Filistin sorununun çözümü işgalin bitmesine bağlı

Filistin sorununun çözümü işgalin bitmesine bağlı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Filistin'de asıl sorun işgalin kendisidir. İşgal sona erdirilmeden kimse için ne barış, ne güvenlik ne de kalkınma mümkün olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Daily Sabah gazetesinde kaleme aldığı Filistin konulu yazısında ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararının hasar ve acı üretmeyi sürdürdüğünü belirterek, İsrail askerlerince 14 Mayıs'ta 62 Filistinlinin şehit edildiğini, yüzlerce kişinin de yaralandığını ifade etti.

Son gelişmelerin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Ortadoğu barış sürecinde oynadığı rolün sonuna geldiği anlamını taşıdığını aktaran Kalın, son kararın, iki devletli çözüm için kalan umutları bitirdiğini vurguladı.

Kalın, "Trump yönetimi, tarihsel olarak 'sahada gerçeklik üretme' ve güvenlik ile 'doğal büyüme' bahaneleriyle Filistin topraklarını gasp etme politikası izleyen İsrail'e tam destek veriyor. Bu yaklaşım hiçbir zaman Filistin halkının güvenliğini, özgürlüğünü ve refahını göz önünde bulundurmadı. Filistinlilerden 70 yıldır süren işgali kabullenmeleri, herhangi bir direniş göstermemeleri ve şikayet etmemeleri bekleniyor. İşgal altındaki Filistin'in hikayesi kadar trajik ve ikiyüzlü bir başka modern siyasi hikaye yoktur." ifadelerini kullandı.

ABD'nin Ortadoğu barış sürecinde dürüst bir arabulucu olduğuna inananların sayısının en başta da çok olmadığını aktaran Kalın, Trump'ın Kudüs kararını ise sürecin tabutuna çakılan son çivi olarak niteledi.

Filistinlilerin bu ABD yönetimiyle görüşmek istemediğini ve tavırlarında sonuna kadar haklı olduklarını belirten Kalın, şu görüşlerini paylaştı:

"Zira Trump yönetimi Filistinlilere umut, destek veya onları müzakere sürecinde tutacak hiçbir şey sunmadı. ABD yönetiminin üyeleri aylardır hiçbir detay paylaşmadan 'yeni bir barış planı üzerinde çalışıyoruz' diyordu. Neticede bu planın yalnızca bölgeyi ateşe verme potansiyeline sahip olduğu ortaya çıktı. ABD'nin Kudüs kararı bazı Evanjelist Amerikalıların ve siyonistlerin tuhaf teolojik inançlarını desteklemiş olabilir ama şimdiden ciddi zarar verdi. Sözde batılı liberal düzen ve onun hükümetleri ise mesele İsrail işgali olunca ya sessiz ya da çaresiz kalıyor. İsrail'in her iddiasını doğru kabul ederken, politikalarını İsrail lobilerinin talepleri doğrultusunda şekillendiriyorlar. Ne ABD ne İsrail ile yüzleşecek, onlardan sorumsuz, provokatör ve suç niteliği taşıyan hareketlerinin hesabını soracak arzuları veya cesaretleri var. Bunun yerine sorunlar kendiliğinden ortadan kaybolsun istiyorlar. Bu süreçte İsrail işgalini kınayan sayısız BM kararı bir kenara bırakıldı. Dünyada başka hiçbir ülke veya işgal gücü, İsrail kadar çok BM kararını ihlal etmemiştir."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar