Erdoğan’ın açıklamalarının şifreleri

Erdoğan’ın açıklamalarının şifreleri
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni parti kurmak için yola çıktıkları belirtilen Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Al Babacan için söyledikleri yeni bir tartışma başlattı.

Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Bosna Hersek'teki temaslarının ardından Ankara'ya dönüşü sırasında uçaktaki Türk basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Ali Babacan’la ilgili “Ali Babacan sizinle istifa etmeden önce görüşme yaptı mı? Ali Babacan’in kuracağı parti sizi nasıl etkiler, etkiler mi?” sorusuna şu cevabı verdi:

“Benimle randevu talebi neticesinde bir görüşmesi oldu. Bu görüşmesinde de kendisi ‘Şu seçimden sonra istifamı vereceğim. Çünkü partiye karşı olan aidiyet duygularımı kaybetmeye başladım’ dedi. ‘Nedir aidiyet duygularınızı kaybetme gerekçeleriniz?’ deyince de ‘Ülkedeki ekonomik durumlar gibi şeyler söyledi. Şu an tabi istifa mektubunu görmediğim için bilemiyorum ama bana da o gün bir mektup vermişti. O mektuptaki metin bu. İşte ‘Kurucu üyesi olduğum AK Parti’den bu safhada aidiyet duygularımın kaybolmaya başladığını görüyorum ve bundan dolayı da ayrılma kararı veriyorum’ şeklindeydi. Tabi kendisiyle birçok şey konuştuk. Birçok insanla görüştüklerini, çeşitli görüşmelerle bazı adımlar attıklarını anlattı.”

‘ÜMMETİ BÖLMEYE HAKKINIZ YOK’

Erdoğan, Ali Babacan’ın kendisinden özellikle randevu istediğini belirtiyor. Ben çağırmadım, o geldi demek istiyor.

Erdoğan, Ali Babacan’ın neden istifa ettiğini açıklarken “Aidiyet duygularımı kaybetmeye başladım” dediğini naklediyor. Sebepleri de açıklamış. Ama sadece ekonomik sebepler üzerinde durduğunu söylüyor.

Ali Babacan parti kurmak için yola çıktığına göre, kendisince sağlam sebepler ileri sürmüştür. Erdoğan, herkesin bildiği ekonomik sebeplere işaret ediyor, asıl sebebi geçiştiriyor.

Erdoğan, “Ben Ali Bey’in kendisine de söyledim; ‘Yolunuz yolunuzdur eyvallah ama şunu unutmayın ki bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok. Siz bunu yapıyorsunuz. Bunun parçalanmasıyla da bir yere gidemeyeceksiniz’ dedim.” diyor.

Erdoğan, İslamî bir kavram olan “ümmet”i kendileriyle sınırlandırıyor. Kendi partisinden ayrılanları Müslümanları parçalamış gibi gösteriyor. Ancak kendisi ve arkadaşları, aynı düşüncede olan Necmettin Erbakan’ın Fazilet Partisi’nden ayrılıp AKP’yi kurmuşlardı. O zaman ümmet parçalanmış olmuyor muydu?

‘GENÇ YAŞTA BAKAN YAPTIM’

Erdoğan, Ali Babacan’ın gideceğin anlayınca, bir hamle yapıyor ve kendisini sorumluluk altına sokmak isteyerek şöyle diyor:

“Dedim ki ‘Bak Ali Bey, eğer senin bu kabineye katkı verme noktasında yaptığınız çalışmalar varsa, vereceğiniz bilgiler varsa biz bunlardan istifade ederiz. Malum ben sana partide danışmanlık teklif ettim, kabul etmedin.’ Daha ileri gidiyorum; Özbekistan Başkanı benden orada devletin yapılanmasında eleman istedi. Ali Bey’i teklif ettim. Kendisine de söyledim. Maalesef oraya da evet demedi. Bizim dava arkadaşlığımızda bir şey var. Dava terk edilmez. Burada sonuna kadar hizmet söz konusudur. Ali Bey, AK Parti içinde belki de Türkiye’de en genç yaşta bakanlık görevlerine gelen birisidir. Ondan sonraki her dönemde de kendisini bakan yaptık. Anlaştığımız anlaşamadığımız birçok konu olmuştur.”

Erdoğan’ın yukarıdaki sözlerinde kilit kelime “dava”dır. İdeojik hareketlerde muhtevası belli olmayan “dava”dan bahsedilir ve kutsanır. Bu “dava” her zaman parti lideriyle eştir. Lidere alınan tavır, davaya alınmış kabul edilir.

Erdoğan, Ali Babacan için, onu genç yaşta bakan yaptım diyerek “torpil” geçmiş gibi bir ifade kullanması karşısındakini ne derece kıracağını, hesap etmediğini gösteriyor.

‘CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN YAPTIM’

Erdoğan’ın “enaniyet” sınırını aşan sözleri, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’na yönelik. Diyor ki:

“Aynı şekilde Başbakanlık koltuğuna gelip oturan arkadaşlarımızın nereden nereye nasıl geldikleri malum. Cumhurbaşkanlığı makamına gelip oturanların nereden nereye nasıl geldikleri malum. Bütün bunlarla beraber, yola çıkarken her şey iyi, güzel ama Cumhurbaşkanlığı makamından ayrıldıktan sonra mensubu olduğu partisine üye dahi olmamıştır.”

Ahmet Davutoğlu, başbakan ve AKP Genel Başkanı olarak girdiği 1 Kasım 2015 seçiminde yüzde 49 oy alarak çıkmıştı. Erdoğan 7 Haziran 2015 seçim öncesi meydan meydan koşmuş, ancak yüzde 42 oy almıştı. 1 Kasım Erken seçiminde hemen hiç meydanlarda görünmemiş ve AKP, oyunu yüzde 49’a çıkarmıştı. Ancak Binali Yıldırım’ı başbakan yapmak isteyen Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’nu istifa ettirerek üzmüştü.

Abdullah Gül, Erdoğan’ın asıl önünü açan isim. “Cumhurbaşkanı seçtirdim” demesine Gül tarafının vereceği cevap merak konusu. Abudullah Gül Cumhurbaşkanlığı makamı süresi dolarken, partiye döneceğini söylemişti. Ancak makamdan ayrılışından bir gün önce, kendisinin AKP Genel Başkanlığı’na aday olmaması için kongre yapılmasına ailece çok kırılmışlar, Hayrunnisa Gül, “İntifada” (ayaklanma) başlatacağını söylemişti.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar