Diyanetten skandal rapor!

Diyanetten skandal rapor!
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kuruluna bağlı oluşturulan komisyonun hazırladığı rapor tartışmalara neden oldu. Raporda Tekke ve Zaviyeler konusu tepki çekti.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu’na bağlı İnanç ve Dinî Oluşumlar Komisyonu’nun koordinasyonunda hazırlanan, “Türkiye’deki Dinî-Sosyal Teşekküller, Geleneksel Dinî-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dinî Akımlar” başlıklı 226 sayfalık rapor, kamuoyunda yeterince tartışılmadı.

Kitapta, çözüm olarak, “Türkiye'nin bir an önce Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile yasakladığı dini yapıları legalleştirecek çözümler üretmesi ve ancak bu yolla şeffaf ve denetlenebilir yapılar olarak cemaatleri ahlaki/dini sorumluluk alanına döndürmesi bir zaruret haline gelmiştir” denilirken, cemaatlere yönelik politikaların “FETÖ” problemi bağlamında ele alınmasının ciddi riskler taşıdığı ifade ediliyor.

Kitapçığın sonuç bölümünde, dini örgütlenmelerin denetim altına alınabilmesi için yasal çerçeve öneriliyor: “Devletin öncelikli ele alması gereken tedbir, ülkemizdeki dini hareketlerin şeffaflığını temin edecek yasal çerçeveyi ortaya koymasıdır. Esasen Osmanlı Devleti'nin son yıllarında hayata geçirilen Meclis-i Meşayıh tecrübesi bu bağlamda incelenmeyi hak etmektedir.”

Diğer taraftan, devrim kanunlarından olan tekke ve zaviyelerin kaldırılmasına ilişkin kanun aynen şöyle:

TEKKE VE ZAVİYELERLE TÜRBELERİN SEDDİNE

VE TÜRBEDARLIKLAR İLE BİR TAKIM UNVANLARIN

MEN VE İLGASINA DAİR KANUN

Kanun Numarası: 677

Kabul Tarihi: 30/11/1925

Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 13/12/1925 Sayı : 243

Yayımlandığı Düstur: Tertip : 3 Cilt : 7 Sayfa : 113

Madde 1 – Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek vakıf suretiyle gerek mülk olarak şeyhinin tahtı tasarrufunda gerek suveri aharla tesis edilmiş bulunan bilumum tekkeler ve zaviyeler sahiplerinin diğer şekilde hakkı temellük ve tasarrufları baki kalmak üzere kamilen seddedilmiştir. Bunlardan usulü mevzuası dairesinde filhal cami veya mescit olarak istimal edilenler ipka edilir.

 Alelümum tarikatlerle şehlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gayıptan haber vermek ve murada kavuşturmak maksadiyle nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur.

Türkiye Cumhuriyeti dahilinde salatine ait veya bir tarika veyahut cerri menfaate müstenit olanlarla bilümum sair türbeler mesdut ve türbedarlıklar mülgadır.

Seddedilmiş olan tekke veya zaviyeleri veya türbeleri açanlar veyahut bunları yeniden ihdas edenler veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak velev muvakkaten olsa bile yer verenler ve yukarıdaki unvanları taşıyanlar veya bunlara mahsus hidematı ifa veya kıyafet iktisa eyleyen kimseler üç aydan eksik olmamak üzere hapis ve elli liradan aşağı olmamak üzere cezayı nakdiile cezalandırılır.

(Ek: 10/6/1949 - 5438/1 md.) Şeyhlik, Babalık ve Halifelik gibi mensupları arasında baş mevkiinde bulunanlar altı aydan az olmamak üzere hapis ve 500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasından başka bir yıldan aşağı olmamak üzere sürgün cezası ile cezalandırılırlar (1). (Ek: 1/3/1950 - 5566/1 md.; Değişik: 7/2/1990 - 3612/5 md.)

Türbelerden Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değeri bulunanlar Kültür Bakanlığınca umuma açılabilir. Bunlara bakım için gerekli memur ve hizmetliler tayin edilir. Madde 2 – İşbu kanun neşri tarihinden muteberdir.

Madde 3 – İşbu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

(1) 13/7/1965 tarih ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun geçici 2’nci maddesiyle sürgün cezası kaldırılmıştır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar