İnme hastalığının risk faktörlerinin genetik etmenler ve ilerleyen yaşın yanı sıra büyük çoğunluğunun önlenebilir olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Alıcı, özellikle tütün mamulleri ve alkol gibi zararlı alışkanlıkların damarlarda plak oluşumunu artırdığını ve inme riskini artırdığını söyledi. Hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, fiziksel aktivite eksikliği, hareketsiz yaşam ve obezite gibi faktörlerin de inme riskini artırdığını belirtti.
Şah damarı tıkanıklığının en korkulan sonucunun inme olduğunu dile getiren Alıcı, her yıl yaklaşık 200 bin kişide inme vakasının görüldüğünü aktardı. İskemik inme ve kanamalı inme olmak üzere iki temel türü olduğunu açıklayan Alıcı, beyne pıhtı atması olarak adlandırılan durumun şah damarı tıkanıklığından kaynaklandığını söyledi.
Tedavide risk faktörlerinin modifiye edildiğini ve tıkanıklığa neden olan etmenlerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını belirten Alıcı, eskiden ameliyatla yapılan tedavinin artık stentleme yöntemiyle gerçekleştirildiğini söyledi. Aniden gelişen inme belirtilerine dikkat çeken Alıcı, hastaların bu tür belirtilerde vakit kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurmalarını önerdi.
Doç. Dr. Alıcı, inme tedavisi sonrasında tam iyileşmenin mümkün olup olmadığına ilişkin halk arasında sıkça sorulan bir soruya da yanıt vererek, erken teşhis ve müdahalenin beyindeki hücre hasarının ilerlemesini önleyebildiğini belirtti.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2023 yılı verilerine göre, 2020 yılında 507.938 kişinin hayatını kaybettiğini ve bu ölümlerin %36'sının kalp damar hastalıklarından kaynaklandığını ifade eden Alıcı, inme nedeniyle gerçekleşen ölümlerin tüm ölümlerin %7,2'sine denk geldiğini aktardı. Bu verilere göre Türkiye'de her on beş dakikada bir insanın inme nedeniyle kaybedildiğini belirtti.
