehir ziyaretleri sırasında 25 Mayıs günü basına verdiği beyanatı ise şöylediydi; "Başlattığımız tahkikat komisyonu raporları bitmiş olup, inceleme yaptıktan sonra Meclise açıklayacağız..."

Evet, bütün bunlar birebir oldu, fakat gerçekte iktidarın meseleleri uyutup zaman kazandığı bütün bir açıklıkla anlaşılıyordu.

Sonuç olarak baktığımızda artık geçmiş tarihin birçok bilgileri kitaplarda yer aldığına göre, 26 Mayıs gecesi Ankara Dikmen'deki Harp Okulu öğrencilerine depolardan silahlar ve yeterince mermiler, tam bir tatbikata çıkar gibi teslim edilmekteydi.

Harp Okulu'na akşam üzeri girip çıkan kurmaylar arasında daha önce bizim Harp Tarihi hocası olan Kur. Yarbay Alparslan Türkeş'i gördük. O 1959'da albaydı. Gece yarısı Okul Komutanı Tuğg. Sıtkı Ulay Paşa'nın emriyle meydanda toplandık. Uygulama emirleri yazılı değil, şifahen birer takım halinde gruplaşan bizlere sadece takım komutanı, 3. sınıf öğrencileri asteğmenlere verilirken, durumun ciddiyeti anlaşılmıştı, gizliydi.

Evet, gece yarısı 00.50'den itibaren herkes hedeflenmiş bölgelerdeki sivil, resmî ya da iktidardaki isimleri belli kişileri tutuklayıp, getirecekti. Hiçbirimize durup dururken öldürme yetkisi vermemiştir de.

Ordu adına harekatı sadece Kara Harp Okulu öğrenci ve subayları yapacak, Ankara Merkez Komutanı Tümgeneral M. Rıfat Mataracı'nın yerinde bütün bilgeler toplanacaktı. Evet, gece yarısı 00.30'dan itibaren saat 03.45'e kadar herkes aldığı görevi tamamen bitirmiş olacaktı. Öyle de oldu.(Devam edecek.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları